1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

İran-ABD ilişkilerinin geleceği tartışılıyor

Anne Herbeg / Deutsche Welle 6 Aralık 2008

İran - ABD ilişkileri, Almanya'nın Bonn kentinde düzenlenen bir konferansta ele alındı. Konferansa katılan uzmanlar, ABD ve İran arasındaki nükleer krizi tartıştı.

https://p.dw.com/p/GAI7
Fotoğraf: AP / DPA / Montage DW

Amerika Birleşik Devletleri ile İran arasında ilişkiler yıllardır gergin. ABD Başkanı George Bush'un 2002 yılında İran'ı, Irak ve Kuzey Kore ile birlikte "Şer Ekseni"ne dahil etmesi, Tahran - Washington hattını daha da kritik hale getirdi. Bush yönetimi, İran'a karşı sesini son yıllarda iyice yükselti ve askeri operasyon tehdidi ile Tahran'a gözdağı vermeye çalıştı. Amerika Birleşik Devletleri'nin yeni başkanı Barack Obama ise seçimlerin ardından İran'a olumlu mesajlar gönderdi. İki ülke arasındaki gerginliğe neden olan temel sorun ise İran'ın sahip olduğu nükleer program. ABD, İran'ın nükleer silah üretme peşinde olduğunu savunuyor.

"İran nükleer faaliyetlerin yürütüldüğü santrifüjleri inşa etmeye ve uranyum zenginleştirmeye sürdürüyor ve hiç bir denetim kurumu ile işbirliğine yanaşmıyor." Bu sözler, Uluslararası Atom Enerji Kurumu tarafından geçen yıl yayınlanan İran raporunun son cümlesi. Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'nun eski Başkanı ve Irak'taki Birleşmiş Milletler Silah Denetim Programı Başkanı Hans Blix, son yıllarda raporların birbirini andırmaya başladığını ve yeni bir gelişme kaydedilmediğini belirtti. Blix, "daha fazla araştırma yapmanın pek mantıklı olduğunu sanmıyorum. Asıl amaç, İran'ın kartları açık oynamasını sağlamak. Belki de orada denetim yapan müfettişler, İran'ın nükleer silah ürettiğine kanıt oluşturacak bir belge ya da bir mektup gibi bir şey bulmaya çalışıyordur. Bu tür bir belgeyi bulamadıkları için araştırmalarını sürdürüyorlar. Orada nükleer faaliyetlerin yürütülmediğini kanıtlamak imkansız. Bence çözüm bu denetimlerde değil, siyasi müzakerelerde saklı" dedi.

"Her iki ülke de ilişkilerin iyileştirilmesinden kazanç sağlar"

Amerika Birleşik Devletleri, İran'la yıllardır diplomatik ilişki kurmuyor. Bush döneminde, Amerika Birleşik Devletleri İran'a yaptırım uyguladı ve sürekli olarak gözdağı verdi. Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nden Jim Walsh ise "Daha fazla yaptırım ile daha fazla santrifüj arasındaki yarışı ne yazık ki santrifüjler kazandı" sözleriyle, İran'ın baskılara karşın nükleer programından vazgeçmediğini söyledi.

Uranyum zenginleştirme faaliyetlerine hakkı olduğunu savunan İran, son yıllarda 'tamamen sivil amaçlarla' olduğunu iddia ettiği 5 bin yeni santrifüj inşa etti. Amerika Birleşik Devletleri ise diplomatik ilişkilerin yeniden kurulabilmesi için İran'ın nükleer faaliyetlerinden tamamen vazgeçmesini şart koşuyor. Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nden Walsh ise ülkelerin ortak çıkarları olduğunu, her iki tarafın da ilişkilerin iyileştirilmesinden fayda sağlayacağını belirtti. Walsh, “İran’ın ve Amerika Birleşik Devletleri’nin ortak çıkarları olduğu doğru: Irak’ın istikrara kavuşturulması, Afganistan’da Taliban’ın etkisinin zayıflatılması, uyuşturucuyla mücadelenin yanı sıra çevre ve enerji de her iki ülkeyi de ilgilendiren konular. Ancak esas sorun, şimdiye kadar her iki ülkeyi de ilgilendiren konular hakkında hiç konuşmamış olmamız" şeklinde konuştu.

"Araştırma yapma hakkı İran'ın elinden alınamaz"

Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu eski Başkanı Hans Blix ise iki ülkenin görüşmelere başlayabilmesi için İran'ın nükeleer programından vazgeçmesi konusunda teşvik edilmesi gerektiğini vurguluyor. Blix, "ancak, modern araştırmalar yapma hakkı İran'ın elinden alınamaz" diyerek sözlerini, "Avrupalılar Dünya Ticaret Örgütü'ne üyelik perspektifi sunarak İran'ı teşvik etti, ancak Amerika Birleşik Devletleri'nin de iki şey yapması gerekiyor: İlk olarak 30 yıldır dondurulmuş olan diplomatik ilişkilerin yeniden başlaması ve böylece İran hükümetinin tanınması gerekiyor. İkinci olarak da İran'a Amerika'nın askeri müdahalelerinden korkmaması için güvence verilmesi gerekli" şeklinde konuştu.