1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Filistin'de Arafat sonrası dönem

Torsten Teichmann/Ajanslar15 Kasım 2004

Yaser Arafat’ın ölümünden sonra Filistin’de iktidar paylaşımı tamamlandı, sıra bu paylaşımın halka onaylatılmasında. Filistin'de seçimler 9 Ocak’ta yapılacak. Eski Başbakan Mahmud Abbas'ın Başkanlığa seçilmesi bekleniyor.

https://p.dw.com/p/Ab4A
Arafat'la yaşadığı görüş ayrılıklarıyla tanınan Abbas, ünlü liderin yerini doldurmaya çalışacak.
Arafat'la yaşadığı görüş ayrılıklarıyla tanınan Abbas, ünlü liderin yerini doldurmaya çalışacak.Fotoğraf: AP

İstifa eden ancak yerine biri atanana kadar Dışişleri Bakanlığı görevini sürdürecek olan Amerikan Dışişleri Bakanı Colin Powell bu hafta Washington’da İsrailli meslektaşı Silvan Şalom’la görüşecek, gelecek hafta da Mısır’da yapılacak Irak konferansında Filistinliler'in temsilcileri ile. Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasına göre, Powell’ın, Filistin Başbakanı Ahmet Kurey ve Filistin Kurtuluş Örgütü Başkanı Mahmud Abbas’la görüşmek üzere Ramallah’a gitmesi bile söz konusu. Amerikan hükümeti hem Filistin, hem de İsrail hükümetini Ortadoğu barışı için adım atmaya zorluyor.

Amerikan yönetiminden İsrail'e öneri

New York Times gazetesinin dünkü haberine göre Amerikan yönetimi, İsrail hükümetine, seçimler sırasında Filistin kentlerindeki askerlerini geri çekmesini önerdi. Beyaz Saray’ın, Filistinliler'in seçimler sırasında özgür hareket edebilmelerini istediği belirtiliyor. New York Times gazetesinin haberinde, İsrail askerleri Batı Şeria ve Gazze’de oldukları sürece, Filistinliler'in seçimleri organize etmekte zorluk çekecekleri vurgulanıyor. Beyaz Saray’ın bu öneri ile İsrailliler'i zor durumda bırakmamaya özen gösterdiği dikkat çekiyor. Sonuçta talep edilen, İsrail ordusunun İkinci İntifada hareketinin başlamasından önceki pozisyonuna çekilmesi değil. Buna rağmen İsrail’in bu talebe uyacağına kuşkuyla bakılıyor. New York Times gazetesi, Ariel Şaron’un bu öneriye ancak, Filistin güvenlik güçlerinin İsrail’e yönelik eylemleri engellemesi koşuluyla sıcak bakacağı tahminine yer veriyor. İsrail, askerleri geri çekmesi halinde, Filistin güvenlik güçlerinin yeniden silah taşımasını da kabul etmek zorunda. İsrail ordusu, Yaser Arafat’ın cenaze töreni sırasında buna izin verdi ama, istisnalar dışında, silahlı her Filistinli, üniformalı olsa da olmasa da terörist kabul ediliyor.

Doğu Kudüs'teki Filistinliler nasıl oy kullanacak?

İsrail'de asıl tartışılan konu ise Doğu Kudüs’teki Filistinliler'in seçimlerde nasıl oy kullanacağı, daha doğrusu kullanıp kullanamayacağı. Bush hükümetinin Doğu Kudüs’teki Filistinliler'in oy kullanmasına izin verilmesini istediği bildirilirken Haaretz gazetesi hükümet içindeki farklı pozisyonları şöyle veriyor: İsrail Dışişleri Bakanı Silvan Şalom, Filistinliler'in oy kullanmasına izin verilmesinin Kudüs’ün konumunu etkileceği gerekçesiyle, Doğu Kudüslüler'in seçime katılmasına karşı çıkıyor. İçişleri Bakanı Avraham Poraz Filistinliler'in oy hakkını özgürce kullanmasından yana, Başbakan Yardımcısı Ehud Olmert ise seçime sadece bazı Filistinliler'in katılmasını öneriyor.

İsrail hükümeti yeni Filistin liderliği ile işbirliği için ufak bir adım attı denilebilir. New York Times gazetesinin haberine göre, Şaron hükümeti geçen hafta Filistin özerk yönetimine 40 milyon dolar gönderdi. Bu paranın Filistin bölgelerinden toplanan vergiler olduğu belirtiliyor. İsrail, İkinci İntifada hareketine tepki olarak vergi gelirlerini dondurmuştu.

Filistin'de görev dağılımı

Filistinliler arasında ise iktidar paylaşımı tamamlanmışa benziyor. Filistin Başbakanı Ahmet Kurey, Güvenlik Konseyi’nin başına geçirildi. Böylece Kurey, Arafat’tan sürekli talep edip bir türlü alamadığı yetkilere, güvenlik güçlerini kontral etme imkanına kavuştu. Filistin Kurtuluş Örgütü içindeki en büyük grup El Fetih de Mahmud Abbas’ın Devlet Başkanı adayı olduğunu açıkladı. El Fetih’in bu açıklamasından sonra, diğer politikacıların örneğin İsrail’de hapiste olan Marvan Barguti’nin adaylık konusunda çekimser davranması bekleniyor. İsrail zaten ömür boyu hapis cezasına çarptırılan Barguti’nin salıverilmesinin mümkün olmadığını bildirmişti.

Mahmud Abbas, Barguti’nin aksine İsrail ile barıştan yana ve dört yılı aşkın bir süredir devam eden İkinci İntifada Hareketi’ni açıkça eleştirmekten kaçınmıyor. 1935 yılında bugün Kuzey İsrail’de bulunan Safed köyünde doğan Abbas, 1948-49 savaşı sırasında ailesi ile birlikte Suriye’ye sürgüne gitmiş ve orada hukuk okumuştu. 1965 yılında Fetih hareketinde mali işler sorumluluğunu üstlenen Abbas, Filistin Kurtuluş Örgütü 70’li yıllarda Lübnan’a taşındığında da Suriye’de kalmış ve terör eylemlerini eleştirmişti. Arafat’la ilişkisi zaman zaman birbirleri ile konuşmamaya varıncaya kadar gergin olan 70 yaşındaki Abbas’ın Filistin halkı içinde de popülaritesi yok. Yolsuzluklara adı karışan Abbas’ın her şeye rağmen El Fetih’in adayı olarak kabul görmesi bekleniyor.