1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Evde hangi dil konuşulsun?

10 Aralık 2014

Son günlerde Almanya'da tartışmalara konu olan bir önerge, Hrıstiyan Birlik içinde göç ve entegrasyon konusundaki görüş ayrılıklarını da ortaya koydu.

https://p.dw.com/p/1E1vl
Angela Merkel in Greifswald
Fotoğraf: picture-alliance/dpa/J. Büttner

Almanya'da iktidarın büyük ortağı Hrıstiyan Demokrat Birlik'in (CDU) kardeş partisi Hrıstiyan Sosyal Birlik'in (CSU), göçmenlerin evde de Almanca konuşmasına ilişkin önergesi kamuoyuna yansır yansımaz büyük tartışmalara yol açtı. Hrıstiyan Demokrat Birlik (CDU) Genel Sekreteri Peter Tauber, Facebook sayfasında yaptığı açıklamada, “Evde Latince, Klingonca ya da Hessen şivesi konuşulup konuşulmayacağı siyasetin işi değildir“ açıklamasını yaptı.

Hrıstiyan Sosyal Birlik'in Nürnberg'deki Parti Kongresi'nde gündeme alınması beklenen çalışma taslağında ”Kim uzun vadede Almanya'da yaşamak istiyorsa, kamuya açık yerlerde ve aile içinde Almanca konuşmalıdır” ifadesi yer alıyordu. Gelen tepkiler üzerine bu madde, “Sürekli olarak burada yaşamak isteyenler, günlük hayatlarında Almanca konuşmaya teşvik edilmeli” şeklinde yumuşatıldı.

Öte yandan Tauber ile aynı partiden olan Wolfgang Bosbach, önergenin ilk haline destek verdi. “Bild am Sonntag“‘da yayımlanan röportajında, dil bilgisinin entegrasyon için büyük önem taşıdığını vurgulayan Bosbach, “Bu nedenle çocukların evde de Almanca konuşmasının önemli olduğunu“ vurguladı. Hrıstiyan Demokratlar‘ın göç ve entegrasyon konusundaki görüşleri ikiye bölünmüş durumda. Bonn Üniversitesi'nden siyaset bilimci Tilman Mayer, "Hrıstiyan Demokrat Birlik'in bir daha solcu olan bir de daha muhafazakâr olan kanadı var. Ve bu ikinci kesimde göç konusunun özellikle ciddiye alınması noktasında çekinceler mevcut. Bu konuda mesafeliler. Ellerini taşın altına sokmamaya çalışıyorlar" diyor.

Ancak Mayer'e göre bu tutum Hrıstiyan Birlik Partileri için bir kayıp. Çünkü Müslüman göçmenlerin çoğunun Sosyal Demokrat Parti ya da Yeşiller'den ziyade Hrıstiyan Birlik'e uygun düşen muhafazakâr eğilimlerinin olduğunu söylüyor: "Almanya'da yaşayan muhafazakâr eğilimli göçmenlerin görünür hale gelmesi başarılabilirse, o zaman Hrıstiyan Birlik'in muhafazakâr kanadı için de yeni bir şans olabilir. Eğer bu tasavvur edilebilirse, o zaman çok eşsiz bir köprü kurulabilir.”

Göçmenler için iki varyasyon

Ancak Hrıstiyan Demokrat Birlik'in Meclis Grubu yapılanmasına bakınca aslında göç konusunda bir yakınlaşma olduğu da görülüyor. 2013 yılının eylül ayındaki genel seçimlerde göçmen kökenli sekiz milletvekili meclise girdi. Mayer, CDU Genel Sekreteri'nin kısa süre önce göçmenlerle bir kongre çerçevesinde bir araya gelmesini de bu açılım eğilimini gösterdiğini düşünüyor.

Geçen yılın başına kadar parti içinde kimse bir baş ağrısına hazır görünmüyordu. Hrıstiyan Demokratların muhafazakâr kanadı, giderek etkisini kaybetti. Ve sonra bir anda Hrıstiyan Demokratların sağ kesimi, Almanya için Alternatif Partisi'ni (AfD) ortaya çıkardı. Orada Hrıstiyan Birlik'in özellikle de göç ve entegrasyon konusunda çok liberal olduğunu düşünen herkes kendini evde hissetti.

Hrıstiyan Demokrat Birlik Genel Sekreteri Peter Tauber, nisan ayında yaptığı konuşmada, partinin göçmenler için de bir birlik partisi olmak istediğini söylemişti. Ancak bundan sekiz ay sonra yapılan Parti Kongresi'nde göçmenler için iki varyasyon ortaya konuyordu: İyi eğitimli nitelikli işgücü ya da potansiyel teröristler.

© Deutsche Welle Türkçe

Nastassja Steudel