1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Cuntz: Almanya ile Türkiye arasında güvene ihtiyaç var

21 Nisan 2017

Gerilimin sürdüğü Türkiye-Almanya ilişkilerinde dikkatler Gabriel -Çavuşoğlu buluşmasına çevrildi. Almanya’nın eski Ankara Büyükelçisi Cuntz’a göre ilişkilerde yumuşama için güvenin yeniden inşa edilmesi gerekiyor.

https://p.dw.com/p/2bel4
Deutschland Treffen Gabriel und Cavusoglu
Fotoğraf: picture-alliance/dpa/K. Nietfeld

Türkiye ile Almanya arasındaki gerilim referandum sonrasında devam ederken dikkatler Türk ve Alman dışişleri bakanları arasında yapılması planlanan görüşmeye çevrildi.

Edinilen bilgilere göre Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel’in dün Irak ziyareti sırasında Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde bakanlar, en kısa zamanda yüz yüze görüşme konusunda anlaştı.

İki ülke dışişleri bakanlarının görüş ayrılıklarına rağmen diyaloğu sürdürmenin önemine vurgu yaptıkları ve en kısa sürede bir araya gelmeyi kararlaştırdıkları öğrenildi.

Valetta ya da New York'ta

İki bakanın bir araya gelebileceği görüşme olarak, bu ay sonunda Malta’nın başkenti Valetta’da yapılacak AB Dışişleri Bakanları Gayri Resmi Toplantısı (Gymnich)  ilk alternatif olarak gözüküyor. Ancak DW Türkçe’nin edindiği bilgilere göre aynı tarihlerde New York’ta G7 ülkelerinin bir Suriye toplantısında bir araya gelmeleri için de hazırlıklar yapılıyor. Bakanların Valetta’ya mı, yoksa New York’taki görüşmeye mi katılacağı henüz netlik kazanmazken,  her iki toplantının çakışmasını önlemek için çabaların sürdüğü öğrenildi. Çavuşoğlu ve Gabriel’in ya Valetta ya da New York'ta bir araya gelmesi için temasların sürdüğü kaydedildi.

Gabriel’den çarpıcı sözler

Alman hükümeti, Türkiye'deki anayasa referandumunda, halkın kararına saygılı olduğunun altını çizmekle birlikte, oylama öncesinde taraflara adil bir rekabet ortamı tanınmadığını düşünüyor.

Irak Besuch Außenminister Sigmar Gabriel mit Massoud Barzani
Gabriel Barzani ile görüştüFotoğraf: Reuters/A. Lashkari

Referandum sonrası gündeme damgasını vuran usulsüzlük iddialarının açıklığa kavuşturulmasını bekleyen Berlin, gelecek günlerde demokrasi, hukuk devleti ve basın özgürlüğü konularındaki gelişmeleri de yakından izleyecek. 

Bu arada Bağdat ziyareti sırasında Alman Birinci Televizyon Kanalı ARD'nin “Tagesthemen” adlı haber programının sorularını yanıtlayan Alman Bakan Gabriel’in “Yapmamız gereken, anayasa değişiklikleri lehinde oy kullanmayanları güçlendirmek. Ne de olsa Türkiye’de halkın yarısı, hatta belki daha fazlası bu değişikliklere karşı oldu, onları güçlendirmeliyiz…” ifadelerini kullanması dikkat çekti. Gabriel’in bu sözleriyle referandum sonuçlarına ilişkin şüphesini açıkça dile getirdiği yorumları yapıldı.

Berlin kulislerinde Türkiye ile Almanya arasındaki gerginliğin kolay kolay son bulmayacağı görüşü hâkim. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın referandumdan beklediği sonucu alamaması nedeniyle, sürekli olarak Batı’yı suçlayan gerilim politikasını sürdüreceği değerlendirmesi yapılıyor. Alman siyasetçiler Erdoğan’ın bu yolla iç kamuoyunda destek toplama çabasında olacağını söylerken bu tür açıklamalarını da ”iç siyasi gündemi değiştirme amaçlı manevralar” olarak yorumluyor.

Merkel henüz aramadı

Erdoğan, referandum sonrasında Merkel’in kendisini aramaması hakkındaki bir soruya, "Tabii şimdi bunu bir suçluluk psikolojisi olarak değerlendirebiliriz” yanıtını vermişti.

