1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Göçmen kökenli başbakan ne zaman?

Jülide Danışman / Deutsche Welle26 Aralık 2008

Almanya’daki göçmenler uyum, cami ve vatandaşlık testi tartışmalarıyla bir yılı daha geride bırakıyor. Göçmenlerin 2008 bilançosunu Deutsche Welle’den Jülide Danışman derledi.

https://p.dw.com/p/GNIU
Cem Özdemir’in Yeşiller Partisi eşbaşkanlığına seçilmesi 2008'de manşetlere taşınan konulardan oldu
Cem Özdemir’in Yeşiller Partisi eşbaşkanlığına seçilmesi 2008'de manşetlere taşınan konulardan olduFotoğraf: AP

Son günlerini yaşadığımız 2008 yılında, Almanya’da göçmenler ve uyum gündemden hiç düşmeyen konular arasında yer aldı. Almanya’da yaşayan Türkler açısından bakıldığında 2008 yılına, Şubat ayında Ludwigshafen’da çıkan ve 9 Türk’ün yaşamını yitirdiği yangın ile sonrasında yaşanan tartışmalar damgasını vurdu. 2008 Avrupa Futbol Şampiyonası’nda Almanya ile Türkiye’nin mücadelesi ise, Türk kökenlilerin verdiği bir uyum sınavı olarak nitelendirildi. Bunların yanısıra, Alman olmak isteyen yabancılara vatandaşlık testi uygulaması, okullarda Türkçe dersine ilişkin tartışmalar, Cem Özdemir’in Birlik 90/Yeşiller Partisi Eşbaşkanlığına seçilmesi ile ilk kez bir Türk kökenlinin parti lideri olması, 2008 yılında manşetlere taşınan konular oldu. Almanya’da göçmenler ve uyum açısından 2008 yılında yaşananları DW Türkçe Servisi’nden Jülide Danışman derledi.


"Almanya’ya ve uyuma köstek"

Almanya’da 2008 yılı göçmenlere ilişkin tartışmalarla başladı. Hessen Eyaleti’nde Ocak ayında yapılan seçimler öncesinde Hristiyan Demokrat Birlik Partili Başbakan Roland Koch’un ”suç işleyen yabancı gençleri sınır dışı edelim” önerisi büyük tepki topladı. 2007 yılının son günlerinde Münih’te bir metro istasyonunda emekli bir Alman’ın biri Türk, diğeri Yunan iki genç tarafından dövülmesine üzerine bu öneriyi getiren Koch, göçmenleri seçim malzemesi olarak kullanmıştı. Koch’un izlediği stratejiyi, Hür Demokrat Parti Federal Milletvekili Hans-Joachim Otto şu sözlerle eleştirdi:

Hristiyan Demokrat Birlik Partili Başbakan Roland Koch, göçmenleri seçim malzemesi yaptı
Hristiyan Demokrat Birlik Partili Başbakan Roland Koch, göçmenleri seçim malzemesi yaptıFotoğraf: AP

“Eğer politikacılar, kamuoyunda yabancıları büyük bir sorun olarak gösterirlerse, bu birarada yaşamayı teşvik etmez. Bu nedenle, son Hessen seçimleri öncesinde Eyalet Başbakanı Koch’un seçim kampanyası sırasındaki ‘saldırılarını’ yoldan çıkma olarak değerlendirmek lazım; bu şekilde Almanya’ya ve uyuma köstek olmuştur. Böyle bir tutum izlenmemesi gerekir.”

Mölln ve Solingen faciaları hatırlandı

Ludwigshafen yangınında 9 Türk yaşamını yitirdi
Ludwigshafen yangınında 9 Türk yaşamını yitirdiFotoğraf: AP

Koch, tepki toplayan bu önerisinin sonucunda, seçimlerde hezimete uğradı. Göçmenlerin damağında acı bir tat bırakan bu tartışmalar tam unutulmaya yüz tutuyordu ki, Ludwigshafen’dan gelen bir haber sadece Almanya’da yaşayan Türkler arasında değil, Türkiye’de de üzüntü yarattı: Ludwigshafen kentinde Şubat ayı başında bir binada yangın çıkmış ve 9 Türk yaşamını yitirmişti. Yangının kundaklama sonucu çıktığı iddiaları ise, akıllara 1992 Mölln ve 1993 Solingen facialarını getirmişti.

