Gündemde iki Irak toplantısı var
18 Temmuz 2005Benzer bir konferans bundan yaklaşık üç yıl önce de, Irak lideri Saddam Hüseyin’in devrilmesinden altı ay kadar sonra, İspanya’nın beşkenti Madrid’de düzenlenmişti. Konferans sonunda, 2007 yılına kadar Irak’a 33 milyar dolar bağışta bulunulması sözü verildi. Bağışta bulunacak ülke ve kuruluşların, paraları Uluslararası Yeniden Yapılandırma Fonu’na ödemeleri, bu fonun da Birleşmiş Milletler ve Dünya Bankası tarafından yönetilmesi karara bağlandı.
Verilen sözler tutuldu mu?
Bugün Ürdün’de başlayan konferansta ise, Madrid Konferansı’ndan bu yana geçen süre zarfında vaatlerin yerine getirilip getirilmediği gözden geçirilecek. Bağışlanan paraların nerelere harcandığı açıklanacak.
Aslına bakılırsa, konuşulacak çok bir şey de yok, çünkü Ekim 2003’de vaadedilen 32 milyar dolar paranın sadece 1 milyarı toplanabildi.
Irak yönetimi memnu değil
Elbette Irak yönetimi bu durumdan memnun değil. Bu yüzdenden, konferansta,diğer katılımcıların güvenini kazanarak daha fazla para almaya çalışacak. Bağışçılar, bir türlü istenilen parayı vermemelerinin nedeni olarak, ülkede bir türlü dinmek bilmeyen kargaşayı gösteriyor; her gün onlarca saldırı ve şiddet olaylarının meydana geldiği Irak’ta yol, okul, su gibi alt yapılara para yatırmanın manasız olduğunu iddia ediyor. Ayrıca Bağdat yönetiminin, her ne kadar büyük oranda kendilerine bir önceki hükümetten miras kalmış olsa da, yolsuzluk iddialarıyla çalkalanması, elbette bağışçılar üzerinde iyi bir intiba bırakmıyor.
Milyonlarca dolar kayboldu
Örneğin, Amerika Birleşik Devletleri’nin Irak’taki sivil yöneticisi Paul Bremer’in gözü önünde, milyonlarca dolar sırra kadem bastı. İngiliz The Guardian gazetesinde yer alan bir haberde, Irak’ın yeniden yapılandırılması için kullanılacak olan 8,8 milyar doların, Iraklı ve Amerikalı yönetici ve işadamlarının ceplerinde ‚kaybolduğunu’ yazıyor. Üstelik bu para, bağışların değildi. Irak’ın petrol geliriydi. Yani bizzat halkın cebinden çalınmıştı.
Allavi hükümetine suçlama
Öte yandan Amerika Birleşik Devletleri’nin başa geçirdiği, geçici Allavi hükümeti de yolsuzluk suçlamalarıyla karşı karşıya. Bu nedenle Irak Başbakanı Caferi, göreve gelir gelmez, önceki hükümet üyelerinin yurtdışına çıkmasını yasakladı, hatta kimileri için tutuklama emri çıkarttı. Bu durumda Irak’a maddi yardımda bulunacak ülke ve kuruluşların, olaya temkinli yaklaşmaları şaşılacak bir şey değil.
Buna karşılık Bağdat yönetimi iy niyet gösterisinde bulunuyor: Öncelikli ve belli başlı projlerle sunmayı ve kaynakların nasıl kullanılacağı konusunda ayrıntılı rapor vermeye söz verdi. Çünkü karşı taraf, Irak’ın 125 milyon dolarlık borcun silinmesi fikrini ancak böyle ciddiye alabilir.