1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Büyüyen NATO etkili olamadı

Klaus Dahmann / DW29 Mart 2005

NATO bundan tam bir yıl önce, yedi Doğu ve Güneydoğu Avrupa ülkesinin katılımı ile genişlemişti. Slovenya, Slovakya, Bulgaristan, Romanya, Estonya, Letonya ve Litvanya NATO’nun tarihindeki bu en büyük genişlemesi ile ittifaka katılan ülkeler oldu. Peki, NATO’nun önemi üye sayısı ile doğru orantılı şekilde arttı mı? DW’den Klaus Dahmann’ın değerlendirmesi:

https://p.dw.com/p/AZxS

“NATO için genişleme büyük bir adımdı. Özellikle de bir zamanlar NATO’nun kurulma nedeni olan eski Sovyetler Birliği’ne dahil üç Baltık ülkesinin İttifak’a katılması önem taşıyordu. Bundan bir yıl önce Letonya, Litvanya ve Estonya’nın birliğe girmesinin ana nedeni ise geçmişin aksine bu sefer Moskova’dan korkmaları idi.

Ancak siyasi gelişmelere bakıldığında Rusya’nın batıdaki komşuları için tehdit oluşturmadığı görülecektir. Rusya, yıllardır NATO’da misafir statüsünde diğer ülkelerle masaya oturma, belli ölçüde kararlara katılma hakkına sahip. Bu nedenle geçtiğimiz yılki genişleme, aslında Soğuk Savaş’ın gerçekten bittiğinin bir göstergesi.

Böylece dünya tarihinde yeni bir sayfa açıldı. Açıldı açılmasına ama, Güneydoğu Avrupa’daki savaşlar sona ermiş olsa da etkileri sürüyor. Bosna Hersek’ten Sırbistan-Karadağ’a, Kosova’dan Makedonya’ya kadar istikrarın henüz yeterince sağlanamadığı göze çarpıyor ve bu durum Avrupa’daki istikrar mimarlarını endişelendiriyor. NATO’nun Kosova müdahalesi, devletler hukuku açısından tartışmalı da olsa bölgedeki savaşların aşılmasına ve istikarar sağlama çabalarına katkıda bulundu.

Bugün ise NATO’nun öne çıkan terör mücadele konusunda yeterince etkili olamadığını görüyoruz. Her ne kadar ABD, NATO’nun yardımı ile Afganistan’da Taliban rejimini devirdi ve El Kadie’nin temellerini sarstı ama, hala işleyen bir demokrasi ve istikrardan söz etmek mümkün değil. El Kaide lideri Usame bin Ladin yakalanamadığı gibi, örgütü de saldırılarına devam ediyor. NATO, “Sınırsız Özgürlük” adlı uluslararası terörle mücadele projesine kapsamlı destek sağlıyor. Ama bu projenin de kaydedeğer bir başarı elde ettiğini söylemek güç.

NATO’nun aldığı en büyük darbe ise Irak Savaşı. Eldeki delillerin Saddam Hüseyin’e savaş açmayı halkı kılıp kılmayacağı tartışması, o dönemde birlik içinde bölünmelere neden olmuştu. Daha sonra savaş karşıtları ile taraftarları arasındaki çatlak büyük ölçüde onarıldı ama, Washington, NATO’yu sabit bir ittifak değil potansiyel müttefiklerden oluşan bir liste olarak görmeye devam ediyor.

Bunun bir nedeni de çoğu yeni üyeler olmak üzere Avrupa ülkelerinin NATO’yu bir askeri güvenlik garantisi olarak kullanıp İttifak’a yeterince katkıda bulunmaması. ABD’nin askeri gücü, diğer bütün ittifak üyelerinin toplamından daha fazla. Birleşik Amerika’nın, savunma harcamalarını arttırma yönündeki çağrılarına ise Avrupalılar’ın pek kulak asmadığı dikkat çekiyor.

Sözün kısası, bir yıl önce genişleyen NATO bir müzakere forumuna dönüşerek askeri ittifak olarak amacını yitirme tehlikesi ile karşı karşıya. Bir acil müdahale gücü oluşturma çabası da bu tehlikeyi hafifletmiyor. “