1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Deniz bitkileri ölürse denizler de ölecek

21 Kasım 2011

Son yıllarda limanlarda biriken zehirli karbondioksitin doğal düşmanı olan deniz bitkilerinin oluşturduğu koruyucu örtünün birkaç yıl içerisinde yok olmasından endişe ediliyor.

https://p.dw.com/p/13EYg

Deniz birkilerinin yok olmasına sebep olarak da limanlarda teknelerin kontrolsüz demirlemesi, sintine ve atıkların denize bırakılması ve atmosferin ısınması gösteriliyor. Doğayı koruma kuruluşları ile deniz biyologları, İspanya’ya bağlı Balear adaları için de alarm veriyor.

Balear adalarındaki Akdeniz Enstitüsü’nden Carlos Duarte, Palma de Mallorca körfezindeki duruma bakıp şunları söylüyor: “Burada deniz tabanında yoğun bir biçimde deniz çimeni adını verdiğimiz bitki tabakası yetişiyor. Neptün çimeni dediğimiz şey, bir karbondioksit filtresidir. Bir hektar deniz çimeni, Amazonlardaki bir hektar yağmur ormanından beş kat daha fazla karbondioksiti oksijene dönüştürüyor. Bunu fotosentez sayesinde yapıyor. Deniz çimenindeki yapraklar, sudaki karbondioksiti tutuyor, böylece sudaki karbon oranı düşüyor. Daha sonra deniz yeniden havadan karbondioksit alıyor ve deniz çimeni tarafından filtreleniyor.”

Seegras Callophycus
Teknelerin limanlarda kontrolsüz demirlemesi, sintine ve atıkların denize bırakılması ve atmosferin ısınması deniz bitkilerini tehdit ediyorFotoğraf: Julia Kubanek

Erozyondan koruyor

Deniz çimeni çok sayıda balık ve deniz böceği için doğal yaşam alanı konumunda. Akdeniz Enstitüsü’nden Carlos Duarte, deniz çimeninin ayrıca kıyıları erozyondan koruduğunu, kıyılarda toprak kaybını önlediğini söylüyor.

Duarte,“Denizin alt tabakalarındaki yosun ve sazlıklarda kireç gövdeli çok sayıda organizma yaşıyor. Buradan kopan kireç zerrecikleri kıyılara ulaşıyor ve kumsala sürekli kireç aktarılmış oluyor. Deniz çimeni yok olursa, kıyılar erozyona uğrayacaktır. Böylece Mallorka'nın en önemli değeri olan kıyıları yok olacaktır" şeklinde konuşuyor.

Ayrıca, denizlerdeki bitki halısının çok sayıda besleyici maddeyi içine çektiği, bu maddelerin ırmaklar ve atmosfer aracılığıyla denizlere ulaştıkları belirtiliyor. Deniz çimeninin besleyici madde fazlasını da bağladığına, böylece denizi ötrofikasyondan koruduğuna ve denizi temiz tuttuğuna dikkat çekiliyor. Ötrofikasyon, denizde besin maddelerinin büyük oranda çoğalması sonucu bitki varlığının aşırı şekilde artması, bunun sonucunda sudaki çözülmüş oksijen miktarının azalması ve su ekosisteminin ölümü anlamına geliyor.

Die Biochemikerin Julia Kubanek
Denizlerdeki bitki örtüsünün, yaklaşık 50 yıl içerisinde yok olma tehlikesiyle karşılaşacağı belirtiliyorFotoğraf: Julia Kubanek

Yüzde üçlük azalma

Bir uluslararası araştırma grubunun yaptığı hesaplamalara göre, sadece bir hektar genişliğindeki sazlık alanın filtreleme işlevini arıtma tesisine yaptırmak 17 bin dolara mal oluyor. Ne var ki geçtiğimiz yıllarda dünyadaki yosun ve sazlarla kaplı deniz diplerinin yüzölçümü yüzde üç oranında azaldı. Bu hassas bitki örtüsünün baş düşmanının iklimin ısınması olduğu belirtiliyor. Akdeniz Enstitüsü’nden Carlos Duarte, “Denizde küçük, turkuaz alanlar görülür. İşte o alanlarda deniz çimeni yoktur; yani denizin tabanı sadece açık renkli kumdan oluşur" şeklinde konuşuyor.

Bilim adamı Carlos Duarte’nin tahminlerine göre denizlerdeki bitki örtüsü yaklaşık 50 yıl içerisinde yok olma tehlikesiyle karşılaşacak. Uluslararası deniz koruma örgütü Oceana ve diğer kuruluşların baskısı Balear adalarının resmi makamlarını harekete geçmek zorunda bıraktı. Mallorca ve çevresindeki sularda ağustos ayından bu yana deniz çimeninin durumu kontrol ediliyor. Limanlara yaklaşan teknelerden, deniz tabanındaki Neptün tipi çimlik alanda değil, kumluk alanlarda demirlemeleri isteniyor. Bununla da yetinilmeyip yaz aylarından itibaren Balear adalarında deniz çimenine zarar verenlere ağır para cezası kesilmesi de öngörülüyor. Ancak bunun da yeterli olmadığı, deniz diplerindeki bitki örtüsünün korunabilmesi için yaşam tarzının değişmesinin şart olduğu vurgulanıyor.

© Deutsche Welle Türkçe

Stephanie Eichler / Çeviri: Çelik Akpınar

Editör: Ahmet Günaltay