1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

'Halk onu istedi'

18 Mart 2012

DW birinci editörü Ute Schaeffer, eski Doğu Alman vatandaş hakları savunucusu ve din adamı Joachim Gauck'un Almanya'nın 11. Cumhurbaşkanlığı'na seçilmesini konu alan yorumunda Gauck'un halkın tercihi olduğunu belirtiyor.

https://p.dw.com/p/14MTg
Ute Schaeffer
Ute SchaefferFotoğraf: DW

“Gönüllerin Cumhurbaşkanı olabilir mi? Evet, çünkü eski Doğu Alman istihbarat arşivleri dairesi başkanı her halükârda popüler bir isim. Sol Parti dışındaki bütün iktidar ve muhalefet partileri Joachhim Gauck’u destekliyor. Almanların %80’i de ona güveniyor. Gauck açısından iyi bir başlangıç. Çünkü o yurttaşın Cumhurbaşkanı, halkla doğrudan diyalog arayan bir başkan olmak istiyor. Halkı yakından ilgilendiren konulara temas etmekten kaçmayan, siyasetin ve siyasetçinin halka hizmet etmesi gerektiğine inanan bir başkan.

Siyasetin ve toplumun sorumlulukları

Alman siyaseti Joachim Gauck’tan öncelikle, zamanından önce gelen istifalar yüzünden kaybettiği itibarı Cumhurbaşkanlığı makamına yeniden kazandırmasını bekliyor. Bu ülkenin halkı ise onun, daha fazla sosyal adalet ve daha iyi bir aile politikasına tercüman olmasını ve iki Alman devletinin birleşmesinden 22 yıl sonra da eksikleri bulunan kaynaşmayı tamamlamasını arzuluyor.

Bu konular 11. Cumhurbaşkanı Joachim Gauck’u finans krizi ya da Almanya’nın dış politikasından daha fazla ilgilendiriyor. O, siyasetle toplumu daha fazla birbirine yaklaştırmak istiyor. Demokrasi, hukuk devleti ve bireyin özgürlüğü gibi değerlerin bundan böyle de savunulup, geliştirilebilmesi ancak her iki tarafın da demokratik rejimin yüklediği sorumluluklara sahip çıkmasıyla mümkün olabilir.

Yurttaşlık hakları ve hürriyet

Bundespräsidentenwahl 2012 Bundespräsident Joachim Gauck
Fotoğraf: dapd

Cumhurbaşkanı sıfatıyla Gauck açısından ön plana çıkan değerler sorumluluk ve hürriyet olacak. O bu açıdan çok tecrübeli bir isim. Vatandaşlık haklarının olmadığı Almanya Demokratik Cumhuriyeti’nde vatandaşlık haklarının mücadelesini vermişti. 1940 yılında dünyaya gelen Joachim Gauck gerçek demokrasinin olduğu Almanya’da da halktan haklarına sahip çıkmasını, söz hakkı aramasını, siyasete şekil vermesini istiyor. Siyasete kayıtsız kalınmasını eleştiriyor, Almanya’da siyaset bıkkınlığı gibi bir kültürsüzlük anlayışının yaygınlaşmasından endişe ediyor. Gelişme ve ilerlemenin durmaması, siyasetin hesaba kitaba gelir olmaktan çıkmayıp yaşanabilir olması için halktan daha fazla siyasi angajman göstermesini bekliyor.

Yanlış anlaşılmasın… Bütün Bunlar Gauck’un Cumhurbaşkanlığı için kendisine seçtiği değerler değil. Hayatı boyunca yaşadığı, tecrübe ettiği ve üzerinde derin izler bırakan hayat çizgisinde daima aradığı değerler. Eski Doğu Almanya’da herkes gibi o da cesaretle intibak arasındaki hassas dengeyi korumak zorundaydı. Özgürsüzlük ortamında ‘Egemenlik bizim, haklarımızı iade edin’ diye haykıramamanın acısını çekmiş biri olarak mutlakiyetçi devletteki vatandaşlık duygusunun güçlenişini hissetmiş ve teşvik etmişti. İnsanı her şeyiyle esir aldığını söylediği dikta rejiminin yıkılması onun hayatını değiştirmişti.

Ne sağcı, ne solcu

Onun önem verdiği konuları ve hayat görüşünü sağ ya da sol kulvara oturtamazsınız. Görüşü siyaset teorisindeki yelpazenin belli bir köşesine oturtulamaz. Bir ara kendisini, ‘sol ve liberal muhafazakâr' olarak tarif etmişti. Medyayı ve siyaseti provoke eden bu tarif halk tarafından ‘Gauck olmanın avantajı' şeklinde algılanıyor. Bir diğer avantajı da, ne profesyonel politikacı, ne de devrimci olması. Görüşleri tartışılabilir, hatta bazıları, sözlerinden kendini iğnelenmiş hissedebilir. Ama o diyalog ve tartışma istiyor. Bu bakımdan Almanya'nın yeni cumhurbaşkanından orijinal çıkışlar beklenebilir. Cumhurbaşkanlığının yeniden, can sıkıcı konulara değinmekten çekinmeden, siyasi ve sosyal tartışmalar başlatılabilen bir makam olmasını sağlayabilir. Bu hem makamına hem de halka yararlı olur.”

© Deutsche Welle Türkçe

Ute Schaeffer/Ahmet Günaltay

Editör: Gezal Acer