1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Ezidi Aktivistler: Ödül biz IŞİD kurbanları için çok önemli

13 Aralık 2016

Avrupa Parlamentosu'nun Sakharov İfade Özgürlüğü Ödülü, Ezidi Lamiya Ayi Beşar ve Nadia Murad’a takdim edildi. IŞİD tarafından esir tutulan iki kadın, ödülün kendileri için ne anlama geldiğini DW'ye anlattı.

https://p.dw.com/p/2UDxd
EU-Parlament Sacharow-Preis Nadia Murad und Lamija Adschi Baschar
Fotoğraf: Reuters/V. Kessler

Sakharov Ödülü Ezidi aktivistlere takdim edildi.

Deutsche Welle: Irak'taki mevcut duruma, Musul'daki çatışmalara baktığımızda birçok kadının sizinle aynı durumda olduğunu görüyoruz. Bu kadınlar için umudunuz var mı?

Lamiya Ayi Beşar: Açık konuşmak gerekirse evet, umudumuz var. Umut etmekten vazgeçemeyiz. Umarız şu an esir tutulanlar kurtarılır. IŞİD'in işlediği suçların hesabını vereceği ve tutukluların serbest bırakılacağı günü iple çekiyoruz.

Nadiye Murad: Bence umut çözüm değil. Daha ziyade IŞİD'e karşı mücadele etmemiz gerektiğini düşünüyorum. IŞİD'in Irak ve Suriye'deki varlıkları arasındaki bağlantıyı kesmek gerek. Ancak bu şekilde IŞİD'in gücü azalır ve kızlar, kadınlar kurtarılabilir. Bundan dolayı umutlu olup olmamanın çok da önemli olmadığını düşünüyorum. Herkesi kurtarabilmemiz için IŞİD'e karşı mücadele etmemiz gerek.

Deutsche Welle: Şu anda sizin durumuzdaki kadınları kurtarmak için yeterince çaba gösterildiğini düşünüyor musunuz?

Murad: Hayır, iki yıldır IŞİD tarafından esir tutulan insanlar var. Özgür olanlar ise kaçabildikleri için özgürler. Başlarına ne geleceğini bilmiyorlardı, ya öleceklerdi ya da kurtulacaklardı. Bence dünya henüz yeterince çaba harcamadı. IŞİD kadınları evlerinden alıp satıyor. Bu kadınlar IŞİD üyelerinin ne zaman geleceklerini bilmiyorlar. Ezidilerin kadınlarını kurtarmasına destek olan kimse olmadı. Kızları ve kadınları kurtarmak için büyük paralar ödeyen insanlar var ancak bu yetmez. Bu paralar IŞİD'e gitmiyor, paraları bu kadınları kurtarmak için hayatını tehlikeye atanlar alıyor.

Beşar: Evet, iki yıldır esir tutulanların çoğu kurtarılmadı. Birçok ülke silahlarını bir kenara koydu ve hiçbir şey yapmıyor. Bazı insanlar yakınları aracılığıyla başkalarını kurtarmaya çalışıyor ancak bu çok tehlikeli bir iş. Şimdiye kadar kadınlarımızı ve çocuklarımızı IŞİD'den kurtarmak için gereken çabanın harcandığını görmedik.

Deutsche Welle: Eğer karar verme şansınız olsaydı, örneğin Avrupa Birliği'nin ne yapmasını isterdiniz? O bölgeye asker göndermesini ister miydiniz?

Murad: Evet, IŞİD'e karşı savaşılmasını istiyoruz. Normal şartlar altında askerlerin ya da ülkelerin savaşması gerekmiyor. IŞİD'e karşı savaşanlar var zaten. Biz Avrupa Birliği'nin bizi desteklemesini ve bizi korumasını istiyoruz. IŞİD Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin önüne çıkarılsın, Avrupalı askerler bizi güvenli bölgeler içinde korusun. IŞİD Ezidilerimn yaşadığı bölgeleri yakıp yıktı. Bir imar fonu kurulmasını, istikrarın ve refahın bölgemize geri gelmesini istiyoruz. Ayrıca Avrupa, kapılarını mağdurlara açmalı.

