1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

İklim değişikliğiyle mücadelede ortaklık çağrısı

29 Nisan 2009

2009, iklim politikaları açısından belirleyici bir yıl olacak. World Watch Enstitüsü’nün konuya ilişkin hazırladığı yıllık raporunda ekonomide talep ve istihdamı artırabilecek iklim koruma önlemleri tanıtıldı.

https://p.dw.com/p/HgSx
Fotoğraf: AP/DPA

Dünyada ortalama hava sıcaklığı 21’inci yüzyıl sonunda, sanayileşmenin ilk başladığı döneme göre altı dereceye varan artış gösterebilecek.

Washington merkezli World Watch Enstitüsü’nün başkanı Christopher Flavin, ABD’nin geçtiğimiz yirmi yılı boşa geçirdiğini belirterek, raporun ana mesajını şöyle özetliyor:

Dünya iklimi için gerçeklerin konuşulacağı an geldi. Dünyanın şu an virajı dönebilmek için hala vakti var. Yoksa çok geç olacak.”

Dünyayı kasıp kavuran mali ve ekonomik kriz, ülkelerin iklim koruma önlemlerine yatırım yapmasını ya da bağlayıcı yükümlülükler altına girmesini etkiliyor.

Yeniden yapılandırma için fırsat

Ancak diğer yandan kriz, ekonomik sistem ve toplumun ekolojik yönde yeniden yapılandırılması için yegane bir fırsat da sunuyor.

Bu noktada ABD’nin iklim koruma konusunda yeterince ciddi olup olmadığı ya da AB’nin öncü rolünü sürdürmekteki kararlılığı belirleyici sorular.

Almanya'nın Potsdam kentindeki İklim Değişiminin Etkilerini Araştırma Enstitüsü'nün Başiktisatçısı Ottmar Edenhofer, World Watch Enstitüsü'nün raporunun endişe verici veriler içerdiğini belirtiyor:

“Rapor, tehlikeli iklim değişiminin önüne geçmek için küresel ısı artışının iki derece ile sınırlanması gerektiğini söylüyor ve bunun bile çok fazla olacağını da ekliyor. Belki de iki dercenin altına inme konusunu tartışmamız gerekiyor. Bu, 2050 yılına kadar küresel emisyonları 1990’a oranla en az yüzde 50 düşürmek zorunda olduğumuz anlamına geliyor. Belki de daha fazla.”


Ekonomik krize davetiye

Edenhofer, küresel sera gazı salınımının azaltılabileceği bir ekonomik sistem kurulamaması durumunda bir sonraki ekonomik krize davetiye çıkarılmış olunacağı uyarısında bulunuyor ve ekliyor:

“Konjonktür programlarını çok daha ‘yeşil’ yapabiliriz ve Almanya’da üçüncü bir konjonktür paketi çıkarıp çok daha yeşertebiliriz. Güney Kore ve Çin mükemmel örnekler. Örneğin ileri teknoloji stratejilerinde Çin’de yüzde 40’, Güney Kore’de yüzde 80 oranında yeşil teknolojilere yatırım yapılıyor.”


Alman Yeşiller partisinden Jürgen Trittin de Alman sanayisinde çevreci yenilikler yardımıyla önümüzdeki dört yıl içinde bir milyona yakın yeni istihdam yaratılabileceğini belirtiyor.

Sabine Ripperger / Çeviri: Beklan Kulaksızoğlu

Editör: Meltem Karagöz