Bush'tan diplomasi mesajı

“İran’daki mollalara ‘savaş ilanı’ bekleyenler yanıldı. Bush, İran veya Kuzey Kore’ye yönelik olarak ‘şer ekseni’ teriminin yeni bir uyarlamasını kullanmaktan çekindi. ABD Başkanı Bush, bunun yerine, uluslararası krizlerin çözümünde dost ve müttefik ülkeler ile birlikte ve diplomatik yollara başvurarak çalışmak istediği mesajını verdi.

Bush’un ikinci görev süresinin başında birdenbire çokulusluluk prensibinin ateşli bir savunucusu olduğunu belirtmek pek gerçeği yansıtmasa da, yaptığı konuşma bir-iki yıl öncesi ile karşılaştırılırsa daha az oranda savaş narasını andırdığı söylenebilir. Bush, ABD’nin yeni bir savaşın yükünü taşıyamayacağını biliyor, o yüzden “bugüne kadar ulaşılanın istikrarını sağlama” prensibine uygun olarak davranmayı seçiyor.

Bu nedenle de demokrasinin yeni yeni filizlenmeye yüz tuttuğu Irak’taki birliklerin apar topar çekilmesi beklenmiyor. Bush, Iraklı güvenlik güçlerinin eğitimine ağırlık verirse zekice hareket etmiş olur ki; Amerikan birlikleri Irak’ta istikrarın sağlanmasından sonra ülkeyi sorunsuzca terk edebilsin.

Irak’taki seçimler, Başkan’a iç siyasette de epey puan kazandırdı. Bush ilk kez, ABD’nin silahlı müdahelesi olmasa gerçekleşmeyecek bir gelişme ile övünebiliyor. Bu durum, Bush’un Avrupalılar tarafından yumuşatılmaya çalışılan İran ve Uzakdoğu’daki devletlerin çözüme ikna etmeye çalıştığı Kuzey Kore’ye karşı konumunu da güçlendiriyor. Amerika, müttefikleri ile verdiği konserde şefliği elden bırakmıyor, ancak artık orkestrası olmadan da bir işe yaramadığının bilincinde.

Bush, Arap dünyasında sürekli dostluklar için tek yolun Filistin sorununun çözümü olduğunun farkına varmışa benziyor. Filistin özerk yönetiminin reform çabaları için 350 milyon dolarlık destek verilmesi hoş bir jest. Ancak bu mali destek, Ariel Şaron ve İsrail’in somut ödünler vermesi için Washington’ın uygulaması gereken baskının yerini tutamaz.

Cumhuriyetçi lider, iç politikada iddialı bir reform programı uygulanacağını duyurdu. Bu, arkasında ülkenin sadece yarısının desteği bulunan bir başkan için epey cesur bir adım. Bush, 70 yıl önce Başkan Franklin Roosevelt tarafından hayata geçirilen Amerikan sosyal güvenlik sisteminin kısmen özelleştirilmesini hedefliyor.

Oysa bu sistem, Amerikalı emeklileri yaşlılıkta aciz duruma düşmekten koruyordu. Birçok Amerikalı, sosyal güvenlik sisteminin Wall Street’teki borsacıların eline devredilmesinin iyi bir fikir olmadığı görüşünde. Bush’un, bu planlara muhalif olanları ikna etmek için geçmiştekinden daha da uzun soluklu ve sabırlı şekilde çaba sarfetmesi gerekecektir.“