Yaklaşık 60 kişinin yaralandığı yangında, itfaiyenin geç geldiği iddiaları da tepkilerin büyümesine yol açtı. Alman siyasetçilerin yanısıra olay yerine giderek incelemelerde bulunan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkler’i ve Almanya'daki Türk basınını itidale çağırdı. Erdoğan, “Aranızdaki barışı yok edecek unsurlara lütfen başlıklarınızda, köşe yazılarınızda yer vermeyin” dedi.


“Asimilasyon bir insanlık suçudur”

Erdoğan'ın Köln konuşmasında sarf ettiği "asimilasyon bir insanlık suçudur" görüşü tartışma yarattı
Erdoğan'ın Köln konuşmasında sarf ettiği "asimilasyon bir insanlık suçudur" görüşü tartışma yarattıFotoğraf: picture-alliance/ dpa

Türkiye’den gönderilen uzmanların da katkısı ile yapılan inceleme ve soruşturmaların ardından yangının ihmal sonucu çıktığı açıklanırken, kesin nedeni belirlenemedi. Başbakan Erdoğan’ın Ludwigshafen yangını sonrasında gösterdiği sağduyu ile Alman siyasetçilerden övgü alırken, Köln’de Almanya’da yaşayan yaklaşık 16 bin Türk vatandaşına hitaben yaptığı konuşmada sarf ettiği sözler tepkiyle karşılandı:

“Asimilasyona karşı göstermiş olduğunuz duyarlılığı çok iyi anlıyorum. Kimse sizden asimilasyon noktasında hoşgörü bekleyemez. Kimse sizden, asimile edilmeniz noktasında bir yaklaşım bekleyemez. Zira asimilasyon bir insanlık suçudur. Bunu böyle bilmeniz lazım.”

Erdoğan’a yönelik ilk eleştirilerden biri Başbakan Angela Merkel’den geldi. Merkel, Erdoğan’ın uyum anlayışını ”yanlış” olarak nitelendirdi: “Eğer ben Alman vatandaşıysam, elbette beklentim veya normal olan bu vatandaşların, tam anlamıyla Alman vatandaşı olmalarıdır. Bu kendi kültürel geçmişlerine sahip çıkamayacakları anlamına gelmez, ama öncelikle Alman devletine sadakat göstermelidirler.”


İki ülke için birden çarpan kalpler

Erdoğan’ın ”asimilasyonu” gündeme getirmesi, Almanya’da günlerce tartışıldı, farklı partilerden siyasetçiler uyumun kültürel ve dini kimlikten vazgeçilmesi olmadığını vurguladılar. Almanya’da yaşayan Türkler’in her iki ülkeyi de benimsediğinin en güzel örneğini ise Avrupa Futbol Şampiyonası’nda Almanya ile Türkiye arasında oynanan yarı final maçı gösterdi. 3-2 biten Almanya’nın üstünlüğü ile sonuçlansa da, Berlin sokaklarındaki Türkler’in kalbi her iki ülke için de çarpıyordu.

İçişleri Bakanı Wolfgang Schäuble’nin girişimi ile düzenlenen 3. İslam Konferansı’ndan İslam dini dersi uzlaşması çıktı
İçişleri Bakanı Wolfgang Schäuble’nin girişimi ile düzenlenen 3. İslam Konferansı’ndan İslam dini dersi uzlaşması çıktıFotoğraf: AP

Maç sonrasında Türkler, “Böyle de seviniyoruz ne yapalım, Almanlarla kutluyoruz şimdi. Ama elimizde de Türk bayrağı”, “Almanya’ya bakın ya, hiç Alman görüyor musunuz, hepimiz Türküz burada, hepsinin elinde Alman bayrağı”, “Almanlarla kutluyoruz, Türkler de var. Üzüldük, ama yine de kutluyoruz işte” şeklinde değerlendirmelerde bulundular.

Okullara İslam dini dersi

2008 yılında, İslamiyetle ilgili tartışmalar, Müslümanlarla Hristiyan arasında diyalog arayışları da devam etti. Bu amaçla, İçişleri Bakanı Wolfgang Schäuble’nin girişimi ile Mart düzenlenen 3. İslam Konferansı’ndan çıkan en önemli sonuç; Alman okullarında İslam dini dersi okutulması için uzlaşmaya varılması oldu. Ancak Schäuble, bunun için gereken şartın devlet tarafından tanınan bir dini cemaatin oluşturulması olduğunu söyledi: ”Özellikle bu konferansa katılan Müslüman örgütler ile üzerinde görüş birliği sağladığımız nokta, dini cemaatlerin Anayasa doğrultusunda tanınması için gereken şartların belirlenmesi oldu. Böylelikle, ihtiyaç duyulan yerlerde, eyaletler devlet okullarda din dersinin okutulmasını sağlayabilecekler, bu yönde istekler geliyordu. Müslümanlar da, devlet ile dini cemaatler arasında yapılacak bir ortaklığa ihtiyaç duyuyordu.