Deutsche Welle: Şu anki şartlar altında, Ezidi toplumunun sürgüne gitmesi mi daha iyi olur, yoksa oldukları yerlerde kalması mı? Kalanlar için tavsiyeleriniz nedir?

Murad: Ben hiçbir şey tavsiye edemem, zira kendim kurbanım. İki uzun yılı geride bıraktım. Benim talebim, bu soykırımın tekrarlanmaması için bizim kendi bölgemizde korunmamız ve Ezidi kadınlar için kapıların açık tutulması. Zira onlar korunmazsa Ezidiler zamanla yol olacaklar. Esir tutulanlar birkaç yıl daha esir kalmasına izin veremeyiz.

Beşar: Benim tavsiyem, eğer bölgemiz için uluslararası koruma desteği elde edemezsek, insanların bölgeyi terk edip başka yerlerde koruma araması. Avrupalılar ve Batı insanlarımıza kapılarını açmalı, zira iki yıldan beri süren bu durumu kabul edemeyiz. IŞİD'in kadınlarımızı öldürmesini ve çocuklarımızı alıp asker yapmasını kabul etmemiz mümkün değil.

Deutsche Welle: Bu konu şu sıralar özellikle Avrupa'da çok tartışılıyor. Birçok AB ülkesi daha fazla mülteci istemediklerini söylüyor. Sizce Avrupalılar sizin ve başka kadınların başından geçenleri anlayabiliyor mu?

Murad: Elbette. Mültecilerin ülkelerine gelmesine karşı olan insanlar tabii ki var, ama mültecileri kabul eden ülkeler de var. Ancak 2014'ten önce, yani IŞİD'in ortaya çıkmasından önce, Fransa'ya ya da başka bir Avrupa ülkesine gelip destek talep etmeyi planlamıyordum. Ben mülteci olmak istemiyordum, ancak şu an içinde bulunduğumuz durum bunu zorunlu kılıyor. Biz eziliyoruz, öldürülüyoruz, tecavüze uğruyoruz, eşyalarımız çalınıyor. İnsanların bize yardım etmeleri gerek. Biz mülteci olmak istemiyoruz ancak bu bizim kaderimiz.

Deutsche Welle: Sakharov Ödülü gibi bir ödülün size verilmesi sizin için ne anlama geliyor? Bunun bir şeyleri değiştirebildiğini düşünüyor musunuz?

Beşar: Bu ödül bizim için çok önemli. Hepimiz için sadece Nadia ve benim için değil. IŞİD tarafından işkenceye uğramış ve IŞİD'in kurbanı olmuş tüm kadınlar için. Dünya bizi görecek, sesimizi duyacak, hikayemizi dinleyecek ve bizi savunmak için adımlar atacak.

Murad: Sakharov Ödülü biz IŞİD kurbanları için çok önemli. Bu ödül Avrupa Birliği tarafından Yezidi toplumuna verilen büyük bir destek. Ancak Sakharov Ödülü IŞİD'i durdurmayacak. Avrupa Birliği'nin IŞİD'e karşı mücadele etmesi, IŞİD'den işlediği suçların hesabını sorması ve bu radikal ideolojiyi durdurmak için barış ve istikrar getirmesi gerek. Bu ideolojinin tekrar ortaya çıkmasını ve bu suçların tekrar işlenmesini istemiyoruz. Evet, bu ödülün sesimizi duyurmamızda büyük katkısı var, zira IŞİD bizim statümüzü değiştirdi, kadınken tutsak olduk. Sakharov Ödülü ise bize onurlandırdı.

Sakharov İfade Özgürlüğü Ödülü her yıl Avrupa Parlamentosu tarafından "dünya çapında sürdürülen insan hakları mücadelesine olağanüstü bir katkıda bulunan" kişilere veriliyor.

 

© Deutsche Welle Türkçe

Max Hofmann