Canlı türlerine daha sıkı koruma
15 Ekim 2004Çoğu canlı türü, korunma önlemlerinin yeterli olmaması nedeniyle yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Ancak geçtiğimiz günlerde Kısa adı CITES olan ”Washington Türleri Koruma Anlaşması” çerçevesinde Bagkok’da yapılan konferansta, beyaz köpek balıkları, altı kaplumbağa türü ve tropikal ramin odunu ticaretine ilişkin sıkı koşullar getirildi.
Ayrıca tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan papağan türü kakadu ile Irrawady yunuslarının ticareti tümüyle yasaklandı. Balina eti yasağı ise dünya çapında geçerliliğini korumaya devam edecek. Fildişi ihracat yasağı da bazı istisnalar dışında sürecek.
Endonezya’da kesilen ramin ağaçları, Malezya’daki limanlardan Doğu Asya’ya oradan Avrupa ve Amerika’ya kaçak olarak sevkediliyor. Bu yasadışı ticaret, Güreydoğu Asya’daki yağmur ormanlarının giderek azalmasına yol açıyor. Endonezya, Malezya ve Singapur‘un, ramin odunu kaçakçılığıyla mücadelede bundan böyle daha sıkı işbirliği yapması da Bangkok Konferansı‘nda varılan anlaşmalar arasında. Japonya’nın, balina avını yasaklayan düzenlemenin gevşetilmesi yönündeki talebi ise reddedildi.
Çevreciler memnun
Doğal Hayatı Koruma Vakfı WWF’den Volker Homes ise alınan kararları memnuniyetle karşıladı. Homes, ”Gerçekten tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan türlerin daha iyi koruması, ekonomik çıkarlara kurban giden türlerin, örneğin milyonlarca kar sağlayan ramin odunun ya da tükenmekte olan balıkların ticaretinin yasaklanması, bu türlerin korunması yolunda atılan önemli bir adım” diye konuştu.
Ancak şimdi önemli olan bu kararların hayata geçirilmesi ve denetlenmesi. Çevre koruma örgütleri bu amaçla hükümetler, polis teşkilatları ve gümrük daireleri arasında daha yoğun işbirliği yapılmasını talep ediyorlar. “Wild Aid” adlı çevre koruma örgütünden Steven Galster herşeye rağmen, türlerin korunmasına ilişkin önemli gelişmeler kaydedildiği görüşünde.
Şimdiye dek yapılan konfrenslarda hep kararlar alındığını, ancak katılımcıların ülkelerine döndüklerinde bu kararlara ne denli sadık kalacaklarının denetlenmediğini belirten Galster, bu kez kararların yasalar yoluyla hayata geçirilmesine özellikle önem verilmesini olumlu bir gelişme olarak görüyor.