Cami tartışması

İslam dini derslerinin Almanya çapında başlaması için gereken şartlar henüz yerine getirilmedi. Ancak Hristiyan Demokrat Birlik Partili Bakan Schäuble, İslam Konferansı’nın kurumsallaşması ile İslamiyetin Alman toplumu ile bütünleşmesi yolunda bir adım atıldığını, her fırsatta dile getirdi. Schäuble’nin sözünü ettiği bu bütünleşme çabalarına rağmen, Almanya’nın farklı kentlerinde cami inşa edilmesi planları protestolarla karşılaştı. Özellikle Almanya’nın Köln kentinde kısa adı DİTİB olan Diyanet İşleri Türk İslam Birliği tarafından inşa edilmesi planlanan camiye ilişkin tartışmalar ülke çapında dikkat çekti. Aşırı sağcı Pro Köln Örgütü’nün protestolarına ve engelleme girişimlerine rağmen caminin yapımına onay çıktı.

Köln Belediye Başkanı Fritz Schramma da, Ehrenfeld semtinde inşa edilecek caminin en büyük destekçileri arasına yer aldı: “Çünkü ben saygın bir dini yapının, saygın bir kültür merkezinin ‘Evet Köln’e biz de geldik’ anlamını taşıdığını düşünüyorum. Ve eğer bir kişi başka bir ülkede bir ev inşa ederse bu aynı zamanda ‘Burada kalmak istiyorum’ anlamına gelir. Ve ‘Burada kalmak istiyorum’ cümlesi ise entegrasyonun ilk adımını oluşturuyor. O bakımdan bu cami ve kültür merkezinin aynı zamanda daha iyi bir entegrasyon için mihenk taşı niteliği taşıyacağını düşünüyor ve buna tüm kalbimle inanıyorum.”

Vatandaşlık artık testle

Göç ve Uyumdan Sorumlu Federal Devlet Bakanı Maria Böhmer’e göre ise ”burada kalmak istiyorum” demenin en güzel yolu, Alman vatandaşlığına geçmek. Bu nedenle, Böhmer, göçmenlere ”vatandaşlığa geçin” çağrısında bulunurken, göçmenlerin Alman uyruğuna geçmesi için biraz daha zorlaştırıldı: Alman vatandaşlığına geçmek isteyen yabancılara yönelik ”Vatandaşlık Testi” Eylül ayında uygulanmaya başlandı. Almanya’nın tarihine, siyasi yapısına ilişkin sorular içeren ve Almanlar’ın bile cevap vermekte zorlandığı bu test, eleştirilere maruz kaldı.

Federal Meclisi Birlik 90/Yeşiller Partisi Grubu Göç ve Uyum Politikaları Sözcüsü Josef Winkler, bu teste kesinlikle karşı çıkan siyasetçiler arasındaydı: “Vatandaşlığa geçmek isteyenlerden talep edilen şartlar zaten yeterince fazla. En az sekiz yıldır burada yaşıyor olmak şart. Suç işlememiş olması gerekiyor, Almanca bilindiğinin kanıtlanması gerekiyor. Bunun yanısıra Anayasa’ya aykırı bir tutum içinde olunmadığının ispatlanması isteniyor, üstelik Anayasa’ya uyulacağına dair yazılı beyan veriliyor. Vatandaşlığa geçiş için konan bu şartlar yeterli.”

