Erdoğan Brüksel'de destek aradı
10 Aralık 2004Brüksel’de temaslarını sürdüren Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, kendisine yöneltilen sorular üzerine, “Hayır, AB Zirvesi Türkiye için ‚Kıyamet Günü‘ anlamına gelmiyor” diye konuşuyor. AB’nin Türkiye’yi istememesi durumunda, Türkiye’nin de ısrarcı olmayacağını belirten Erdoğan, ancak zirveden istenilen sonucun çıkacağı konusunda iyimser olduğunu da sözlerine ekliyor.
Alternatif çözümler tartışılıyor
Bu arada, Türkiye’ye tam üyelik için müzakere tarihi verilmesi konusundaki Zirve’nin başarısızlığa uğraması durumunda, alternatif çözümler üzerinde de durulmaya devam ediyor.Avrupa muhafazar partileri, Avusturya Başbakanı Wolfgang Schüssel'ın liderliğinde Türkiye’ye ‚imtiyazlı ortaklık‘ verilemisi önerisi üzerinde çalışıyorlar.
Erdoğan-Barroso görüşmesi
Fransa ise, Zirve’nin sonuç bildirgesine mutlak bir "üçüncü yol" önerisinin konulmasında ısrar ediyor. AB Komisyonu Başkanı Jose Barroso’nun Sözcüsü Francoise Le Bail, Brüksel’de Başbakan Erdoğan ile görüşen Barroso’nun,Türkiye ile müzakerelere geçilmesi yönünde görüş bildirdiğini aktardı ve şöyle devam etti:
“Başkan Barroso, bazı AB üyesi ülkelerin Türkiye konusundaki çekincelerini ve bu ülkelerin kamuoyundaki yaygın kanısını Başbakan Erdoğan’a iletti.”
Dün akşam Başbakan Erdoğan ile temaslarda bulunan AB Dönem Başkanı Hollanda Başbakanı Jan-Peter Balkenende, Türkiye’nin üyeliği yönünde görüş belirten ülkeleri de memnun edecek bir formül üzerinde çalışıyor. Türkiye ile müzakerelere geçiş için en az önşart koşan ülkeler Almanya, İngiltere, İspanya ve İsveç.
Erdoğan'la Balkanende Kıbrıs'ı görüştü
Balkenende ile Erdoğan Kıbrıs konusunda da görüştüler. AB, müzakereler öncesinde Türkiye’nin -devletler hukuku uyarınca- Kıbrıs’ı bir bütün olarak tanıyacağından yola çıkıyor. Diplomasi çevreleri, Kıbrıs Rum Yönetimi’nin Zirve’de veto tehdidinde bulunacağını dile getiriyorlar. Türk diplomatları ise, Kıbrıs konusunun Türkiye’nin üyeliğine engel oluşturmadığını, bu konunun müzakerelerin bir parçası olduğunu belirtiyorlar.
Türkiye'ye özel muamele
Şimdiden belli olan nokta şu: Türkiye’de reform süreci duruksadığı takdirde, üyelik müzakereleri derhal duracak. AB hukukunun sadece Türkiye Cumhuriyeti yasalarına uygulanması ile yetinilmeyecek, bunların nasıl uygulandığı da denetim altında tutulacak. Tam üyelik süreci ise 10 yıl kadar sürecek. Türk işçilerinin Avrupa’da serbest dolaşım hakkının yürürlüğe girmesi için de uzun geçiş süreleri öngörülüyor. AB Komisyonu geçen Ekim ayında Türkiye ile müzakerelere açık bir tam üyelik perspektifiyle başlanmasını tavsiye etmişti.