1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

FR: Erdoğan'ın sivil darbesi

18 Temmuz 2016

Türkiye'deki darbe girişimi ve sonrasında yaşananlar, bugünkü Alman basınının bir numaralı yorum konusunu oluşturuyor.

https://p.dw.com/p/1JQc0
Fotoğraf: Reuters/T. Berkin

Süddeutsche Zeitung, 'Darbe ve karşı darbe' başlıklı yorumunda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın darbe girişimi için kullandığı 'Allah'ın bir lütfu' ifadesine dikkat çekiyor:

"Pekçok Türk için korku şimdi azalacağına artmış olsa gerek. Bu, kestirilemeyene, bir cadı avına, muhaliflere takibat, süresiz bir olağanüstü hal, tepeden gelen bir darbeye karşı duyulan bir korku. Erdoğan, darbeyi 'Allah'ın lütfu' diye nitelendirdi. Yüksek ölü sayısına bakıldığında tuhaf bir ifade. Ama bu ifade Cumhurbaşkanı'nın aklına hemen neyin geldiğini ortaya koyuyor. İktidarına yönelik bu saldırı, aslında iktidarını güçlendirmiş oldu."

Münchner Merkur gazetesi de 'Erdoğan hedefe ulaştı. Bir eksik olan 'Allah'ın lütfu' idi. Ve bunu da acemice sahneye konulmuş ve muhtemelen daha başından fiyaskoya mahkum bir askeri darbe ile elde etmiş oldu" diyor. Yorumun devamı şöyle:

"Şimdi Türkiye onun. Erdoğan fiili olarak Sultan haline geldi. Hep olmak istediği gibi. Ordu da artık onun ayakları altında olacak, 'Erdoğan'ın devleti için son rötuşların yapılmasına Türkiye'de artık kimse engel olamayacaktır. Muhalifler, karşıtlar ve muhalif diye etiketlenmiş herkes devredışı bırakılacaktır. Av başladı ve bu süreç kökten, zalimce ve kanlı olacak."

Frankfurter Allgemeine Zeitung ise Türkiye ile AB arasındaki ilişkilerin gelecekteki seyrine ilişkin öngörülerde bulunuyor.

"AB şimdi ne yapacak? Erdoğan'ın AB'ye ihtiyacı yok ve bunu idam cezasını yeniden yürürlüğe sokmak konusunda 'Kimseye soracak değiliz' diyerek açıkça ifade ediyor. Erdoğan sığınmacı krizi ve güvenlik konularında sözünü tutan biri olarak sadece Başbakan Merkel için güvenilir bir ortak değil. Avrupalıların uyarı dolu tepkilerinin ne kadar süreceğini kısa sürede göreceğiz. Hemen sadık bir şekilde Erdoğan'ın yanında yerlerini alacaklardır. Türkiye sığınmacıları Avrupa'dan uzak tutup aynı zamanda muhalifleri infaz ettiğinde bu eşzamanlılık AB için tahammülü zor bir durum olacaktır. AB yine bir yol ayrımında. Bir yanda Türklerin yanında olmak, ama diğer yanda bir despota bağımlı hale gelmemek zorunda. Avrupa kendi kendini korumalı ya da teslim olacak."

Frankfurter Rundschau ise yaşananların Erdoğan'ın sivil darbesi olduğu yorumunu yapıyor.

"Erdoğan'ın askeri darbeyi 'Allah'ın lütfu' diye nitelemesi boşuna değil. Bu sayede hedeflediği Başkanlık sistemi diktasına daha da yaklaşmak için muhalifleri devredışı bırakmak ve hoşlanmadığı eleştirel kişilerden kurtulmak imkanına kavuştu. Bu Türk Anayasasına ve tabii ki AB üyelik kriterlerine de aykırıdır. Lafı dolandırmadan açık konuşmak gerek: Erdoğan'ın sahnelediği şeyin kendisi de bir darbedir: Cumhurbaşkanının sivil darbesidir. Boğazların efendisi toplumsal barış yönünde adımlar atmayı aklından bile geçirmiyor. Genç darbe subayları Türkiye'de siyasi ve toplumsal alanda ileri seviyedeki kutuplaşmanın ve kurumların zayıflığının bir belirtisidir."

Braunschweiger Zeitung ise Erdoğan'ın gücünü toplumsal uzlaşmadan yana kullanması gerektiği görüşünde.

"Erdoğan akıllı bir politikacı olsa güçlü konumunu kullanarak muhaliflere yaklaşırdı. İslami muhafazakarlıkla Batılı yaşam tarzı arasında bölünmüş, giderek birbirinden uzaklaşan toplumu birleştimek için tüm imkanlara sahip. Kürt sorununda gerilimi yatıştırabilir. Ama görünen o ki, Erdoğan'ın asıl hedefi tek adam egemenliği. Demokratik muhalefeti ve Kürt azınlığı ortak değil, karşıt olarak görüyor. Kalıcı barış için uzlaşma yaratacağına, kısa ve orta vadede sınırsız iktidarı garantiye alacak bir rota izliyor. Bu, uzun vadede Türkiye'nin yararına olur mu, şüpheli.

© Deutsche Welle Türkçe

DW/BK,BÖ