1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Gefahren Soziale Netzwerke

12 Ağustos 2010

Facebook ya da Twitter gibi sosyal paylaşım sitelerinin kullanıcılarının çoğu, özel hayatını bu platformlarda deşifre ediyor. Paylaşımların tehlikeyi hafife almaktan mı yoksa bilgisizlikten mi kaynaklandığı merak konusu.

https://p.dw.com/p/OlRi
Fotoğraf: picture alliance/dpa
Social Media Facebook
Fotoğraf: picture alliance/dpa

Günlük yaşamımızın vazgeçilmezleri arasına Facebook, Twitter, Xing, LinkedIn, MySpace gibi sosyal paylaşım ağları da girdi. Artık çoğu internet kullanıcısı elektronik postalarını kontrol ederken, sosyal paylaşım platformlarında yeni gelen mesajlarını, arkadaş ağındaki son gelişmeleri de takip ediyor.

Kullanıcı bilgilerine ulaşmak zor değil

Günümüzde kişisel verilere ulaşmanın ne kadar basit olduğunu ortaya koymak için ABD’de Ron Bowes adında bir güvenlik uzmanı 100 milyon facebook kullanıcısına ait kişisel bilgileri toplayarak internette yayımladı. Bowes bu bilgilere arama motorları sayesinde ulaştı. Peki, bahsi geçen listedeki 100 milyon kullanıcı profil bilgilerine internette basit bir arama sonucu ulaşılabildiğinin farkında mı? Alman İletişim ve İnternet Hukuku Enstitüsü’nden Profesör Dr. Klemens Skibicki özelikle 30 yaş altı günümüz kullanıcılarının, verileri paylaşırken nerdeyse hiçbir çekince yaşamadığını vurgulayarak bu kullanıcıların çoğu şeyin de farkında olduğu görüşünde. Skibicki, “Ne yaptıklarının farkındalar. İnternete yükledikleri fotoğrafların yayın hakkını ihlal ettiklerini ve bunların aslında hiçbir zaman silinmeyeceğinin bilincindeler” diyor.

Profesör Skibicki bu denli paylaşıma açık bir neslin oluşmasında medyanın etkili olduğunu savunarak, “Eski nesiller ve “Digital Natives” diye tabir ettiğimiz dijital çağın jenerasyonu yani “Dijital Yerliler” arasında büyük farklar var. Çünkü şimdiki jenerasyon, talkshowlarla, realityshowlar ve kameraların 24 saat sürekli insanları takip ettiği “Biri Bizi Gözetliyor” formatındaki programlarla büyüdü. Bu mahremiyet duygusunun yeniden tanımlanmasına neden olurken, mahremiyetin sınırlarının da daha esnek tutulmasına sebep oldu” değerlendirmesinde bulunuyor.

Doğduklarında ya da büyürken, bilgisayar ve dijital teknolojilerin yaygın olarak kullanıldığı "Dijital Yerlilerin" aksine “Digital Immigrants/Dijital Göçmenler” diye tanımlanan nesil sosyal paylaşım siteleriyle büyümemiş yaş grubunu temsil ediyor. Bu kişiler sosyal paylaşım platformlarında kendilerine dair verileri yayımlarken daha dikkatli davranıyor. Dijital Göçmenler sosyal paylaşım ağlarında örneğin çocuk ya da torunlarının aktivitelerini takip etmek için sınırlı süreyle vakit geçiriyor. Yani artan yaş, paylaşımların kapsamıyla ters orantılı. Yaş ilerledikçe internet platformları üzerinden paylaşımlar azalıyor.

Gizlilik ayarlarına dikkat!

Ancak sosyal paylaşım sitelerinin müdavimleri için kişisel bilgilerini gizlemek o kadar da kolay değil. Çünkü genellikle bu sitelerin gizlilik ayarları oldukça karmaşık bir yapıda. Kullanıcıların bilgilerini gizleyebilmeleri için öncelikle varsayılan ayarları değiştirmesi gerekiyor. Alman bilgisayar dergisi c't Magazin'den network uzmanı Jo Bager de çoğu sosyal paylaşım sitesindeki gizlilik ayarlarının kullanıcı dostu olmadığı görüşünde. Bager, “Örneğin Facebook'da gizlilik ayarları oldukça karmaşık bir yapıda. Sıradan kullanıcı bu komplike yapıyı anlayamazken, ayarlar gün geçtikçe daha da karmaşıklaşıyor. Gerçi ‘ayarlarımızı basitleştirdik, uzun süre bu haliyle kalacaklar', şeklinde açıklamalarda bulunuyorlar ama ben bu haliyle de ayarları oldukça karmaşık buluyorum” diyor.

Sosyal paylaşım sitelerinde kol gezen bir başka tehlikeyse ilave uygulamalar, yani nam-ı diğer App'ler. Kulanıcıların bu ek uygulamaları kullanması durumunda, kendisi dışında, ağındaki arkadaşlarına ait verilerin de üçüncü şahıslara aktarılması olası.

Symbolbild Knigge bei facebook
Fotoğraf: DW/Bilderbox.de


© Deutsche Welle Türkçe

Franziska Schmidt / Çeviri: Meltem Karagöz

Editör: Murat Çelikkafa