Balkan Politische Kultur
18 Eylül 2009Balkan halklarıyla ilgili zihinlere yerleşmiş birçok peşin hüküm bulunuyor. Bunlardan bazıları; bölgenin az gelişmiş, insanların hoyrat olduğu ve tamamıyla çatışmalara ve güvensizliğe dayalı bir siyasi kültüre sahip oldukları. Güneydoğu Avrupa Topluluğu yardımcı başkanı Sonja Schüler, "Güneydoğu Avrupa'da siyasi kültür, karakteristik-uzlaşım-değişim" adlı konferansın, bu tip peşin hükümleri ortadan kaldırmayı amaçladığını belirtiyor: "Bu gibi klişeleri ortadan kaldırmayı hedefliyoruz. Balkana ait, kültürün getirdiği belli gelişimler var mı? Bu gerçekten de bu kadar spesifik mi? Bu gelişmeler nasıl bir Avrupa konseptine dahil. Bu gelişimleri Almanya'da ya da komşu ülkelerde de tespit etmek mümkün mü?"
İnsanlar bazı durumları ya da diğerlerini anlamayı kolaylaştırmak için, çoğu zaman gerçeklikle pek de alakası olmayan genellemelere başvurabiliyor. Gururlu İspanyollar, soğuk Almanlar gibi, bir ülkenin vatandaşlarına yönelik genel karakter analizleri de bunun başlıca örneklerinden biri.
"Basite indirgenebilecek argümanlar değil"
Modern siyaset bilimi ve modern tarih bilimi, siyasi kültür fenomenini daha detaylı bir biçimde açıklamayı hedefliyor. Leipzig Üniversitesi tarihçilerinden Wolfgang Höpken, Balkanlar'daki siyasi kültürün belirleyici birtakım özellikleri olduğu görüşüne katılıyor. Höpken bunlardan bazılarının, ülkelerin karşılıklı besledikleri düşmanlık, devlete ve topluma duyulan güvensizlik ve hukuk devleti ilkesinin yeterince uygulanmaması olduğunu belirtiyor. Höpken, ancak yine de bunların genelleme yaparak basite indirgenebilecek argümanlar olmadığının altını çiziyor: "Bu siyasi kültürel örneklerle sadece Balkanlar'da karşılaşmıyoruz. Bunlardan bazıları İtalya gibi Güney Avrupa ülkelerinde de var. Burada kişisel ilişki yapısının ve devlet kurumlarına güvensizliğin büyük önem taşıdığını düşünüyorum."
Höpken özellikle SSCB'nin dağılmasını izleyen yirmi yılda bölgede yaşanan ekonomik ve siyasi gelişmelerin Balkan ülkelerini zorlu bir sınava sürüklediğini vurguluyor: "Komünizmin yıkılmasının ve demokrasi ile serbest piyasa ekonomisine geçilmesinin ardından Güneydoğu Avrupa'nın siyasi kültürü çeşitlilik kazandı. Diğer tüm sosyalist ülkelerle birlikte Balkanlar da aynı kaderi paylaşıyor."
Reformlar tamamlanabilmiş değil
Aslında Balkanlardaki siyasi kültürün farkını yaratan tek tek öğeler değil, bunların birleşerek ortaya getirdiği karışım. Uzmanlar bu karışımın, yaşanan olayların da etkileriyle harmanlanmasını, ortaya çıkan farklılıkların da temel dayanağı olarak görüyor.
Tüm Avrupa Birliği ülkeleri yaşanan önyargıları gidermek ve Güneydoğu Avrupa'nın Avrupa Birliği’ne uyum sürecine katkıda bulunmak için birçok girişimde bulunuyor. Ancak kurumsal ve toplumsal reformlar tamamlanabilmiş değil. Alman sosyolog Anton Sterbling, bu sürecin sonunda hiçbir şeyin artık eskisi gibi olmayacağının altını çiziyor: "Her zaman için bir birlikte öğrenme süreci söz konusu. Çok daha dinamik bir Avrupa için göçmen uyum süreçleri, değişim uygulamaları ve iletişim çalışmaları çok önemli unsurlar. Avrupa gelişim dinamikleri, Güneydoğu bölgesinin, Avrupa'ya uyum sağlama fırsatını tanıyor. Sonunda elbette ki Avrupa da değişip, bir nebze Balkanlaşacak."
Zoran Arbutina / Çeviren: Banu Ertek
Editör: Ahmet Günaltay