1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Hem kadın, hem göçmen olmak...

Ayşe Tekin / DW26 Kasım 2005

Alman Vatandaşlar Birliği tarafından Yılın Kadını seçilen Berlinli Avukat Seyran Ateş, Almanya’da kadın sorunlarıyla ilgilenen önemli isimlerden biri. Kadınlara yönelik şiddetin farklı yüzleri ile karşılaştığını belirten Ateş, özellikle zorla evlendirilmelere karşı mücadele ediyor. DW’den Ayşe Tekin’in röportajı...

https://p.dw.com/p/AaTW
Berlin'de yaşayan Seyran Ateş, Yılın Kadını seçildi
Berlin'de yaşayan Seyran Ateş, Yılın Kadını seçildiFotoğraf: dpa

Berlin’e altı yaşında ailesi ile birlikte Seyran Ateş, okul yıllarında başlayan hak mücadelesini özellikle kadın hakları alanında kullanan ve ardından bunu avukatlık mesleği ile hukuk mücadelesine dönüştüren kadınlardan biri. Yaşadıklarını iki kitapta yayınlayan Seyran Ateş, meslek yaşamında kadınlara yönelik şiddetin farklı yüzleri ile karşılaştığını belirtiyor. Ateş, özellikle zorla evlendirilmelere karşı mücadele ediyor ve bu konunun ceza yasasına girmesini talep ediyor. Kadın sorunları konusunda sorular sorduğumuz Ateş, bize şu yanıtları verdi:

- Türkiye’den gelmiş ya da Müslüman kadınlar denilince, Almanlar’ın aklına hep belli bir tipi kadın geliyor ve bu kadının büyük sorunları var. Siz, Almanya’da yaşayan Türkiyeli ya da Müslüman kadınların sorunlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ateş: “Ben İstanbul’da doğdum, burada büyüdüm, o yüzden Türkiye’den gelen kadınlar için konuşabilirim ve bu kadınların büyük sorunları var. Hatta büyük bir toplumsal sorundan söz edebiliriz. Türkiye’den gelen insanların, Türkler, Kürtler, Aleviler ya da Sünniler, hangi kültüre mensup olurlarsa olsunlar, Alman toplumuna uyumları, ancak kadın sorununun bu topluluklar içinde çözülmesi ile mümkün olur. Çünkü bu topluluklarda, kadının toplumsal yaşama eşit haklarla katılımı konusunda büyük sorunlar var. Oysa bu, demokrasinin olmazsa olmaz koşulu. Erkeklerin büyük çoğunluğu, Alman toplumu ile ilişkiye geçmekten kaçınıyorlar. Çünkü bunun eşleri ya da kızlarını kötü yola düşüreceğinden korkuyorlar. Bu gerçeği görmeliyiz.”

- Peki tüm bunların, demokrasi anlayışındaki bu eksikliğin, İslam dinine bağlanmasına, kadının yaşadığı baskının dini inanç ve Türkiye’den gelen kadınlar açısından da İslam’la açıklanmasına ne diyorsunuz?

Ateş: “İslam’ın demokrasi ile bağdaşmayacağı söylemine inanmıyorum. Bence, tüm dinlerin demokrasi ile sorunları var. Kadının toplumsal eşitliğine olumlu bakan, kurtuluşunu destekleyen bir dünya dini tanımıyorum. Kadın hakları savunucusu olarak Kur’an’da kadın düşmanı pasajlar buluyorum. Ama bunu İncil’de ve Tevrat’ta, yani Hıristiyanlık ve Musevilik’te de buluyorum. Tüm tek tanrılı dinlerin zamana uyum sağlaması gerek. Aynı zamanda dini toplulukların, hangisi olursa olsun, kutsal kitaplarda kadın ve erkekler farklı haklara sahip olsalar da, toplumsal yaşamda eşit olabileceklerini ve demokratik bir yaşam biçimini benimseyebileceklerini göstermesi gerekiyor. Bence İslam’la demokrasi bağdaşabilir.”

- Son aylarda Almanya’da, Türkiye’den kadınların yaşamları üzerine birçok kitap yayınlandı. Bazı kadınlar, kendi yaşam öykülerini yayınladılar ve bunlar genellikle sorunlarla dolu kitaplar. Zorla evlilik, Türkiye’ye dönüşe zorlama gibi. Bu kitapların yayınlanması ile yazarlarına, ‘Alman toplumunda Türkler’e ve Türk kadınlarına yönelik önyargıları doğruluyorsunuz, ellerine koz veriyorsunuz’ suçlaması yapıldı, buna ne diyorsunuz?

Ateş: “Meslek yaşamımda zorla evlendirilen çok sayıda göçmen kadınla karşılaşıyorum. Göçmen diyorum, çünkü bu sadece Türkiye’den gelen kadınların sorunu değil, diğer göçmen gruplarının da sorunu. Bu sorunun ortaya çıkmasının nedeni de bu tür geleneksel - ataerkil kültürlerde yaşlıların gençlerin evlenmesini üstlenmesi, daha doğrusu evliliğe karışması. Bu anlaşıyın olduğu yerde zorla evlendirme de söz konusu kültür içinde meşru oluyor. Ama bu, büyük bir sorun. Hiçbir kültür bunu desteklememeli. Çünkü zorla evlendirilmeler sonucu, genellikle sorunlu aileler ortaya çıkıyor. Birbirini sevmeden evlenen insanların çocukları da genellikle sorunlu oluyor. Yani, sorunlar zincirleme devam ediyor. Bu sorun karşısında susamayız. Bazı çevrelerin, bu sorunu yabancı düşmanlığını arttırmak ve önyargıları güçlendirmek için, toplumdaki göçmenlerin uyumunu zorlaştırmak için kullandığını biliyorum. Ama bununla yaşamak zorundayız. Eğer değişim ve ilerleme istiyorsak, bu muhafazakar insanların, belli bir grubun olumsuz yanlarını öne çıkararak uyumu engellemeye çalışmaları oyununa gelmemeliyiz.”

- Bu yıl Alman Vatandaşlar Birliği tarafından Yılın Kadını seçildiniz. Bu yıl bir yandan Alman vatandaşlığı konusunda sorunlar yaşanırken, diğer yandan da sizi “Yılın Kadını” seçtiler. Bu bir tesadüf mü, yoksa bir şeyler değişiyor mu?

Ateş: “Bence bunu olumlu değerlendirmek gerek. Tabii şu anda bu konuda güncel, ama ben bunun başka bir nedeni olduğunu, bizim bu toplumun bir parçası olduğumuzun nihayet kabul edildiğini düşünüyorum. Alman Vatandaşlar Birliği, bu ödülle benim bu ülkenin vatandaşı olduğumun kabul edildiği işaretini verdi. Bence göçmenler konusunda bir dönüm noktasındayız. Artık sorunların adını koymaya başladık. Saklamıyoruz, çünkü saklayamayacak kadar önemliler. Bu yüzden bu ödül, belli çevrelerde burada yaşayan göçmenlere yönelik bir değişimin başladığının göstergesi.”