1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

‘Erdoğan gerilimden faydalanıyor’

21 Ekim 2015

Almanya'da Sol Parti Milletvekili Sevim Dağdelen, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ülkedeki gerilimden fayda sağlamaya çalıştığı görüşünde. Dağdelen, DW Türkçe’den Jülide Danışman’ın sorularını yanıtladı.

https://p.dw.com/p/1GsEn
Sevim Dağdelen
Fotoğraf: privat

DW Türkçe: Türkiye’de 1 Kasım’da sandık başına gidilerek, yeni bir parlamento seçilecek. Siz uzun yıllardır Türkiye’de yaşananları takip eden bir siyasetçisiniz. Bu seçimler öncesinde, Türkiye’deki durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Dağdelen: Türkiye'nin iç siyasetindeki durum çok gergin. Bu durum, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın haziran ayı başında yapılan seçimlerde mutlak çoğunluğu kaybetmesinin ardından izlediği gerilim stratejisinin bir sonucu kuşkusuz. Bu seçimlerde mutlak çoğunluğu kaybetmelerinin ve belirlenen sürede koalisyon ortağı bulamamalarının ardından, erken seçim yapılmasına karar verdiler. Ve şimdi seçim kampanyalarının yürütüldüğü ülkede sadece derin bir iç siyasi kriz yaşanmıyor. Bu ülke aşmak zorunda olduğu ciddi ekonomik sorunlarla, giderek şiddetlenen bir iç savaşla karşı karşıya. 10 Ekim’de düzenlenen terör saldırısının da, şiddetin yeni bir boyutu olduğu biliniyor. Bu açıdan bakıldığında korku ve gerilim atmosferinde, ülkenin her yerinde seçimlerin demokratik, adil ve şeffaf bir şekilde gerçekleşmesi de zor olacak.

DW Türkçe: Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın izlediği strateji ile ülkede gerilim yarattığını söylediniz. Sizce Erdoğan bu stratejide nasıl bir fayda görüyor?

Dağdelen: Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu bu gerilim stratejisiyle kendilerini siyaseten güçlü göstermek ve hatta seçim sonuçlarını mutlak çoğunluğu sağlayacak ve böylelikle diktatörlük kuracak bir başkanlık sistemi oluşturacak şekilde yönlendirmek istiyorlar. HDP’nin parlamentoya girmesi ise Erdoğan’ın bu sistemi hayata geçirememesi için bir garanti sağlayacak. Bu nedenle de Kürtlerin yanı sıra HDP’yi destekleyen gruplar rahatsızlık yaratıyor ve düşman olarak görülüyor.

DW Türkçe: Türkiye’de yapılan son kamuoyu yoklamaları, 1 Kasım‘da geçen seçimlere benzer sonuçların alınacağını gösteriyor. Bu çerçevede seçimlerden beklentiniz nasıl?

Dağdelen: Umarım halkın çoğu despot Erdoğan yönetiminde başkanlık-diktatörlük sistemini istemediğini gösterir. Bu şu anlama geliyor; halk AKP’nin mutlak çoğunluğu sağlamasını engeller ve bu durum kabul edilir. Ve özellikle Batı’nın da, Erdoğan’ın bu gerilim stratejisini sürdürmemesi için baskı uygulaması gerekiyor… Bu açıdan bakıldığında Türkiye’nin dışarıdan bir desteğe ihtiyacı var. Erdoğan’ın seçimlerde mutlak çoğunluğu sağlamak için ülkede yarattığı bu savaş durumunun dışarıda da kınanması gerekiyor.

DW Türkçe: Erdoğan ile işbirliği yapılmamasını talep ediyorsunuz. Neden, Almanya'nın Erdoğan’ı artık bir partner olarak görmemesi gerektiğini düşünüyorsunuz?

Dağdelen: Öncelikle Erdoğan, AKP’nin iktidarda olduğu geçen 13 yıl boyunca baskıcı iç siyaset izledi. Dünyanın hiçbir yerinde AB üyeliğine aday br ülke olan Türkiye'deki kadar çok gazeteci hapiste değil. Sendikalarla da sorun yaşanıyor. Çalışanın hakkını savunan sendikacılar takibe alınıyor, göz altına alınıyor, baskı altında kalıyorlar. Ve muhalefet özellikle de Kürtlerin partisi HDP. Bu partiden belediye başkanları görevden alınıyor, yerel düzeydeki meclis üyeleri tutuklanıyor. Kısacası bu tabloda, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile aynı görüşleri paylaşmayan, muhalif olan herkes tutuklanıyor, terörist damgası yiyor ve hedef gösteriliyor. Dış siyasette ise Erdoğan Neo-Osmanlı bir politika izliyor. Bu politika toprakları genişletmeye yönelik değil ama jeo-politik çıkarlar doğrultusunda yürütülüyor. Hatta Erdoğan Suriye’de savaşın başlamasının sorumlulularından biri. Alman hükümetinin bildiği gibi, televizyonda yayınlanan bir habere göre, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AKP iktidarındaki Türkiye, El-Kaide, El Nusra Cephesi gibi terör örgütlerine silah yardımı yapıyor. Bu açıdan bakıldığında Federal Alman hükümetinin terörle mücadelede, Suriye sorunun çözümü için gösterilen çabalarda ve özellikle de Erdoğan’ın kendi halkının bir bölümüne, yani Kürtlere savaş açtığını düşününce, Erdoğan’ı ortak olarak görmemesi gerekir.

Sevim Dağdelen aynı zamanda Alman Meclisi Türk-Alman Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkan Vekilliği görevini yürütüyor.

© Deutsche Welle Türkçe

Söyleşi: Jülide Danışman