1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Irak'ta demokratik adım

Jörg Kaminski29 Nisan 2005

Irak’ta genel seçimlerden üç ay sonra yeni hükümet kuruldu. Böylece ülkede tam 50 yıl sonra yine demokratik bir hükümet işbaşına geldi. Ama bu hükümetin bazı ciddi sorunları var. Alman Radyolar Birliği'nin bölgedeki muhabiri Jörg Kaminski’nin konuyla ilgili yorumu şöyle:

https://p.dw.com/p/AZwt

Sonuç, beklentileri karşılamadı. Şiiler, Sünniler ve Kürtler aylarca kimin hangi koltuğa oturacağının kavgasını yaptı. Ocak ayı sonunda yapılan seçimlerden oniki hafta sonra bir adım atılabildi. Meclis, yeni hükümete büyük çoğunlukla güvenoyu verdi.

Artık Irak’ta serbest seçilmiş, 36 üyeli bir hükümet var. Fakat Iraklılar en önemli bakanlıkları kimin üstleneceğini hala bilmiyor. Aslında Savunma Bakanlığı görevine bir Sünni gelecekti. Fakat seçimlerin galibi Şiiler, onlardan gelen her ismi reddetti. Şiiler, bu makamın Saddam Hüseyin döneminde adı kirli işlere karışmış birinin eline geçmesinden korkuyor. Bu durumda da yeni Başbakan Caferi’nin uzlaşma sağlamaya yönelik sözlerinin yararı olmuyor. Caferi, suç işlemeyen Baas Partisi üyelerine de görev verileceğini vaad etmişti.

Ama geçmişle ilgili en büyük sorunlar Caferi’nin ekibinin üyelerinde. Geçtiğimiz haftalarda Şii politikacılar devamlı, Saddam döneminde güvenlik kuvvetlerinde görev yapanların görevlerinden uzaklaştırılmasını istedi. Oysa bunlar, teröre karşı mücadeledeki deneyimlerinden yararlanmak üzere bundan önceki Allavi hükümeti zamanında, yani daha yeni, bu görevlere getirilmişti. Şimdi Caferi’nin, zaten güç olan Başbakanlık’ın yanısıra Savunma Bakanlığı’nı da üstlenmesi, geçici bir çözümden başka birşey değil.

Şii ittifakı, kendi çıkarları söz konusu olduğunda bile kendi içinde kavgalı bir görüntü veriyor. Önemli bakanlıklar olan Petrol ve Enerji Bakanlıkları’nı aslında kendi aralarında paylaşabilirlerdi. Bunu beceremediler. Bu sayede Ahmet Çelebi sadece Başbakan Yardımcısı olma onuruna kavuşmakla kalmadı, hayır, Ortadoğu’da sahtekarlıklarıyla ünlenmiş bu insan, geçici de olsa, Irak’ın petrol gelirlerinin denetimini de ele geçirdi. Oysa daha kısa süre öncesine kadar Irak’ta tutuklama kararıyla aranıyordu. Yani seçimin galipleri, Ahmet Çelebi’yle, bu göreve en uygunsuz kişiyi getirdi.

Eğer Irak’ta yeni başlangıç buysa, birçok Iraklı'nın kendine, yaşamını tehlikeye atarak neden seçim sandığına gittiğini sorması gerek. Aradan geçen üç ay içinde yeni milletvekilleri, halkın kendilerine açtığı güven kredisini büyük ölçüde harcadı. Şiiler, Kürtler ve Sünniler bu kabineyi oluşturmak için büyük emek harcadıklarını iddia ettiklerinde, bu inandırıcı olmuyor. Belli ki, ülkenin acil çözüm bekleyen sorunlarını değil, sadece kendi yandaşlarının çıkarlarını düşünmüşler.

Kendi içinde birliği sağlayamayan bu hükümetin teröre karşı nasıl mücadele edeceği, ya da Irak ekonomisini nasıl yeniden işler hale getireceği şu anda tamamen belirsiz. Iarklıların demokrasiyi önce öğrenmeleri gerektiği kuşkusuz doğru. Onlarca yıl diktatörlüğün ardından bu zaman gerektiriyor. Ama yeni iktidar sahiplerinin zamanı giderek daha çabuk tükeniyor. Ulusal birlik hükümeti olarak adlandırılan bu hükümet eğer gerçekten Irak halkına hizmet etmek istiyorsa, bunu en kısa sürede kanıtlamak zorunda. Bunu da ancak, öngörülen süre içinde, her Iraklı'nın kabul edebileceği bir Anayasa üzerinde anlaşarak yapabilirler. Beş sonra, en azından bu beklentiyi yerine getirip getiremedikleri ortaya çıkacak.