1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Der Tagesspiegel: Korku gerçek

22 Ağustos 2016

Almanya'da gündeme gelen yeni sivil savunma konsepti, AB liderlerinin İtalya buluşması ve Rio Olimpiyatları Alman basınında öne çıkan yorum konuları arasında.

https://p.dw.com/p/1JnDl
Belgien Razzia in Kortrijk / Courtrai
Fotoğraf: picture-alliance/dpa/B. Doppagne

23.08.2016 - Alman basınından özetler

Geçtiğimiz haftalarda art arda terör saldırılarının meydana geldiği Almanya'da hazırlanan yeni sivil savunma konsepti medyaya sızdı. Bu hafta içinde kabinenin görüşmesi beklenen yeni sivil savunma konseptinde geniş çaplı bir terör saldırısı veya savaş durumu ihtimaline karşı halk evlerinde en az 10 gün yetecek miktarda yiyecek ve 5 gün yetecek kadar içme suyu depolamaya çağrılıyor. Konu, Berlin'de çıkan "Der Tagesspiegel"in yorum sütununa özetle şu ifadelerle yansıyor:

"Korkunun bir ülkeyi ne hale getirdiği en iyi İsrail'de gözlemlenebiliyor. Her süpermarketin önünde güvenlik görevlileri dikiliyor. Metal dedektörlerle aranmadan otogarlara girilemiyor. Makineli tüfekli askerler parklardaki piknik alanlarında devriye geziyor. Olağanüstü hal bu ülkede günlük hayatın bir parçası olmuş. Ama burada dikkat edilmesi gereken önemli bir fark var. İsrail, düşman ülkelerle çevrili durumda. Kurulduğundan beri 8 kere savaşmış. Radikal İslamcılar tarafından düzenli olarak roket atışına tutuluyor. Filistinlilerin saldırılarından ötürü bir tür Üçüncü İntifada döneminden geçiyor. Buna rağmen İsrailliler hâlâ sakin sayılır. Almanya'da ise yalnızca korku gerçek. Tehdit için aynı şeyi söylemek mümkün değil."

"Mannheimer Morgen" gazetesi, sivil savunma konsepti tartışmasına şu sözlerle katılıyor:

"İçişleri Bakanı Thomas de Maizière tarafından hazırlanan yeni sivil savunma konsepti, hiçbir şeyin kendiliğinden olmadığını, nahoş sürprizlere karşı en iyi korumanın önceden yapılacak hazırlık olduğunu ortaya koyuyor. Terör saldırısı şart değil, elektrik şebekesine düzenlenecek bir hacker saldırısı da kamu düzenini felç edebilir. Muhalefet parti temsilcilerinin eleştirdiği gibi bunun korku ve panik yapmakla bir ilgisi yok. Tam tersine, güvenlik yasalarını sürekli sertleştirerek vatandaşlarının özgürlük haklarını kısıtlayan bir devlet, aynı zamanda her türlü kaza, facia ve saldırı senaryosuna hazırlık yaparak onları korumalıdır."

İtalya Başbakanı Matteo Renzi, Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande ve Almanya Başbakanı Angela Merkel'i ülkesinde ağırladı. Birliğin genel durumunu görüşen üç lider, Birleşik Avrupa idealinin öncülerinden Altiero Spinelli'nin Ventotene adasındaki mezarını ziyaret etti. Liderler daha sonra AB'nin Akdeniz'de insan kaçakçılığını önlemek için oluşturduğu "Sophia" misyonunun amiral gemisi Guiseppe Garibaldi'de bir basın toplantısı düzenledi. "Stuttgarter Zeitung", İtalya zirvesi ışığında birliğin durumunu şu sözlerle yorumluyor:

"Birçok kişi AB'yi bürokratik ucube olarak görüyor. Brüksel'den uzanan yabancı ellerin kendilerini yönettiğine inanıyor. AB politikalarının tepeden inme belirlendiği görüşü, Britanya Adalarının da ötesinde yaygın bir taraftara sahip. Merkel, Renzi ve Hollande üçlüsünün Garibaldi uçak gemisinde buluşmaları da bu olguyu değiştiremeyecek. Temel konularda uzlaşma sağlasalar bile Avrupa'nın krizi kulağa hoş gelen beyanatlarla atlatması mümkün değil. Ancak AB'ye liderlik etmesi gereken Ventotene üçlüsü, tüm ortak açıklamalarının ötesinde, birbirinden çok farklı hedeflere sahip."

"Fränkischer Tag", Rio Olimpiyatları'nı değerlendiriyor:

"Bazılarının tahmin ettiği kadar kötü olmadı. Rio'nun Pekin 2008 gibi el işi göz nuru mükemmellikte ya da uluslararası organizasyonlara ev sahipliği yapma tecrübesine sahip Londra 2012 gibi olmayacağı zaten bekleniyordu. Ancak Copacabana ile Corcovado arasında geçen 17 günün ardından Rio'nun birçok artısı ağır basıyor. Ve en önemlisi, bir terör saldırısı meydana gelmedi. Münih 1972'de yaşanana benzer bir kâbus tekrarlanmadı."

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Nihat Halıcı