1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

BRIC Staaten

28 Ağustos 2009

Uluslararası ticarette Avrupa-ABD ekseni güç kaybederken 5 ülke hızla gelişiyor. Uzmanlar, çok değil 20 yıl sonra, bu grubun önde gelen 7 sanayileşmiş ülkeyi geçip dünya ekonomisinin zirvesine oturacağını hesaplıyor.

https://p.dw.com/p/JJgA
Fotoğraf: AP

Rusya, Hindistan, Çin ve Brezilya’dan oluşan BRIC ülkeleri özgüven eksikliği yaşamıyor. Bu dört ülkenin liderleri, geçen Mart ayında Rusya’nın Yakaterinburg kentinde bir araya geldiğinde Rusya Devlet Başkanı Medvedev bu kenti “dünya politikasının merkez üssü” olarak nitelemişti.

Konu dünyanın küresel krizden kurtarılması olunca, bu ülkeler de müzakere masasındaki yerlerini alıyor. Artık kalkınmanın eşiğindeki ülkeler sürece dahil edilmeden, bir çözüm üzerinde müzakere etmek neredeyse imkânsız. Zira BRIC ülkeleri olarak adlandırılan Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin ekonomileri dünya ekonomisinin yüzde 15'ini oluşturuyor; küresel ticaretten yüzde 13’lük bir pay alıyor, ayrıca 2 trilyon 800 milyar dolar ile dünyadaki toplam döviz rezervinin de yüzde 40’ına sahipler.

Alman Deutsche Bank’ın Başiktisatçısı Nobert Walter, bu ülkelerin gelecekte dünya ekonomisinin dengesini değiştireceği görüşünde. Walter, “önümüzdeki beş ila yedi yıl içinde bu eğilim zayıflamaktan ziyade güçlenecek. Bu ülkeler, küresel ticarette ve yatırım kararlarında büyük ağırlık kazanacak. Amerikalılar ve Avrupalılar gelecek beş yıl içinde ekonomilerini ayağa kaldırmakla uğraşacaklar. Dolayısıyla önce yapısal değişiklikler ve yüksek borçlanma oranlarının düşürmekle vakit harcayacaklar. Bu da kuşkusuz kalkınmanın eşiğindeki ülkelerin büyüme hızını artıracak" diyor.

BRIC borsaları yükselişte

BRIC ülkelerinin ekonomik gücü, dünya borsalarındaki gelişmelerle de kendisini gösteriyor. Finans piyasaları için "felaket" olarak da nitelendirilebilecek 2008'den bir yıl sonra Sao Paulo, Moskova, Mumbai ve Şangay borsalarında yeniden yükseliş yönünde hareketlenmeler gözleniyor.

Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin’in İngilizce yazılış şekliyle baş harflerinden oluşan BRIC kısaltması ise ilk olarak Amerikan yatırım bankası Goldman Sachs tarafından kullanıldı. Bankanın baş iktisatçısı Jim O'Neill, BRIC ülkelerinin 2050 yılına kadar yedi büyük sanayi ülkesini geride bırakacağı öngörüsünde bulunuyordu. O’Neill bu öngörüsünü yeniledi, bunun 50 değil, gelecek 20 yıl içinde gerçekleşeceğini iddia etti. Alman Deutsche Bank’ın Başiktisatçısı Norbert Walter ise bu konuda tereddütleri olduğunu, çünkü bu dört ülkenin aynı grupta değerlendirilemeyeceğini belirtiyor. Walter, bu görüşünü “bence Hindistan ve Çin, hâlihazırda mevcut olan büyük ekonomik dinamikleri nedeniyle birbirine uygun. Bu iki ülke, gelecek beş yıl içinde yüzde 7 oranında büyüme kaydedecek ve bu oranlarla öncü rol üstelenecek" sözleriyle açıklıyor.

Kriz Çin'i vurdu, Hindistan'ın seyri iyi

Ancak Çin’in de küresel ekonomik krizden büyük bir darbe aldığı gözlerden kaçmıyor. Piyasalarda Çin ürünlerine talep ciddi biçimde azaldı, dolayısıyla Çin'de ihracat yılın ilk yarısında dörtte bir oranında azaldı. Bunun yol açtığı en önemli sonuç ise işsizlik; Çin'de son dönemde 25 bin göçmen çalışan işten çıkarıldı. Hindistan ise daha olumlu işaretler veriyor. Batı ekonomileri yılın ilk çeyreğinde küçülme trendine girmişken, Hindistan ekonomisi yüzde 5 büyüdü. Rus ekonomisi ise Batı ekonomileri gibi, yılın ilk yarısında geçen yıla oranla yüzde 11 oranında küçüldü. İktisatçı Norbert Walter, “Rus ekonomisi, ülkede bol miktarda bulunan doğalgaz, petrol ve maden talebine çok bağlı. Bunların hem arzı hem de fiyatları düştü. Dolayısıyla bu Rus ekonomisini olumsuz etkiledi. Bence Ruslar dünya sahnesine geri dönecek, ancak süreklilik gösteren bir ekonomik güç olarak değil, yalnızca hammadde tedarikçisi olarak. Rusya, gerçekten Hindistan ya da Çin kadar dinamik bir ekonomi değil" sözleriyle bunun bir sürpriz olmadığını belirtiyor.

Brezilya umut vermiyor

Uzmanın Brezilya ekonomisine yönelik öngörüleri de kötümser. Bu güney Amerika ülkesi her ne kadar krizi yalnızca ufak bir küçülme ile atlatıyor olsa da öngörülerin kötümser olmasını engellemiyor. Brezilya'nın özellikle iç pazarının güçlü olması, ülkede son yıllarda yaşanan ücret artışlarını da açıklıyor. Ancak Norbert Walter, tüketimin ihtiyaç duyulan dinamizmin kaynağı olmayacağını, yalnızca bazı branşlarda kar sağlandığına dikkat çekiyor ve “Brezilya Çin ve Hindistan kadar güçlü olabilir. Ancak, Brezilya buna uygun altyapı kurmayı, ülkedeki feodal sistemi değiştirmeyi başaramıyor. Ayrıca altyapıya istikrar kazandırmayı da başarmıyorlar. Bu da potansiyellerinin ancak üçte ikisini hatta daha da azını kullanmalarına neden oluyor. Bunun sistematik bir şekilde değiştiğini görmüyoruz" şeklinde konuşuyor.

Henrik Böhme / Çeviri: Başak Özay

Editör: Hülya Köylü