Almanya'da vatandaşlık artık sınavla
Almanya'da vatandaşlık artık sınavlaFotoğraf: AP
Köln Belediye Başkanı Fritz Schramma (solda), cami tartışmasında cami yanlıları arasında yer aldı
Köln Belediye Başkanı Fritz Schramma (solda), cami tartışmasında cami yanlıları arasında yer aldıFotoğraf: DW / Çelikkafa


Alman okullarına Türkçe ders

2008 yılının son aylarında tartışma yaratan konulardan biri ise Birlik 90/ Yeşiller Partisi Eşbaşkanlığına seçilen Cem Özdemir’in ”Alman okullarında Türkçe dersleri de okutulsun” önerisi üzerine başladı. Hristiyan Birlik Partileri bu öneriye şiddetle karşı çıkarken, iktidar ortağı Sosyal Demokrat Parti, Almanca’ya öncelik verilmesi koşulu ile Türkçe dersleri önerisine sıcak baktı. Partinin Meclis Grubu İçişleri Sözcüsü Dieter Wiefelspütz, öneriye şu sözlerle destek verdi:

Alman okullarında Türkçe dersleri bir başka tartışma konusu oldu
Alman okullarında Türkçe dersleri bir başka tartışma konusu olduFotoğraf: picture-alliance/dpa

“Almanya’da yabancı dil olarak çoğunlukla İngilizce öğreniliyor, o kadar yaygın olmasa bile, Fransızca da öğrenilen yabancı diller arasında. Ve neden Türkçe de öğrenilmesin? Eğer bu konuda bir istek varsa, ebeveynler çocuklarının yabancı dil olarak Türkçe öğrenmesini istiyorsa neden olmasın? Ama elbette kendini Almanya’da evinde gibi hissedenler, öncelikle Almanca’yı iyi öğrenmeliler.”


Uyum Zirvesi’nin bilançosu

Almanya Başbakanı Merkel, uyum zirvelerine katıldı
Almanya Başbakanı Merkel, uyum zirvelerine katıldıFotoğraf: AP Photo/Franka Bruns

Federal Alman Hükümeti’nin 2008 yılı içindeki en önemli hedeflerinden biri özellikle göçmen kökenli çocukların Almanca’yı öğrenmesini sağlamak için önlemler almak oldu. Kasım ayının başında Başbakan Merkel’in daveti üzerine üçüncüsü yapılan Uyum Zirvesi’nde de bu konu gündeme geldi. Bu zirvenin dikkat çeken yanlarından biri, aralarında Almanya Türk Toplumu’nun da bulunduğu bazı örgütlerin protesto ederek katılmayı reddettiği ikinci uyum zirvesine kıyasla, olumlu bir havada geçmiş olmasıydı. Almanya Türk Toplumu Başkanı Kenan Kolat da, bu zirveden olumlu bir bilanço çıkarttı: “Bu uyum zirvesi tüm göçmen örgütlerinin büyük bir başarısıdır, tüm söylediklerimiz kabul edilmemiştir ama damgasını vurmuştur göçmen örgütleri bu zirveye. Bence göçmen örgütleri ve Türk toplumu açısından olumluya gidecek bir gün olarak değerlendiriyorum.”


İlk Türk kökenli parti lideri

Almanya'daki Türk kökenli ilk parti lideri Özdemir, Alman siyasetçiler ve medyasının övgülerini aldı
Almanya'daki Türk kökenli ilk parti lideri Özdemir, Alman siyasetçiler ve medyasının övgülerini aldıFotoğraf: AP

Almanya’da yaşayan göçmenler açısından 2008 yılında yaşanan olumlu bir gelişme ise Cem Özdemir’in Birlik 90/Yeşiller Partisi’ne seçilmesi ile ilk kez bir Türk kökenlinin parti lideri konumuna yükselmesi oldu. Özdemir’in bu başarısı Türkler arasında sevinçle karşılanırken, Özdemir Alman siyasetçiler ve medyasının övgülerini aldı. Özdemir’in eşbaşkanlığa seçilmesinden kısa bir süre önce esen Obama rüzgarı ise Almanya’da da bir soruyu gündeme getirdi; Almanya’da ne zaman göçmen kökenli bir başbakan seçilebilir? Başbakan Merkel’in bu soruya cevabı şöyle oldu: “Demokratik bir ülke olduğumuza inanıyorum. Bu nedenle farklı etnik kökenlere sahip adayları elbette kabul edebiliriz. Bugün çeşitli siyasi partilere üye milletvekillerinin yaptığı sunumları dinledik. Bakınca, topluma katkıda bulunan farklı kökenden gelenlerin sayısının az olduğunu görüyoruz. Benim partimde de bu konudaki eksikliğin giderilmesi gerekiyor. Bunun öncelikle atılacak ilk adım olacağına inanıyorum.”

Almanya’da 2009 yılında bazı eyaletlerde ve federal düzeyde seçimler yapılacak. Ancak kaç göçmen kökenlinin eyalet meclislerine veya federal parlamentoya milletvekili adayı gösterileceği henüz kesinlik kazanmadı.