1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

‘Büyük ekonomiler’ iklim için bir arada

Jens Borchers27 Eylül 2007

Küresel ısınmanın baş müsebbiplerinden ABD iklim zirvesi düzenliyor. Ancak gözlemcilere göre, zirveye büyük ekonomileri davet eden ABD'nin asıl amacı, iklim değişimiyle mücadele sürecinde BM’yi devre dışı bırakmak.

https://p.dw.com/p/BkLv
ABD Başkanı Bush iklim zirvesine katılmıyor.
ABD Başkanı Bush iklim zirvesine katılmıyor.Fotoğraf: AP

Bu haftayı belirleyen konulardan biri de iklim değişikliği oldu. Hafta başında BM’nin New York’taki merkezinde toplanan iklim zirvesinden sonra bugün de Washington’da 16 ülkenin temsilcileri iklim değişikliği konusunu görüşmek üzere bir araya geldi.

New York’taki iklim zirvesine katılmayan ABD Başkanı George Bush’un Washington daveti, BM’yi devre dışı bırakma çabası olarak nitelendiriliyor. Almanya’yı temsilen toplantıya katılan Çevre Bakanı Sigmar Gabriel, asıl kararların Aralık ayında Bali’de yapılacak toplantıda alınacağı görüşünde.

ABD Başkanı Bush, iklim zirvesine katılmadığı gibi, BM Genel Kurulu’ndaki konuşmasında bu konuya sadece bir cümle ile değindi. Bush “Genel Sekreter’in girişimi ile yapılan iklim değişimi konusundaki tartışmalardan memnuniyet duyduk ve bu konuya Washington’da büyük ekonomiye sahip ülkelerin temsilcileri ile devam edeceğiz” dedi. ABD Başkanı, böylece kendi konferansını BM zirvesinden daha fazla önemsediğini göstermiş oldu.

Beyaz Saray önce ‘büyük ekonomiler’ olarak nitelendirdiği ülkelerin iklim konusunda anlaşmasını hedefliyor. Bunlar arasında Avrupa ülkeleri, Çin ve Hindistan da var. Washington’a davet alan ülkeler aynı zamanda en fazla emisyona yol açan ülkeler. Daveti yapan Bush’un masaya koyduğu somut öneriler ise yok.

Washington ve Berlin farklı düşünüyor

Almanya Çevre Bakanı Sigmar Gabriel’in önerileri daha somut. Gabriel’e göre “Öncelikle etkisi yaratan sera gazlardan karbondioksitin azaltılması için bağlayıcı kararlar almamız gerek. İkincisi, karbondioksit emisyonlarının yol açtığı zararların maliyetini üretim maliyetine dahil etmenin yolunu bulmalıyız. Bu yük vergi mükellefine bırakılamaz. Karbondioksit emisyonuna yol açanın zararları da karşılaması gerek.”

Bu konuda Almanya ve ABD’nin pozisyonları oldukça farklı. Başkan Bush’un sera etkisine yol açan emisyonlarla ilgili analizi şöyle: “Birincisi, sera etkisine neden olan gazlar sorunu olduğunu kabul etmemiz gerek, ikincisi, petrole bağımlılığımızın yarattığı sorunu görmemiz gerek. Üçüncüsü bu sorunu çözecek teknolojiye ihtiyacımız var ve dördüncüsü, bu teknolojileri desteklemeli, kalkınmakta olan ülkelerin de kullanmasını sağlamalıyız.”

Bu analizde, emisyon tasarrufu ile ilgili hiçbir cümle yok. Amerikan hükümeti bağlayıcı hedeflerin ekonomiye zarar vereceği kanısında; resmi gerekçesi de bu konuda Çin ve Hindistan’ı ikna etmenin mümkün olmadığı. Çin ve Hindistan ise sera etkisine yol açan gaz emisyonunda başı çeken ABD’nin ilk adımı atmasını bekliyor. Ve gözlemcilere göre böylece hiç kimse önlem almak zorunda kalmıyor.

Destek mi köstek mi?

ABD, ‘büyük ekonomileri’ Washington’daki toplantıya davet etti. Almanya Çevre Bakanı Sigmar Gabriel, Beyaz Saray’ın BM’nin iklim koruma girişimlerine paralel çalışmalarından memnun değil: “Bizim mesajımız açık. Bu toplantıya katılanlar sadece büyük ekonomiler değil, aynı zamanda büyük kirleticiler. Bunların sorumluluğu üzerine konuşulabilir, ama bu süreç BM’de devam etmelidir. Paralel süreçlere ihtiyacımız yok.” Amerikan yönetimi, Washington görüşmelerinin sonucunun BM sürecine dahil edileceğini söylese de bunun nasıl yapılacağı henüz belli değil.

Ancak uzmanlar, Bali’de Aralık ayında başlayacak sera etkisine yol açan gazların azaltılmasına ilişkin müzakerelerinin başarıya ulaşması için fazla vakit olmadığına dikkat çekiyor. Kyoto Protokolü’nün yürürlülük süresi 2012 yılında sona eriyor. Dünya İklim Konseyi’nin iklim değişiminin sonuçları konusundaki uyarıları da gittikçe daha sertleşiyor.