1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Dünya Futbol Şampiyonası heyecanı

6 Ocak 2010

Güney Afrika’nın ev sahipliği yapacağı 2010 Dünya Futbol Şampiyonası için geri sayım sürüyor. Ülkede şampiyona için heyecanı dorukta. Peki ev sahibi Güney Afrika'nın şampiyonadaki şansı ne kadar?

https://p.dw.com/p/LLZK
Güney Afrikalı futbolseverleri 2010 Dünya Futbol Şampiyanası heyecanı sardı
Güney Afrikalı futbolseverleri 2010 Dünya Futbol Şampiyanası heyecanı sardıFotoğraf: dpa

Güney Afrika'da düzenlenecek Dünya Futbol Şampiyonası için heyecan sürerken, ülkenin her köşesinde antrenman yapılan sahalarda parçalanmış toplar, eski ayakkabılar ve kırık dökük parçalar göze çarpıyor. Afrika’nın hemen hemen her yerinde meşin yuvarlağın peşinden koşan birilerini görmek mümkün. Futbol, Afrika’da bir halk sporu. Ancak aynı zamanda politikanın da bir oyun aracı.

2010 Dünya Futbol Şampiyonası için tüm hazırlıklar sürüyor.
2010 Dünya Futbol Şampiyonası için tüm hazırlıklar sürüyor.Fotoğraf: U. Reimann

Dünya Futbol Şampiyonası’nın başlamasına beş ay kala, özellikle Güney Afrika’daki futbol heyecanı had safhada. Johannesburg, Durban ve Cape Town gibi kentlerin her köşesinde bu önemli olaya ilişkin afişler yer alıyor. Özellikle de siyah Güney Afrikalılar, daha şimdiden takımlarına şans diliyor. “Gençler Gençler” anlamına gelen “Bafana Bafana” olarak adlandırılan Güney Afrika Milli Takımı’nın kazanması yürekten dileniyor. Peki, Güney Afrika, ilk turda Meksika, Uruguay ve Fransa gibi güçlü rakiplerine karşı dayanabilecek mi? Gazeteci ve yazar Bartholomäus Grill, bu konuda biraz kuşkulu:

“Güney Afrika Futbol Federasyonu, yolsuzluğun hâkim olduğu bir kurum. Neden Güney Afrika futbolu, milli takımı şimdi olduğu gibi böyle vasat sonuçlar elde ediyor diye sorarsanız, bunun hatalı bir gelişim stratejisi, gençlerin daha kötü eğitilmesi ve alt yapıya önem verilmemesi ile bağlantılı olduğu söylenebilir. Çünkü para eksik. Çünkü bu para kötüye kullanıldı.”

Futbol siyasete alet ediliyor

Yolsuzluk, Cape Town’dan Kahire’ye, Dakar’dan Darüsselam’a kadar, Afrika'nın spor dünyasının sıklıkla mücadele ettiği bir konu. Pek çok ülkede, güç sahibi kişiler, futbolu kendi çıkar ve hedefleri için kullanıyor. Örneğin eski Nijerya Diktatörü Sani Abacha, 90’lı yıllarda, Spor Bakanı üzerinden, milli takım üzerinde doğrudan nüfuz sahibi olmuştu. “Süper Kartallar” olarak da adlandırılan milli takımın tüm başarılarını kendi hesabına kaydetmişti. Ve bu tek örnek değil:

“Futbol, halkı oyalamak ve bir diktatörlükte ulus duygusunu ortaya çıkarmak için bir uyuşturucu olarak kullanılabilir. Devlet Başkanı Biya’nın neredeyse insanlığın başlangıcından bu yana iktidarda olduğu Kamerun’da böyle bir olay söz konusu. Ne zaman Kamerun başarılı olsa, üç gün tatil ilan ediliyor. İnsanlar sevinçten havalara uçuyor ve futbol kendi propaganda niyetleri için kötüye kullanılıyor.“

Fußball WM Logo 2010 Südafrika Flash-Galerie

Her takımın büyücüsü var

Ancak futbolu sadece devlet başkanı ve bakanlar etkilemiyor. Tüm kıtada, olağanüstü güçlere karşı bir inanış da hâkim. Kazalar, bir keçinin ölümü ya da hastalıklar; tüm bunlar sıklıkla dünya dışı güçlere bağlanıyor. Grill, bu tür inanışların futbol sahalarına etkisini şu örnekle açıklıyor:

“Her takımın bir şifacısı ya da bir büyücüsü var. En güçlü olan ve en güçlü büyüyü yapan kazanıyor. Oyundan sonra “sizin maymun ayağı ve büyücüler işe yaramadı çünkü diğerleri daha iyisine sahipti” deniyor.“

Fildişi Sahilleri'ni tutuyor

Grill, özellikle bir takımın yarı finale çıkabileceğine inanıyor. O, Fildişi Sahilleri’ni tutuyor. Her ne kadar futbolcular ilk turda, Brezilya, Portekiz ve Kuzey Kore’ye karşı oynayacak olsa da.

“Tüm takım Drogba ve Yaya ile Eboue başta olmak üzere Avrupa liglerinin en iyi profesyonellerinden oluşuyor. Bu gerçekten iyi bir takım ve tabii aynı zamanda da en zorlu gruplardan birinde yer alıyor. Ancak ben onların yarı finale çıkacağına inanıyorum. Benim hayalimdeki final İspanya ve Fildişi Sahilleri’nin oynayacağı bir maç.“

© Deutsche Welle Türkçe


Katrin Gänsler / Çeviri: Başak Sezen

Editör: Baha Güngör