1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

HDP'li Beştaş'tan sosyal medya gözaltılarına tepki

23 Ocak 2018

Afrin operasyonuyla ilgili sosyal medya paylaşımları nedeniyle başlayan gözaltı dalgasını meclise taşıyan HDP'li vekil Beştaş DW Türkçe’ye konuştu. Beştaş, "Dünyanın hiçbir yerinde savaş karşıtı olmak suç değildir" dedi.

https://p.dw.com/p/2rMhr
Fotoğraf: HDP

Türkiye'de sosyal medyada Afrin operasyonuyla ilgili yaptıkları paylaşımlar nedeniyle gözaltına alınanların sayısı artıyor. Türkiye genelindeki gözaltı dalgası dün Halkların Demokratik Partisi (HDP) Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş'ın verdiği soru önergesiyle meclise taşındı. Gözaltına alınanlar arasında çok sayıda gazeteci ve HDP'li yönetici de var. Beştaş, Başbakan Binali Yıldırım'ın yanıtlaması istemiyle verdiği önergede, sosyal medya paylaşımları gerekçe gösterilerek gözaltına alınan kişilerin sayısını sordu. DW Türkçe'nin sorularını yanıtlayan Beştaş, "Dünyanın hiçbir yerinde savaş karşıtı olmak suç değildir" dedi.

DW Türkçe: İnsanların sosyal medyada görüş açıkladıkları için gözaltına alınmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Bir nevi cadı avı başlatıldığına dair yorumlar yapılıyor?

Beştaş: Artık basının nasıl haber yapması gerektiğini hükümet belirliyor ve bunun aksine beyanda bulunan, soru soran, sosyal medya paylaşımında bulunan, açıklama yapan herkes doğrudan kriminalize ediliyor. Hatta bir adım ötesi, en üst düzeyde dışişleri bakanı ya da AKP genel başkanı ya da başbakan, hükümet yetkilileri “Savaşa karşı olanlar terörün yanındadır” şeklinde akla, hayale, hiçbir değere sığmayacak açıklamalar yapıyorlar. Bir kere dünyanın hiçbir yerinde savaş karşıtı olmak suç değildir. Aksine savaşı desteklemek, savaştan yana tutum almak suçtur. Yani bu konuda başta uluslarası sözleşmeler, dün kendi hesabımdan da paylaştım, Birleşmiş Milletler Siyasal Medeni Haklar Sözleşmesi'nin 20'nci maddesi bile bunu çok açıkça düzenlemiştir... Şu anda, sizin de dediğiniz gibi, bir av başlatılmış vaziyette, kim aykırı bir ses çıkarırsa hedefleniyor. Yani ana haber bültenleri, yaygın medya gerçekten askeri haber bültenleri gibi çıkıyor ve halk adeta nasıl ifade edeyim bilmiyorum, militarist bir dille savaş naralarıyla yani ölümü kutsayan, savaşı kutsayan bir politikaya destek verilmesi isteniyor. Bu kabul edilemez. Bu şekilde bir politika ne Türkiye'yi ne Türkiye yurttaşlarını hiçbir olumlu noktaya götüremez. Şu anda aklın, vicdanın, hukukun egemen olması gerektiği bir dönemdeyiz.

Kesinlikle Afrin’e yönelik müdahalenin meşru, hukuki bir dayanağı yoktur. Afrin’de halk yaşıyor. 1 milyon insan yaşıyor. Ve orada her kimlikten, Kürtler, Türkmenler, Araplar bir arada yaşıyorlar. Yani bu operasyona müdahaleye adını ne koyarsak koyalım... Ama hukuksuz olduğu, dayanaksız olduğu, meşru olmadığı çok açık. Uluslararası camia da adeta sessiz kalarak ya da çok cılız sesler çıkararak meşruiyet atfediyor.

DW Türkçe: HDP'deki rakamları daha net biliyorsunuzdur, HDP yöneticilerinden, il başkanlarından kaç kişi bu kapsamda gözaltına alındı ya da soruşturma başlatıldı? O konuda bize bilgi verebilir misiniz?

