1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

İlticacılar için madalyonun iki yüzü

3 Aralık 2014

Almanya'da kabine, ülkede yaşamasına göz yumulan sığınmacılara oturma izni imkanı sağlayacak yasa tasarısını kabul etti. Tasarıda aynı zamanda sınırdışıların kolaylaştırılması sert tepkilere yol açtı.

https://p.dw.com/p/1Dyw3
Fotoğraf: picture-alliance/dpa/U. Deck

Almanya’da iltica başvurusu kabul edilmemiş, ancak çeşitli nedenlerden dolayı sınırdışı edilmeyip ülkede yaşamalarına göz yumulan 100 bini aşkın yabancı yaşıyor. İçişleri Bakanı Thomas de Maiziere’in bu kişilerin durumuyla ilgili hazırladığı yasa tasarısı bakanlar kurulunda kabul edildi. Yasa tasarısı Almanya’ya entegre olmuş ve uzun yıllardır Almanya’da yaşayanlara oturma izni verilmesini öngörüyor. Ancak madalyonun diğer yüzü de var. Bu kişiler arasından oturma izni şartlarını yerine getirmeyenlerin sınırdışı edilmesi ise kolaylaştırılıyor. Muhalefet partileri ve mülteci hakları dernekleri yasa tasarısına sert tepki gösterdi.

İçişleri Bakanı Thomas de Maiziere “Yasa, aynı madalyonun iki yüzünü birden düzenliyor” diyerek, bir yüzünün davetkar, diğer yüzünün dışlayıcı mesaj verdiğini söyledi.

Yasa tasarısında öne çıkan gruplardan biri, göz yumulanlar. Bu kişiler Almanya’ya iltica başvurusu çeşitli nedenlerle kabul edilmemiş, ancak sınırdışı edilmeyip ülkede yaşamalarına müsamaha gösterilen yabancılar. Örneğin kimlikleri tespit edilemediğinden ya da geldikleri ülke, kendilerini geri almak istemediğinden sınırdışı edilmeleri mümkün olmuyor. Bu şekilde uzun yıllardır Almanya’da yaşayan, yeterli Almanca bilgisine sahip ve geçimini büyük oranda kendi sağlayabilen, ileride de sağlayabilecek durumda olduğu düşünülenler yeni düzenlemenin kapsamına giriyor. Yasa tasarısına göre oturma izni başvurusu için bu gruptaki yetişkinlerin en az sekiz yıldır Almanya’da yaşıyor olmaları gerekiyor. Bu süre çocuklu yetişkinlerde altı yıla, gençlerde ise dört yıla düşürülüyor. Almanya’da yaşamasına göz yumulan yaklaşık 100 bin yabancıdan 28 bini en az sekiz yıldır Almanya’da bulunuyor.

Thomas de Maiziere im Terrorabwehrzentrum Berlin
Thomas de MaiziereFotoğraf: Reuters

Mültecilere yardım kuruluşu Pro Asyl’ün yöneticisi Günter Burkhardt, hükümetin davetkar diye nitelendirdiği bu düzenlemeyle ilgili farklı görüşte: “Bu uygulamaya geçebilse çok iyi bir haber olurdu… Biz, yabancılar dairelerinin münferit durumlarda bu düzenlemeyi etkisiz hale getirebilecek olmasını eleştiriyoruz. Yeni yasa tasarısındaki ifadeler buna olanak tanıyor. Ama asıl sorun, bir yanda burada yaşayanlar özgürleştirilirken, diğer yanda toplumdan dışlanmanın keskinleşmesi ve ikamet hukukunun büyük ölçüde sertleştirilmesi.”

"Tutuklama için hukuki dayanak"

Madalyonun diğer yüzünde sınırdışıların kolaylaştırılması bulunuyor. Sınırdışı yasası tamamen elden geçiriliyor. Oturma izni bulunmayan, suça bulaşmış, kriminal olarak tanımlanan ya da terör örgütleri ile ilişkili kişiler ülkeden daha hızlı bir şekilde sınırdışı edilebilecek. Bu kişilerin ülkeye yeniden girmelerini önleyecek düzenlemeler de geliyor. Tasarıda söz konusu kişilerin sınırdışı edilmeleri öncesinde azami dört günlük gözaltı uygulaması getiriliyor.

Mültecilere yardım kuruluşu Pro Asyl'den Günter Burkhardt, şu değerlendirmede bulunuyor: “Başka bir AB ülkesi üzerinden Almanya’ya gelen ilticacıların tutuklanması planı var. İnsan kaçakçılarına büyük miktarlarda para yatıran, tutuklanır deniyor. Ama bu durumda çok fazla insan var, örneğin Bulgaristan’dan gelenler. Bunun yasal bir yolu yok. Böylece kitlesel tutuklamalara kapı açılmış oluyor. Hedef mümkün olduğunca çok ilticacıyı diğer AB ülkelerine göndermek. Bu düzenlemeyle tutuklama için hukuki dayanak oluşturmuş oluyorlar.”

Takdir resmi makamlara kalıyor

Tasarıyla resmi makamlara ikamet yasağı ve ülkeye giriş yasağı konmasında daha geniş imkanlar tanınması da eleştirilerin odağında. Resmi makamlar sınırdışı kararlarında mahkemeye tavsiyede bulunabilecek. Pro Asyl'den Günter Burkhardt, uzun yıllar Almanya'da yaşayan ve koşulları yerine getirenlere oturma izni hakkı tanınmasının olumlu bir gelişme olduğunu, ancak takdir yetkisinin yabancılar dairelerine bırakılmasının sorunlu olduğunu kaydediyor.

Burkhardt, her yabancılar dairesinin farklı bir karar verebileceğine dikkat çekiyor: “Örneğin savaş iltica nedeni sayılmadığından başvurusu kabul edilmemiş insanlar burada söz konusu. Bu insanlar uzun yıllar boyunca burada yaşıyor… Bu, mevcut durumla kıyaslandığında dev bir ilerleme. Ama yasa tasarısı yabancılar dairelerine, münferit vakalarda bu oturma iznini engelleme imkanı tanıyor. Yani, ‘ülkeden çıkmanız gereken tarih geçmiş’ deniyor. Ama müsamaha gösterilenlerin hepsi zaten bu durumda. Sonuçta uzun yıllardır burada yaşayanlar için oturma izni konusundaki siyasî karar yabancılar dairelerine havale edilmiş oluyor ve bu kurumlar birbirinden son derece farklı kararlar verebiliyorlar.”

Muhalefet partileri de tasarıya öfkeli. Yeşiller partisi, planı ‘saçma ve tehditkar’ olarak nitelendirdi ve ülkede yaşayan yabancıların birbirine düşürüldüğü eleştirisinde bulundu. Sol Parti ise yasa tasarısının siyasi yelpazenin sağ ucundaki bir partinin elinden çıktığı izlenimi yarattığını kaydetti ve koalisyon hükümetinin dışlama ve caydırma odaklı bir politika izlediğini savundu.

© Deutsche Welle Türkçe

DW/epd/dpa, BK/BS