1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Herküllük görevler

18 Haziran 2012

Yunanistan’daki seçimlerde AB’nin kurtarma paketine karşı olan partiler başarılı olamadı. DW Yunanca Yayınlar Yöneticisi Spiros Moskovou buna rağmen bu partilerin hiç de hafife alınmaması gerektiğini belirtiyor.

https://p.dw.com/p/15H3P
Fotoğraf: reuters

Yunanistan ve Avrupa hiç kuşkusuz uzun süredir bu kadar ferahlamamıştı. Pazar günü yapılan parlamento seçimlerinde Yunanistan’ın Euro Bölgesi’nde kalmasını savunan, tasarruf tedbirlerini ve yapısal reformları destekleyen partiler çoğunluğu elde etti. Kesin zaferi ise Antonis Samaras liderliğindeki muhafazakâr Yeni Demokrasi (ND) kazandı ve çok büyük bir ihtimalle bu parti Evangelos Venizelos yönetimindeki sosyalist PASOK ile bir koalisyon hükümeti kuracak. On yıllardır izledikleri sorumsuz politikalarla ülkeyi bir harabeye çeviren iki köklü partinin şimdi Yunanistan’ın tekrar ayakları üzerinde durmasını sağlaması gerekiyor.

Bu görevin üstesinden gelmek hiç de kolay değil. Yunanistan hâlihazırda uluslararası finansörler Uluslararası Para Fonu (IMF), Avrupa Birliği ve Avrupa Merkez Bankası’nın malî şırıngalarıyla ayakta duruyor. Yeni Demokrasi ve PASOK seçmenlere altına girilen yükümlülüklerin tekrar müzakere edilmesi sözünü vermişti. Ancak yeni müzakereler için hareket alanı o kadar da geniş değil. Bu durum, Yunan kamuoyunda yaygın kabul gördüğü üzere finansörlerin insafsız ve katı olmasından değil, Yunanistan’ın ortaklarının Atina’da izlenen politikalara güvenmemesinden kaynaklanıyor. Zira Yunan hükümetleri son üç yılda, örneğin memur ve emeklilerde âdeta çılgın gibi kesintilere giderken gerekli yapısal reformları hayata geçirmekte ve vergi kaçırılmasına engel olmakta çok az şey başardı. Yeni Demokrasi ve PASOK bundan sonra her şeyin düzeleceği vaadinde bulunuyor.

Deutsche Welle Griechenland Redaktion Spiros Moskovou
DW Yunanca Yayınlar Yöneticisi Spiros MoskovouFotoğraf: DW

Bir yanda finansörler bir yanda halk

Yeni Yunan hükümetinin oldukça çetin bir dengeyi sağlaması gerekiyor. Bir yandan geçen yılların tüm sürüncemeleri ve geri dönüşlerinin ardından Yunanistan’ın ortaklarına ülkeyi restore etme konusunda kararlı olduğunu kanıtlamak zorundalar. Diğer yandan da ortak varlığı alt üst olmuş ve bu alt üst oluşa tamamen hazırlıksız yakalanan, elle tutulur iyileştirmeler görmeden daha fazla yükün altına giremeyecek olan tedirgin bir kamuoyu var.

Bu açıdan bakıldığında bir ekonomik canlandırma programı olmadan Euro Bölgesi’nin güneyinde bir tasarruf politikasının mümkün olmadığı fikrinin hem Paris’te hem de Berlin’de zemin kazanması elbette olumlu.

Sosyal hoşnutsuzluğun telaffuz edilmesinde, ülkenin ikinci partisi konumundaki Alexis Tsipras liderliğindeki radikal sol ittifak SYRIZA önemli rol oynuyor. Daha üç yıllık küçük partisiyle Tsipras oyların yüzde 27’sini almayı başardı. Karizmatik liderin yapıcı bir muhalefet yürütmesi beklenmiyor. Zira Tsipras Yunanistan’ın kurtarılması için imzalanan anlaşmaları tasarruf politikalarıyla birlikte iptal etmek niyetindeydi. Avrupa SYRIZA’nın seçimlerden en güçlü parti olarak çıkmamasından dolayı derin bir nefes alabilir. Ancak hem hükümete karşı parlamentoda hem de sokak gösterilerinde yeni bir güç olarak onların varlığını ihmal edemez. Hepsi birlikte düşünüldüğünde Yunan hükümetinin işinin kolay olduğu zannedilmemeli. Hükümetin önünde Herkül’ün altından kalkabileceği türden zor ödevler bulunuyor.

© Deutsche Welle Türkçe

Yorum: Spiros Moskovou / Çeviri: Ercan Coşkun

Editör: Nihat Halıcı