1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Gazze operasyonu, İsrail'in itibarını sıfırladı

Bettina Marx25 Mayıs 2004

İsrail ordusu altı gün süren işgalden sonra Gazze Şeridi’ndeki Refah mülteci kampından geri çekilerek Gazze’deki operasyonlarını sona erdirdi. Son yılların en geniş kapsamlı operasyuonundan 41 Filistinli öldürülürken, bu durum sert uluslararası sert tepkilere neden oldu. Tepkiler bununla sınırlı kalmadı, operasyon İsrail kabinesinde de eleştirildi. Adalet Bakanı Yosef Lapid, Refah Kampı’nda evinin enkazında dolaşan yaşlı bir kadının, kendisine Nazi döneminde bir toplama kampında öldürülen anneannesini hatırlattığını söyleyerek, İsrail’in operasyonları durdurmasını talep etti. İsrail’in operasyonunu Bettina Marx yorumluyor:

https://p.dw.com/p/Aa3Y

"Adalet Bakanı Yosef Lapid, sözlerinin nasıl bir tepkiye yol açacağını tahmin etmiyordu büyük bir olasılıkla. Lapid’in sözleri, İsrail kabinesinde eleştirilere neden olurken, ilk kez İsrailli bir bakanın ordunun operasyonlarını eleştirmesi , uluslararası alanda da dikkat çekti.

Bakan Lapid, geçtiğimiz günlerde sarfettiği bu sözlerle, ordunun Filistinlilere karşı sürdürdüğü operasyonların İsrail kamuoyundaki bir yansımasını da dile getirdi. Her ne kadar operasyonlar sona erip de, ordu birlikleri bölgeden çekildiyse de, İsrail tanklarından kaçan insanların resimleri, tanklar tarafından yıkılan evler, evsiz kalan insanlar, ağlayan çocukların resimleri dünya çapında üzüntüye yol açarken, televizyonları başında bulunan İsrail’liler de bu resimlerden etkilendi.

Uzun süredir sesi soluğu çıkmayan İsrail barış hareketi, Savunma Bakanlığı önünde 'Gökkuşağı' operasyonunu protesto ederken, gazetelerin yorum köşelerinde ordunun sivillere karşı giriştiği şiddet kınandı. Adalet Bakanı Yosef Lapid, İsrail’in Birleşmiş Milletler üyeliğinden atılacağı endişesini dile getirirken, yurtdışından yeni dönen bir köşe yazarı durumu şu sözlerle değerlendiriyordu: 'Yurtdışında bizden iğreniyorlar!'

İsrail’in itibarının sıfır noktasına ulaştığı konusu şüphe götürmüyor. İsrail politikası ve barış süreci enkaz altında yatıyor. Gelecek için umutlar da sönmek üzere. Zira Gazze Şeridi’yle Batı Şeria’da İsrail’i yalnızca baskıcı, şiddet kullanan bir ordu olarak tanıyan bir kuşak yetişiyor.

Refah mülteci kampında evlerini enkazı arasında oynayan çocuklar, İsrail askerleri ve tankları dışında birşey tanıma fırsatına sahip değiller. Anneleri hastahaneye giderken denetim noktalarında geçiş izni verilmediği için sınırda doğan çocuklar dört yaşına bastı. Bunlar İsrail’i, günün birinde barış yaşanabilecek bir komşu değil, yalnızca yokedilmesi gereken bir düşman olarak tanıyorlar.

Her nekadar İsrail’de eleştiriler artıyorsa da, ortada ciddi bir protesto hareketi görünmüyor. İsrail’de muhalefetin bir sesi bulunmuyor: Nitekim Adalet Bakanı Lapid kendi hükümetini eleştirirken, ana muhalefet lideri Şimon Perez işte bu hükümete katılmak için Başbakan Şaron’la görüşüyor. 80 yaşında bir kez daha bakan olma hayalleri peşinde koşan Perez, bu tavrıyla muhalefetin gençleşmesini ve ciddi olarak ortaya çıkmasını önlüyor.

Muhalefet iki hafta önce 150 bin kişinin katıldığı protestoları düzenlemişti. Bundan iki gün sonra başlayan 'Gökkuşağı' operasyonu ve Perez’in iktidarla görüşmelere başlaması, İsrail’de yalnızca hükümetin değil, muhalefetin de aciz olduğunu bir göstergesi."