1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

İngiltere Dönem Başkanlığı'na hazırlanıyor

Klaus Dahmann / DW22 Haziran 2005

AB, geçen hafta başarısızlıkla sonuçlanan Brüksel’deki devlet ve hükümet başkanları zirvesinin yarattığı şoktan hala kurtulamadı. AB’yi yeni bir dönemin beklediği şu sıralarda Dönem Başkanlığı da el değiştiriyor. Lüksemburg, Dönem Başkanlığı’nı İngiltere’ye devretmeye hazırlanıyor. DW’den Klaus Dahmann’ın yorumu...

https://p.dw.com/p/AZvs

“Normal koşullarda, dönem başkanlığı bir birlik üyesi ülkeden diğerine geçerken, her iki iki tarafın da liderleri genelde birbirlerine güzel sözler söylerler. Ancak, Haziran sonunda bu gelenek bozulacak gibi görünüyor, zira iki beyefendi birbirlerine ateş püskürüyor.

AB Dönem Başkanlığı’nı devretmeye hazırlanan Lüksemburg Başbakanı Jean-Claude Juncker, AB zirvesinin başarısızlıkla sonuçlanmasının sorumluluğunu, ‘İngiliz indirimi’nden vazgeçmeyen İngiltere Başbakanı Tony Blair’e yüklüyor. Blair de karşı saldırıya geçip, Juncker’in önerilerini çok karışık biçimlendirdiği suçlamasında bulunuyor. Zaten İngiltere için doğru olmayan bir uygulamanın Avrupa için de doğru olması beklenemez.

Lüksemburg Başbakanı Jean - Claude Juncker’in özellikle konunun özüne indiği açıkça görülüyor. Juncker, şimdiye kadar Avrupa heyecanını yansıtan, güçlü üyeler arasında müzakere edip anlaşma sağlamaya çalışan, tarafsız bir arabulucu olarak görülüyordu. Şimdi Avrupa’nın yerlerde sürünmediğinde ısrar ederken, yorgun yüzü herkesin tam tersini düşünmesine neden oluyor.

Zirvenin başarısızlıkla sonuçlanmasının izleri Washington’daki Avrupa Birliği -Amerika Birleşik Devletleri zirvesinde Başkan Bush’un sözlerinde de kendisini hissetttirdi. Bush, ‘güçlü bir Avrupa’ istediğini söyledi. Bu sefer Bush’un söyledikleri ağız alışkanlığından değildi, gerçekten endişe duyuyordu.

Amerikalılar’ın gözünde Avrupa kolay değil, ama stratejik bir partner. Washington, özellikle AB’ye üye olmayı uman ülkelerdeki artan demokratikleşme ve istikrara değer veriyor. Ancak bu teşvik, Avrupa Birliği’nin genişleme sözcüğünü ağzına almaya cesareti kalmayıp düşünce molası verdiğinde ve bu düşünce molası da nasıl devam edileceği konusunda düşünmek yerine kavgayla geçtiğinde yok olacaktır.

Tony Blair’in zamansız yaptığı tarım teşviklerini kaldırma önerisi de Jacques Chirac ve diğer liderlerde soğuk duş etkisi yarattı. Tarım teşvikleri İngilizler’e göre, anlamsızdı. Blair kaynakların sadece tarım alanına değil, bilim, teknoloji ve eğitim alanlarına da aktarıldığını görmek istiyor.

Teşvik toplumu düşüncesine, bu radikal vedanın bir devrim olacağı kuşkusuz. Fransa, İspanya ve Yunanistan’daki çiftçiler yıllardır Brüksel’den akan paraya alışmış durumda. Bu kaynaklar sayesinde bazı gereksiz zeytinliklerin dikildiği de hükümetler tarafından biliniyor. Ama hükümetler, ülkeleri yoksulluğun pençesine düşebileceği düşüncesiyle teşvikleri bugünden yarına kaldıramayacaklarını biliyorlar.

Sorun şu: Blair, 1 Temmuz’da dönem başkanlığını devraldığında uzlaşmaz tavrını sürdürecek mi? Tony Blair’in birlik devlet ve hükümet başkanlarının dönem başkanı olarak daha alçak bir tondan konuşması ve uzlaşmaya varmak için çabalaması gerekiyor.“