1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

TÜR 1902 Israel Mordfall Hamas

18 Şubat 2010

El Mabhuh suikastinde Avrupa vatandaşlarının pasaportlarının kullanılması, Avrupa ülkeleri ile İsrail arasında soğuk rüzgarların esmesine neden oldu. Almanya Dışişleri Bakanı Westerwelle, İsrail’den açıklama talep etti

https://p.dw.com/p/M5IU
Fotoğraf: AP/dpa/DW

Hamas'ın askeri kanat liderlerinden Mahmuh El Mabhuh'a düzenlenen suikast, "Mossad ajanlarının, bazı Avrupa ülkeleri vatandaşlarına ait sahte pasaportlarla Dubai'ye giriş yaptıkları" yönündeki bilgiler nedeniyle büyük yankı uyandırdı.

Mahmud El Mabhuh, geçtiğimiz ay Dubai'de lüks bir otelin odasında ölü bulunmuştu. Dubai polisi suikastın arkasında İsrail istihbarat örgütü Mossad'ın olduğunu öne sürdü. Otelin güvenlik kameralarında tespit edilen zanlılar, Almanya, Fransa, İrlanda ve İngiltere vatandaşları adına düzenlenmiş sahte pasaportlar kullanmıştı.

Avrupa açıklama istiyor

Almanya Dışişleri Bakanı Guido Westerwelle, İsrail’den konuya acilen açıklık getimesini istediklerini duyururken; İngiltere, Fransa ve İrlanda da diplomatik girişimlerde bulunarak İsrail'in büyükelçilerinden izahat istedi.

Dubai polisinin, cinayete karıştıkları şüphesiyle isimlerini açıkladığı 11 Avrupa pasaportlu kişi aslında gerçekten de var. Ama cinayetten habersiz bu kişiler, adlarına düzenlenen sahte pasaportlarla suikast düzenlenmiş olması nedeniyle şokta.

"Siyasi gerilime dönüşmez"

İsrail'in “Kanal 10” televizyonu muhabirlerinden Alon Ben David, bunun bir gerilime dönüşmeyeceği görüşünde. Alon Ben David şöyle konuştu: “Bu konu nedeniyle İsrail'in siyasi bir gerilime hedef olacağına ihtimal vermiyorum. Eylemin hedefinde aslında görüş birliği var. Avrupa'da da El Mabhuh'un bir terörist olduğu konusunda şüphe yok. Ben İngiltere, Fransa ya da Almanya'nın, yani teröre karşı birlikte mücadele eden ülkelerin şimdi kalkıp çok ayrıntılı bir soruşturma başlatacaklarına ihtimal vermiyorum.”

İsrailliler ne düşünüyor?

Aslında Ben David'in Avrupa hükümetlerine dayandırarak ifade ettiği bu “uzlaşı” her şeyden önce İsrail'de gözlemlenebiliniyor. İsrail nüfusunun çoğunluğu; hükümet, istihbarat örgütü ve ordu tarafından dile getirilen, “güçlü ancak savunmadaki bir devletin, düşman olduğundan şüphe edilenlere karşı şiddete başvurması gerektiği” görüşüne katılıyor. Bu nedenle terör zanlısı silah kaçakçısı El Mabhuh'un öldürülmesi aslında İsrail'de pek de tepki yaratmıyor.

Oysa bu tür eylemleri sorgulamak için birçok neden var. Zira uluslararası hukuk, diğer ülkelerde,ister barış ister savaş zamanında olsun,suikast düzenlenmesini yasadışı olarak nitelendiriyor. Ayrıca Dubai'dekine benzer cinayetlerde, bir zanlıya kendini savunma hakkı tanınmıyor ve nihayetinde de kararı mahkemeler değil ordular ve istihbarat örgütleri veriyor

Oysa; "öldürücü timlerin" şüphelileri öldürmesi sayesinde, toplumun terörden korunduğunu ve bu yolla hayat kurtarıldığını savunanlar var. Akademisyen Gal Luft, 2003 yılında İsrail'in bu tavrını mercek altına aldığı yazısında şu görüşü savunmuştu:

“Terörle mücadele etmek trafik kazalarına karşı yürütülen mücadele gibidir. Kurbanları sayabilirsiniz ancak alınan güvenlik önlemleri sayısında hayatlarını korumayı başardıklarınızı saymanız mümkün değil.”

"ABD de benzer strateji yürütüyor"

Ayrıca İsrail'in bu politikası uluslararası alanda da on yıl öncesine kıyasla farklı algılanıyor. Bir dönem Filistinlilerin bu şekilde hedef alınmasını sert bir şekilde eleştiren ABD yönetimi de New York'taki 11 Eylül terör saldırılarının ardından teröre karşı savaş ilan etti. Ve bir çok İsrail'li o günden bu yana bu şekilde işlenen cinayetleri meşru görüyor.

İsrail'in istihbarat örgütü MOSSAD'ın eski şeflerinden Raffi Eitan da bu görüşü, şu sözlerle savundu: “Bu bambaşka bir hikâye. Yıllardır teröre karşı bir savaş yürütüyoruz. Ve bunu farklı araçları kullanarak yapıyoruz. Hedef seçilen belirli kişilerin planlı cinayetlerle yok edilmesi çok fayda sağladı. Amerikalılar da Bin Ladin'i ele geçirmeye çalışıyor.”

Gerçek şu ki ABD ordusu, Pakistan-Afganistan sınır bölgesinde insansız uçaklar yardımıyla terör zanlılarını öldürüyor. Başkan Barack Obama da bugüne kadar bu stratejiye son verilmesini talimatını vermiş değil.


Torsten Teichmann / Çeviren: Değer Akal

Editör: Ayhan Şimşek