1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Filistin'de seçim belirsizliği

Peter Philipp / DW3 Ocak 2006

Filistin özerk bölgelerinde meclis seçimlerine yaklaşık üç hafta kala seçim kampanyaları başlıyor. Hem Filistin hem de İsrail tarafında süren şiddet nedeniyle seçimlerin planlandığı gibi 25 Ocak’ta yapılıp yapılamayacağı ise hala belli değil. DW’den Peter Philipp’in yorumu:

https://p.dw.com/p/AZrp

“Filistin Özerk Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas, lideri bulunduğu El Fetih partisinde seçimlerin ertelenmesi için yükselen seslere direniyor. Ama aynı zamanda İsrail’in, işgal altındaki Doğu Kudüs’ün Arap bölgelerinde seçimlere izin vermemesi durumunda seçimi ertelemekle tehdit ediyor.

İsrail yönetiminde de en az Filistin’deki kadar çelişkili bir görünüm hakim. Başbakan Ariel Şaron, geçireceği kalp ameliyatı sonrasında Batı Şeria’nın geniş bölgelerini İsrail’e katmak ve bunun için ABD’den destek bulmaya odaklanacağı sinyalini veriyor. Şaron böylece BM, AB, ABD ve Rusya’nın oluşturduğu ’yol haritası’ndan tamamen uzaklaşmış oluyor.

Yol haritası, İsrail’in işgal altındaki Filistin bölgelerinden çekilmesini ve bağımsız bir Filistin devleti kurulmasını öngörüyor. Şaron, yol haritasını rafa kaldırma girişimine gerekçe olarak Filistin lideri Abbas’ın yükümlülüklerini yerine getirmemesini, şiddete karşı yeterli önlem almamasını gösteriyor.

Bu arka plandan bakıldığında, Şaron ile Abbas’ın nasıl olup da hala barıştan söz edebildiklerini anlamak zor. Hala barıştan bahsedilmesinin nedeni, iki tarafın da tüm barış çabalarının fiyaskoyla sonuçlanmasının sorumluluğunu üstüne almak istememesi. Ayrıca iki tarafta da seçim atmosferi var. İsrail, Mart ayı sonunda Filistin de on yıllık aranın ardından Ocak ayı sonunda sandık başına gidecek.

Hem fiyaskonun sorumluluğunu almamak, hem de seçim kampanyaları açısından iki tarafın da barış söyleminden vazgeçmesi mümkün değil. Ama yaşananlar ve tarafların uygulamaları başka bir dilden konuşuyor. İsrail, Gazze Şeridi’nden çekildi ama aynı anda bölgeyi havadan büyük bir baskı altına aldı. Gazze Şeridi’nin kuzeyinde tampon bölge oluşturmak, hava saldırıları, Filistinli radikallere yönelik hedefli cinayetler, İsrail’in Gazze’den çekilmesinin anlam ve etkisinin sınırlandırılmaya başlandığının örnekleri.

Ama Filistin tarafı da İsrail’in Gazze’den çekilişinin getirdiği fırsatlardan yararlanmayı bilemedi. Filistin yönetimi Gazze’de otorite kurmadı, meydanı Hamas ve İslami Cihad’dan radikallere bıraktı. El Fetih partisindeki kıdemliler de uzun süredir ihtiyaç duyulan reformları uygulamaya sokamadılar.

El Fetih hareketi, Hamas’ın halk üzerinde giderek artan nüfuzundan uzun süredir endişe ediyor. Batı Şeria’daki belediye seçimlerinde Fetih’in kalesi olarak görülen yerlerde bile zafer kazanan Hamas şimdi meclis seçimlerine de girmek istiyor ve seçimlerin ertelenmesi tartışmalarını El Fetih’in Hamas’ın zaferini engelleme çabası olarak görüyor.

Seçimlerin ertelenmesi taleplerinin arkasındaki en önemli neden bu olmasa da tüm taraflar şunu iyi bilmeli: Hamas seçimlere katılır ve önemli bir güç olarak meclise girerse barış umutlarından arta kalanlar da uzun bir süre için rafa kaldırılmak zorunda kalacaktır. İsrail’in devlet olarak varlık hakkını tanımamayı sürdüren Hamas’ın Filistin siyasetine katılımı İsrail tarafının daha da sertleşmesini beraberinde getirecektir. Filistin ve İsrail’de akılların seçimlerde olması bile tek başına barış ve yumuşama şansını zayıflatacak bir etken.“