1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Gazze saldırısı Arap rejimlerini sarsabilir

Carsten Kühntopp 5 Ocak 2009

Hamas-İsrail çatışması, Arap ülkelerinin iç politikalarına da yansıyor: Yönetenler ile yönetilenler arasındaki uçurum büyüyor. Gözlemciler, bir "meşruiyet krizinin" kaçınılmaz olduğuna dikkat çekiyorlar.

https://p.dw.com/p/GBhc
Fotoğraf: AP

Alman Radyolar Birliği Ortadoğu muhabirlerinden Carsten Kühntopp'un izlenimleri...

Arap ülkelerinde hemen her gün Filistinlilere destek amaçlı gösteriler düzenleniyor. Gazze'den ulaşan ürpertici görüntüler, diğer bölge ülkelerinde on binleri sokaklara döküyor. Bu gösterilerde sadece İsrail ve ABD protesto edilmiyor. Protestocular, kendi ülkelerindeki iktidar sahiplerine de tepki gösteriyorlar. Örneğin bir gösterici, Arap ülkelerini şu sözlerle eleştiriyor:

"Gazze'de ilaç yok, elektrik yok, yiyecek yok! Çocuklar ölüyor ve Arap ülkeleri hiçbir şey yapmıyor. Dünyanın geri kalanıysa olup bitenlere hepten seyirci kalıyor."

Hamas'ın İsrail'i hedef alan roket saldırılarının pek de akıllıca olmadığını düşünenler hayli fazla. Pek çoğu için zaten "siyasal İslam" kavramı fazla bir şey ifade etmiyor. Ancak İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırıları, Arap dünyasında "orantısız" ve "vahşice" olarak nitelendiriliyor. Bu da farklı görüşlere sahip olanlar arasında dahi bir dayanışma ortamının oluşmasını sağlıyor; örneğin komünistler ve İslamcılar, İsrail'i protesto gösterilerine yan yana, el ele katılıyorlar.

Yöneten-yönetilen uçurumu büyüyor

Protestolardan Arap liderleri de fazlasıyla paylarını alıyor. Beyrut Carnegie Vakfı uzmanlarından Amr Hamzavî'ye göre Arap liderlerin çoğunun İsrail-Hamas çatışmasını "olağan" olarak karşılayan tutumları, yönetenler ile yönetilenler arasındaki uçurumun büyümesindeki en önemli faktörlerin başında geliyor:

"Pek çoğu olanları görmezden geliyor - özellikle de 'ılımlı' olarak nitelendirilen Mısır, Ürdün, Suudi Arabistan ve bazı Körfez ülkelerinin yöneticileri. Hamas'ın Gazze'deki iktidarının zayıflaması, bu ülkelerin siyasi çıkarlarına uygun. Aynı şekilde Hamas'ın askeri gücünün zayıflamasını da istiyorlar. Kaldı ki İsrail saldırılarından önce de Hamas'ın askeri gücü hayli zayıftı. Arap liderlerin umursamazlığı apaçık meydanda. İşte halkın büyük öfkesi de yöneticilerin bu tutumlarından kaynaklanıyor."

Nitekim "ılımlı" olarak nitelendirilen Batı yanlısı devletler, Hamas ya da Hizbullah gibi hareketleri önemli bir tehdit unsuru olarak görüyorlar. Ayrıca söz konusu yönetimler sık sık ABD'den askeri ve mâli yardım alıyorlar. Hiçbiri demokratik seçimlerle iktidara gelmediğinden meşruiyet sorunları da var. Geçenlerde bir gazetecinin yazdığı şu ifadeler, bölgedeki pek çok insanın duygularına tercüman oluyor: "Gazze'deki soykırım, her türlü akıl ve izândan yoksun kalan bazı Arap yönetimlerinin çirkin yüzünü göstermektedir!"

Arap dünyası ortak irade gösterebilir mi?

"El Kudüs el Arabi" gazetesinden Abdül Beri Atvan, kimsenin İsrail'e savaş ilân edilmesi gibi bir beklentisinin olmadığını, ancak Arap ülkelerinin, gerekli iradeyi ortaya koymaları durumunda ABD ve Avrupa'nın Ortadoğu politikasında bir değişikliğin sağlanabileceğine inananların da çok olduğunu vurguluyor. Atvan, Arap âleminin elinde bazı önemli kozlar bulunduğunu hatırlatıyor:

"Örneğin uluslararası topluluk, kazanılması mümkün olmayan iki ayrı cephede savaşa devam ediyor: Irak ve Afganistan. Diğer yandan ABD ve Avrupa, bu bataklardan kurtulabilmek için Arapların yardımına muhtaç. Bir de mali ve ekonomik kriz faktörü var tabii. Batı dünyasına yardım edebilecek kadar güçlü mali kaynaklar sadece Arap ülkelerinde mevcut. Teröre karşı mücadelede güvenlik konusunda Batı ile işbirliği yine konunun bir başka boyutu. Araplar bu noktada şöyle bir uyarıda bulunabilirler: İnsanlarımız toplu katliama maruz kaldığı sürece sizinle artık işbirliği yapmıyoruz."

Her ne kadar açıkça dile getirmeseler de pek çok Arap liderin, "Hamas'ın gücünü yitirmesi" yönündeki beklenti ve temennilerinin gerçeğe dönüşüp dönüşmeyeceğini zaman gösterecek. Ama kesin olan şu ki, iktidar sahiplerinin söylemleri ile halkın görüşleri hiç bugünkü kadar çelişmemişti. Anlaşılan İsrail'in operasyonu uzadıkça, Arap dünyasında kendilerini "Batı'nın dostu" olarak görenlerin işi daha da zorlaşacak.