Beştaş: Emin olun şu anda kesin bir rakam veremem ama şu bilgiyi verebilirim: Bu sabah İzmir il eşbaşkanımızın da içinde olduğu İzmir’de bir operasyon var. Dün gece Ankara il yöneticilerimizin içinde olduğu bir operasyon var. Ayrıca Artı TV Ankara Temsilcisi Sibel Hürtaş, yine gazeteci Hayri Demir’in içinde olduğu onlarca gözaltı var. Dün gece yine Leyla Güven DTK (Demokratik Toplum Kongresi) Eş Başkanı gözaltına alındı. Nurcan Baysal alındı. Tek tek isimleri biliyorum. Çünkü sayı yüksek açıkçası ve bunların hepsi dediğim gibi sadece savaşı desteklemedikleri için, barıştan yana tutum ortaya koydukları için alındılar. Her an gözaltı operasyonu olduğundan dolayı rakam vermem şu anda mümkün değil. Ama şunu söyleyebilirim, en üst düzeyde Erdoğan’ın “HDP’yi izliyoruz" şeklindeki açıklamasından sonra il, ilçe binalarımız büyük bir abluka altında. Çünkü savaşa karşı duran, ilkesel tutumunu ortaya koyan tek parti şu anda biziz. CHP de son tutumuyla açıkçası AKP-MHP ittifakına açıkça payanda olmuştur. "Ben sizin yanınızdayım" demiştir. Şantaj başarıya ulaştı şimdi. Gerçekten CHP’nin milyonlarca kişilik tabanı bu tabloyu çok iyi görmeli.

DW Türkçe: Ankara Valiliği'nin de kapsamlı bir gösteri yasağı kararı var. Nasıl değerlendiriyorsunuz?

Beştaş: Her şeyi yasaklamış. Neredeyse "Nefes almayın" diyecek, "Evinizde konuşmayın" diyecek. "Aman savaş karşıtı rüya da görmeyin. Aklınızdan geçmesin. Bu çok tehlikeli, bu suç" diyebilecek kadar ... Tabii metafor olarak söylüyorum. Böyle bir aşamaya geldi. Barış Atay, tiyatro sanatçısının, Ankara ili sınırlarına girmesi yasaklanmış. Var mı böyle bir şey? Yani hangi sistemde, hangi dünyada yaşıyoruz? Bu kadar mı büyük bir korku var? Ki var... Ankara Valiliği'nin ya da diğer illerde genel olarak hükümetin bu savaşta, bu saldırıda ne kadar haksız olduğunu bu yasaklarla örtmeye çalışıyorlar.

DW Türkçe: Sosyal medya paylaşımları üzerinden başlayan gözaltıların hangi noktaya ulaşabileceğini öngörebiliyor musunuz?

Beştaş: Şu an bu saldırı ve savaş psikolojisi devam ettiği müddetçe bunu devam ettirme çabaları olacak. Görünen o. Fakat şu bir realite: Yani insanlar tutuklanarak, gözaltına alınarak ya da bu şekilde baskılanarak düşünceleri değiştirilemez. İradeleri farklı bir yöne yönlendirilemez. En fazla, geçici bir süre görünür olması engellenebilir. Kaldı ki zaten medya çok ağırlıklı bir oranda, dediğim gibi savaş bültenleri olarak çıkıyor. Hükümetin iradesi doğrultusunda. Ama orta vadede, çok kısa vadede olmasa bile, bu konuda savaş karşıtlarının ne kadar haklı olduğu, savaşın ölüm demek olduğu, acı demek olduğu, yıkım demek olduğu ortaya çıkacak. Bizim haklılığımız ortaya çıkıcak.

Ben çağrı yapmak istiyorum. Bu bir akıl tutulması. İnsanlar susturularak, baskı altına alınarak bugüne kadar hiçbir sistem başarıya ulaşmadı. Hiçbir hükümet, hiçbir iktidar. Bunu bir an önce durdurmaları gerekiyor. Bu sadece tepkiyi, öfkeyi, acıyı büyütüyor. Hükümeti sağduyuya, artık ne kadar dikkate alınır bilmiyorum ama yani şu anda CHP düşmüş vaziyette. Ama CHP tabanına seslenmek istiyorum. Bu gidişata kendileri artık dur demeli, kendi partilerine. Yine AK Parti içinde ya da taban olan kitlelere çağrı yapmak istiyorum. Bu gidişata kendileri de kendi iktidarlarına, partilerine 'Durun' çağrısı yapabilir. Bu konuda söylemlerini, tepkilerini iletebilirler. Çünkü bu yol, yol değil.

Seda Sezer Bilen

© Deutsche Welle Türkçe