1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Ermeni meselesini tüm yönleriyle görelim

Baha Güngör / DW22 Nisan 2005

Ermeni soykırımı iddiaları, Almanya'da da tartışılmaya devam ediliyor. Konu, ana muhalefetteki Hristiyan Demokratlar'ın bir önergesiyle, Federal Meclis'te de ele alındı. DW'den Baha Güngör, yorumunda Ermeni meselesinde ilgili tüm boyutları dikkate almaya davet ediyor:

https://p.dw.com/p/AZwy

22 Ağustos 1939 günü bir yandan Polonya’yı işgal etmeye hazırlanan, diğer yandan Yahudileri, Nazilerden farklı düşünenler ile Aryan ırkından gelmeyenleri yok etme planları yapan Adolf Hitler, çevresine topladığı üst düzey kurmaylarının vicdanlarını, şu ifadeyle rahatlatmaya çalışıyordu: „Bugün artık kim Ermeni soykırımından söz ediyor ki…“

Bugün Almanlar yine Osmanlı İmparatorluğunun son dönemlerinde, 1915-16 yıllarında yaşanan Ermenilerin acı yazgısını tartışıyor. Ancak konu bu kez, benzer olayların yeniden tekerrür edebilmesi ihtimalinin önüne geçebilmek ve 20’nci yüzyılın bu karanlık zaman dilimini açıklığa kavuşturabilmek amacıyla ele alınıyor. Kuşkusuz, geçmişten ders çıkarabilmek önemli bir meziyet. Türkiye’yi Ermenilerin kaderiyle hesaplaşmaya çağırmak da yerinde bir girişim olarak görülebilir.

Ancak ısrarla vurgulanan „anma kültürü“ ve Ermenilere yönelik katliamlar konusunda sorumluluk sadece Türkiye’nin üzerine yıkılmamalı. „Anma kültürü“nü bir bütün içinde göreceksek eğer, o halde, yüzbinlerce Ermeninin Anadolu’da hayatını kaybetmesinde Almanlar’ın da payı olduğunu unutmamak gerekir. Dönemin Alman İmparatorluğu yöneticileri, imha hareketine ilişkin planlardan detaylarına varıncaya kadar haberdar olmalarına rağmen meseleye bilinçli olarak müdahale etmemeyi tercih etti. Yine Osmanlı’yı o yıllarda yöneten İttihat Terakki liderlerinden Talat Paşa’nın bir Ermeni tarafından Berlin’de 1921 yılının Mart ayında öldürüldüğünü unutmayalım.

Ermeni milliyetçileri, aydınları ve din adamlarının, yüzlerce yıldır özellikle Doğu Anadolu etnik yapısının önemli bir parçasını teşkil eden Ermenilerin Suriye istikametinde tehcire zorlanmasının ardından 90 yıl geçti. Pek çok Ermeni ya sürgün yollarının çetin şartlarında ya da Türk ve Kürt çetelerin saldırıları sonucunda hayatını kaybetti. Batı ülkelerde hiçbir şekilde gündeme gelmemesine rağmen aynı süreçte, Ermeniler de binlerce Türkü öldürdü.

Konu Almanya’da da Hristiyan Birlik partileri tarafından Federal Meclise sunulan bir önergeyle gündeme geldi. Mecliste bugün tartışılan önerge hakkında söz alan tüm siyasi parti temsilcileriyse kimsenin Türkiye’yi sanık sandalyesine oturtmadığını, ancak Ankara’nın tarihiyle hesaplaşması gerektiğini ifade ettiler. Kuşkusuz Hristiyan Birlik partilerinin girişimi Türkiye’yi Avrupa Birliği sürecinde olgunlaştırmayı hedefleyen samimi bir adım ise saygıyla karşılanmayı hak ediyor. Buna karşılık Hristiyan Birlik partilerinin Türkiye’nin Avrupa Birliği tam üyeliğine karşı olduğu da biliniyor. Bu nedenle Ermeni meselesinin gündeme getirilmesi daha çok Ankara’nın üyeliğine karşı yürütülen kampanyanın bir parçası kuşkusunun da duyulmasına neden oluyor.

Konu tartışılırken yine unutulmaması gereken detaylardan biri de Ermeni teröristlerin 80’li yıllara 40’a yakın Türk diplomatını öldürdüğü gerçeğidir. Terör ve ölümler, konunun Türkiye açısından ele alınmasını zorlaştıran etkenlerden biri oldu.

Bundan sonra öncelikle atılması gereken adımlar arasında uluslararası platformda saygınlığa sahip ve bağımsız çizgideki uzmanlar tarafından, çalışma gruplarının oluşturulması gelmektedir. Böylece tarihin bu acılı dönemi somut verilerle incelenme imkanı bulur, tartışmaya da ancak böylece nesnel bir boyut kazandırılabilir. Türkiye’nin üzerine düşen ise uluslararası kamuoyunda yaşanan yoğun tartışmadan gereken dersleri çıkarmak ve bu konuda kaybedilen zamanı telafi etmek. Ancak Ermeni meselesi ile Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne tam üyeliğini karıştırmak tarihi güncel siyasi çıkarlar için kötüye kullanmak anlamına gelir.