Cumhurbaşkanı, Alman Dışişleri Bakanı Gabriel’in, Türkiye’nin idam cezasını geri getirmesi durumunda, AB’ye üyelik müzakerelerinin devam edemeyeceği yönündeki açıklamasına da, "Ben Sigmar Gabriel'in söylediğine bakmam” karşılığını vermişti.

“Erdoğan Merkel’in değeri bilinmeli”

Der deutsche Botschafter in der Türkei Dr. Eckart Cuntz
Eckart CuntzFotoğraf: picture-alliance/ ZB

Son gelişmeleri DW Türkçe’ye değerlendiren Almanya’nın eski Ankara Büyükelçisi Dr. Eckart Cuntz, “Başbakan Merkel’in tebrik etmek için Erdoğan’ı araması beklentisi hiç gerçekçi değil” şeklinde konuştu.

Merkel'in 2015 yılından itibaren Türkiye politikalarıyla zaten bir hayli cesur davrandığını, bir hayli ileriye gitmeyi göze aldığını söyleyen Cuntz, Merkel’in bundan dolayı kendi partisi dâhil Alman kamuoyunda sert bir şekilde hedef alındığını hatırlattı.

Merkel'in buna rağmen Türkiye veya Cumhurbaşkanı hakkındaki açıklamalarında bugüne kadar hep dikkatli ve temkinli bir üslup kullandığına işaret eden Dr. Eckart Cuntz, “Bunun değeri özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından çok iyi bilinmeli. Yoğun bir baskı altında olmasına rağmen açıklamalarında ihtiyatlı bir üslup benimsedi. Aynı şey ‘soğukkanlı’ olunması tavsiyesinde bulunan Dışişleri Bakanı Gabriel için geçerli” diye konuştu.

Yumuşama sürecinin koşulları

Deutschland #FreeDeniz-Plakate in Berlin
Die Welt gazetesi muhabiri Deniz Yücel 27 Şubat'tan bu yana Türkiye'de cezaevindeFotoğraf: picture-alliance/dpa/P. Zinken

Türk-Alman ilişkilerinin yumuşama sürecine girmesinin, Türkiye’nin demokrasi, basın özgürlüğü konularında adım atmasına, Deniz Yücel başta olmak üzere tutuklu gazetecilerin serbest bırakılmasına bağlı olduğuna işaret eden Cuntz, Alman yatırımcılar ile turistlerin Türkiye konusundaki çekincelerinin ortadan kaldırılması için de  “tahrip olmuş güven ilişkisinin yeniden inşa edilmesi” gerektiğini vurguladı.

Cuntz, “Güven ilişkisinin yeniden inşa edilmesiyle şunu kastediyorum. Sadece Türkiye’deki güvenlik durumuyla ilgili değil aynı zamandan hukuk devletine güvenin yeniden inşa edilmesi gerekiyor” diye konuştu.

Türkiye ile Almanya arasındaki bağların eşi benzeri olmadığının altını çizen Cuntz, ticari ilişkilerin her iki taraf için taşıdığı öneme vurgu yaparken mülteci sorunu, Irak ve Suriye gibi önemli uluslararası sorunlara ilişkin çözüm süreçlerinde her iki tarafın birbirine ihtiyacı olduğuna dikkat çekti.

Dr. Eckart Cuntz değerlendirmelerini şöyle tamamladı:

"Türkiye'de de AB ve Almanya’nın en önemli ortaklar olduğunun, birbirimize ihtiyaç duyduğumuzun bilindiğini düşünüyorum. Bu nedenle Türk-Alman ilişkilerinin içeriğinin önemi ve taşıdığı ağırlık dikkate alınmalı, ilişkilerin sadece günlük politikalar ve hareketlerden ibaret olmadığı anlaşılmalı. Ülkeleri politikacılar değil halklar oluşturur. Bizi birleştiren de iki ülke halklarıdır. İşte tam da bu güçlü bağ nedeniyle, Türkiye’deki gelişmelerden ötürü Almanya’da bu kadar büyük endişe duyuluyor.”

©Deutsche Welle Türkçe

Değer Akal / Berlin