1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

"Göçmensiz medya olmaz"

Jülide Danışman / Deutsche Welle10 Eylül 2008

Siyasetçiler ve uzmanlar, Almanya'daki medya kuruluşlarında göçmenlerin daha çok yer almasını talep ediyor. Bu talebe rağmen, Berlin'de 17 dilde yayın yapan Radyo Multikulti'nin kapatılmak istenmesi tepki topluyor.

https://p.dw.com/p/FF1O
Berlin’de 17 dilde yayın yapan Radyo Multikulti’nin tasarruf gerekçesiyle kapatılması tepki topluyor
Berlin’de 17 dilde yayın yapan Radyo Multikulti’nin tasarruf gerekçesiyle kapatılması tepki topluyorFotoğraf: dpa

Almanya’da geçen yıl hayata geçirilen Ulusal Uyum Planı’nda medya ayrı bir başlık altında yer alıyor. Planda, göçmenlerin Alman toplumuna uyumunun desteklenmesi için medyaya önemli bir rol düştüğü vurgulanıyor. Bunun için yazılı ve görsel basında çalışan göçmen kökenlilerin sayısının arttırılması öneriliyor. Merkezi Zürih’de bulunan Media Tenor Araştırma Enstitüsü’nün göçmenlerin medyadaki imajına ilişkin yaptığı araştırmadan çıkan en önemli sonuçlardan biri ise "Almanya’da yaşayan göçmenlerin, medyada tek yanlı ve çoğunlukla olumsuz bir şekilde ele alındığı" oldu. Uzmanlar, politikacılar bu olumsuz imajın ve önyargıların giderilmesi için, medyada çalışan göçmenlerin sayısının arttırılmasını talep ediyorlar.

Bu taleplere rağmen, çoğunlukla göçmen kökenlilerin çalıştığı, Berlin’de 17 dilde yayın yapan Radyo Multikulti’nin tasarruf gerekçesiyle bu yılın sonunda kapatılacak olması tepki topluyor. Berlin Brandenburg Göçmenler Meclisi’nin geçtiğimiz günlerde düzenlediği panel ve atölye çalışmalarında, Radyo Multikulti’nin kapatılma planları protesto edilirken, göçmenler ve medya tartışıldı.


"Toplumun gerçeklerini örtbas etmek"

Alman televizyonlarının ilk siyahi sunucularından Mo Asumang, Alman toplumunun değiştiğini kabul etmesi gerektiğini söylüyor
Alman televizyonlarının ilk siyahi sunucularından Mo Asumang, Alman toplumunun değiştiğini kabul etmesi gerektiğini söylüyor

Berlin Eyaleti Göç ve Uyum Sorumlusu Günther Piening, medyada göçmen kökenli gazetecilere yer verilmesinin önemine dikkat çekti. Medyada, insanların farklılılarını ortaya koyan bir çok konunun, kültürel yapıyı ve o dili bilen kişiler tarafından belirli hassasiyetler gözetilerek işlenebileceğini kaydeden Piening, "göçmen kökenli gazeteciler olmadan bugün gazete veya radyo yayını yapmak, toplumun büyük bir bölümünün gerçeklerini ört bas etmektir" dedi.


"Radyo Multikulti Berlin'i yansıtıyor"


Piening, bu çerçevede Berlin’de yayın yapan yarı özerk bir kamu kuruluşu olan Radyo Multikulti’nin önemli bir işlevi olduğunu belirtti. Radyo Multikulti'nin, Berlin gibi çok kültürlü bir kentin günlük hayatını yansıttığını ifade eden Piening, bu kanalda, farklı müziklerden, farklı konulara; içinde yaşadığımız farklı gerçeklere ilişkin haber ve yayınlar yer aldığını söyledi. Piening, "Radyo Multikulti, bu noktada ne yazık ki, diğer radyoların sahip olmadığı bir işleve sahip" şeklinde konuştu.


"Göçmenler mutlaka örnek değil"


Berlin Göç ve Uyum Sorumlusu Piening, 17 dilde yayın yapan bu radyo sayesinde, bir çok göçmen kökenlinin gazeteciliğe adım attığını vurguluyor. Gençlere medya alanında sunulan meslek eğitimi ve staj imkanlarının arttırılması gerektiğini vurgulayan Piening, özellikle televizyon kanallarında çalışan göçmenlerin örnek teşkil edeceğini belirtiyor. Serbest gazeteci Miltiadis Oulios ise buna karşı çıkarak,

"Bence göçmenler her zaman örnek olmak zorunda değil. Genellikle, göçmenlerin ilerleyebilmek için toplumun geri kalan kesiminden daha iyi olması gerekiyor. Ancak hedef daha iyi olmadan da ilerleyebilmek olmalı" dedi.


"Almanya değiştiğini kabul etmeli"


Ancak göçmen kökenli gazetecilerin medyada ilerleyebilmesi için, farklı kültürlere yönelik önyargıların yıkılması gerekiyor. Bu toplum içinde de geçerli. Alman televizyonlarının ilk siyahi sunucularından Mo Asumang klişelerin yıkılması için Alman toplumunun aynaya bakıp içindeki farklı renkleri görmesi ve değiştiğini kabul etmesi gerektiğini söyledi. Almanya’nın her zaman farklı kültürleri içinde barındırdığını kaydeden Asumang, örneğin, telefon rehberine bakıldığında, Vişnevski ismine rastlabildiğini hatırlattı. Gana kökenli Asumang, "belki de o kişinin ailesi Polonya’da gelmişti ve o zamanlar da benim şu anda bir siyahi Alman olarak yaşadığım veya Türk kökenlilerin karşılaştığı zorluklara benzer sıkıntılarla karşılaşmıştı" diyerek, zaman içinde bu kişilerin de doğal olarak Almanya’nın bir parçası haline geldiğini belirtti. Asumang’a göre, bir kaç kuşak sonra şu anda Türkler’in yaşadığı zorluklar da ortadan kalkacak, kimse bir Türk ismi duyduğunda, kökenini düşünmeyecek.