Euro'nun yükselişi Avrupalı şirketlere yaramıyor
9 Aralık 2003Euro, 1 Ocak 1999’da sadece kaydi işlemlerde kullanılmak üzere para dünyasına gözlerini açtığında 1 dolar 17 cent’ten işlem görmekteydi. 1 Ocak 2002’de 12 Avrupa Birliği ülkesinde milli paranın yerini alan Euro bir süre değer kaybettikten sonra bu yılın Mayıs ayında emisyon kurunu yeniden yakaladı ve tırmanmaya devam ediyor. Dolar karşısındaki en düşük kambiyo kuruna eriştiği tarihten bu yana Avrupa para birimi %45 oranında değer kazandı.
Euro’nun değer kazanması, Avrupa’nın kendine güvenini arttırıyor ve dolar bölgesine seyahat eden turistleri sevindiriyor. Ayrıca dolar bölgesinden yapılan ithalatı ucuzlattığı için de Euro bölgesindeki fiyat istikrarına katkıda bulunuyor. Örneğin, ham petrol faturası fiyat artışına rağmen kabarmıyor. Ancak yüksek Euro kuru ihracatçı şirketleri zor durumda bırakıyor. Euro bölgesinden ihracat yapan şirketlerin rekabet avantajı dolar bölgesinde güneşte kalmış tereyağı gibi eriyor. Ancak orta ve uzun vadeli plan yapan şirketler kendilerini döviz borsalarındaki iniş çıkışlara göre ayarlıyorlar.
Avrupa şirketleri zarar ediyor
Amerikalılar bundan bir yıl öncesine kadar 100 Euro‘luk bir ürüne 90 dolar öderken, şimdi aynı malı 122 dolardan alabiliyorlar. Uluslararası rekabet yüzünden bu orandaki fiyat artışını piyasa kabul etmiyor. Avrupa şirketlerinin döviz kuruna bağlı ekstra karları zarara dönüşüyor. Buna karşı zamanında tedbir almayan şirketler yanıyor. Döviz borsalarındaki kur sıçramalarının en iyi sigortası, Euro. Örneğin, Almanya ihracatının %65’ini, kur dalgalanmalarından etkilenmeyen Euro bölgesine yapıyor.
Toplam ihracatın %15’ine tekabül eden dolar bölgesi yönündeki dış satışlar için kullanılan sihirli formüle ise kur garantisi ya da döviz dengeleme stratejisi, deniyor. Ürettiği motorlu araçların yarıdan fazlasını ABD’ne ihraç eden Alman Porsche şirketi, doların düşme ihtimali karşısında zamanında tedbir aldığı için kur dalgalanmasından etkilenmiyor. Bu pahalı bir strateji, ama yine de dolar kurundaki çöküşün en önemli pazarda yol açacağı zarardan çok daha ucuza geliyor.
Kur garantisi
Alman İhracatçılar Birliği Başkanı Anton Börner, kur garantisinin nasıl sağlandığına değinerek "Bu aslında vadeli işlemden başka bir şey değil. Bugünkü kur üzerinden üç, altı, 12 ya da 15 ay vadeli döviz alıyorsunuz. Ya da belli bir tarihte, önceden belirlenmiş kur üzerinden döviz satıyorsunuz. Satış hasılatınızı bu vadelere göre iyi kestirebilirseniz, vadeli işlemlerden karlı çıkma şansının bile var" diye konuşuyor.
Kur sigortası genellikle uzun vadeli satış hasılatı için yapılır. Tahmini döviz kuruna göre bankaya ödenecek prim yüksek olabilir. Ancak döviz piyasalarındaki olumsuz gelişmelerden kaynaklanacak kur kaybını hiçbir zaman aşmaz. Börner de "Kısa vadeli iş bağlantısında kur sigortası da bu vadeye uydurularak risk asgariye indirilmiş olur. Uzun vadeli işlemlerde bunun tersi yapılır. Tamamen ihracatçıya kalmış bir şey" diye konuşuyor.
Büyük Alman şirketleri Kuzey Amerika’da kurdukları dev tesislerle en iyi kur sigortasını yapmış oldular. BASF ve Bayer gibi kimyacılık tröstleriyle otomotivcilik şirketleri BMW ve DaimlerChrysler ABD’de imal ettikleri motorlu araçları Avrupa piyasasında da satıyorlar.
İthalatçı da etkiliniyor
Döviz kurlarındaki dalgalanmalar ihracatçı kadar ithalatçıyı da etkiliyor. İhracatçı artan döviz kuru yüzünden sıkıntıya düşerken ithalatçı alış fiyatlarının düşmesine seviniyor. Başta petrol, kahve, tekstil ürünleri ve elektronik eşya daha ucuza ithal ediliyor, kar marjı artıyor. Ucuzluk öncelikle Çin'’en yapılan ithalat için geçerli. Bu da Çin’in Yuan’ın değerini sabit kurdan Amerikan dolarına endekslemiş olmasından kaynaklanıyor.