1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Geç annelik tıp sayesinde mümkün

Michael Lange/DW25 Ocak 2007

Dünyanın en geç anne olan kadını bir İspanyol. Kimliği açıklanmayan kadın, 2006'nın son günlerinde, 67 yaşında ikiz bebekler dünyaya getirerek, 2005'te 66 yaşında doğum yapan Rumen Adriana Iliescu'nun rekorunu kırdı. Yeni geliştirilen tıbbi yöntemlerle kadınların biyolojik saatlerini 'devre dışı bırakmak' mümkün.

https://p.dw.com/p/AaI8
Yeni yöntemler, gençlerdeki kadar olmasa da, 40'ın üstündeki kadınlarda da başarılı sonuçlar verebiliyor.
Yeni yöntemler, gençlerdeki kadar olmasa da, 40'ın üstündeki kadınlarda da başarılı sonuçlar verebiliyor.Fotoğraf: picture-alliance/dpa

Belçika’nın başkenti Brüksel’deki Özgür Üniversite’nin çocuk kliniğinde yardımcı üreme teknikleri konusunda dünyanın en ünlü uzmanlarından biri, Paul Devroey görev yapıyor. Bir türlü çocuk sahibi olamayanlar ona başvuruyor.

Devroey, çalışmalarını şöyle anlatıyor: “Burada, üreme sağlığına ilişkin tüm yöntemleri kullanıyoruz... Örneğin klasik suni döllenme yöntemi genç kadınlarda harika sonuç verse de, 40 yaşın üzerindeki kadınlarda sonuç alamıyoruz... Bunun için istatstiklere bakmak yeterli: 25 yaşındaki kadınlarda başarı oranı yüzde 50. Ancak 40 yaşındaki kadınlarda bu oran sadece yüzde 10 civarında. Yani başarı yaşa bağlı. Bu nedenle birçok kadının, ‘kariyer yapacağım, spor salonuna devam edeceğim, 40 yaşında da çocuk sahibi olacağım’ planları safça! Geç kalınmış, oyun bitmiş oluyor!”

Kritik eşik 40 yaş

40 yaşını aşmış kadınlarda suni üreme yöntemlerinin başarılı olmamasının başlıca nedeni, kadınların biyolojik saati. Yumurtaların kalitesi yaşla birlkte düştüğünden, 35 yaşından sonra hamile kalabilme olasılığı da ciddi biçimde azalıyor.

Ancak tıptaki gelişmeler sayesinde işte bu söz konusu biyoljik saat ‘atlatılabiliyor’: En sağlıklı yumurtalar laboratuvar ortamında seçiliyor. Böylece 35 yaş üstü kadınların suni yöntemlerle hamile kalma şansı yükseliyor.

Yumurtanın kalitesi belirleniyor

Almanya’daki Bonn Üniversitesi Hastanesi’nde görevli embriyolog Markus Montag ise yumurtaları kalitesinin belirlenebilmesi bir yöntem geliştirdi. “Stereo-mikroskop adını verdiğimiz bir cihazımız var. Aslında bu, yumurtaları görmemizi sağlayacak bir büyüteçten başka bir şey değil. Zira yumurta hücreleri sadece bir milimetrenin onda biri kadar çapa sahip. Çıplak gözle görülemiyorlar yani,” diyen embriyolog Montag’ın yöntemi şöyle işliyor: Yumurta hücrelerine ışık hüzmesi yöneltiliyor. Hücre zarı bu ışık hüzmesini yansıtıyor. Hücre zarının ışığı nasıl yansıttığı ise yapısı hakkında ipucu veriyor. Özel bir bilgisayar programıyla da bu ipuçları verilere dönüştürülüyor.

Emriyolog Markus Montag, başka bir yöntemle de yumurta hücrelerindeki olası kromozom hatalarını tespit edebildiğini böylece her bir yumurta hücresindeki ‘genetik miras’ ölçebildiklerini anlatıyor.

Ancak koromozom hatalarının tespit edildiği bu son yönteme temkinli yaklaşanlar da var. Onlardan biri Alman Lübeck Üniversite Hastanesi’nde görevli uzman Klaus Diedrich. Diedrich, söz konusu yönetimen her zaman başarılı sonuçlar vermediğinin ve çok pahalı olduğunun altını çiziyor.

Morfolik test tartışmalı

Bu yöntemin gereksiz olduğunu savunan Klaus Diedrich’e göre, ceninin mikroskop altına incelenmesi yeterli. Ancak ‘morfolojik test’ adı verilen, ceninin mikroskop altında incelenmesi yöntemi Almanya’da yasak. İskandinav ülkeleri, İspanya veye Belçika’da ise uygulanıyor.

“Morfolojik test sayesinde, özellikle 40 yaşın üzerindeki kadınların yardımcı üreme teknikleri ile hamile kalma şansları belirgin ölçüde artıyor,” diyor Diedrich ve sözlerini şöyle sürdürüyor: “Morfolojik test sayesinde, anne rahminde kalmayı başaracak kadar güçlü olan ceninleri tespit ederek diğerlerini eliyoruz. Bu yöntem, Almanya’da yasak olsa da, başka ülkerde rutin olarak uygulanıyor.”

Ancak uzmanlar, bu yöntemle bile 60 yaşın üzerindeki kadınların hamile kalıp sağlıklı çocuklar dünyaya getirme şanslarının çok çok az olduğunu da vurguluyor.