1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Bulgaristan yeni bir dönemin başlangıcında

Alexander Andreev30 Ocak 2005

2005 yılı Bulgaristan için bir dönemeç. AB üyeliğine hazırlanan Bulgaristan’da ekonomi son yıllarda, yılda yüzde 5 oranında büyüme kaydediyor, enflasyon sıfıra indirildi, NATO üyeliği gerçekleşti ve AB üyeliği için gereken tüm koşullar yerine getirildi. Bu yıl önemli bir dönem noktasında bulunan Bulgaristan’daki son durumu Alexander Andreev derledi…

https://p.dw.com/p/AayZ
Bulgaristan, 2007 yılında AB'ye tam üye olacak.
Bulgaristan, 2007 yılında AB'ye tam üye olacak.Fotoğraf: Transit-Archiv

AB’yle üyelik anlaşmasının imzalanması ve parlamento seçimleri, bu yılın ilk yarısında Bulgaristan’ın geleceğini belirleyecek iki önemli olay. Bulgaristan’ın değişim süreci tamamlandı mı ve Bulgar toplumunu bundan böyle neler bekliyor? Bunlar, şu sıralarda kamuoyunu en çok meşgul eden ve çeşitli tartışmalara konu olan sorular.

Son günlerde, ülkedeki ekonomik sürecin tamamlandığını, yeni elit kesimin pozisyonunu sağlamlaştırdığını ve Bulgaristan’ın kesinlikle ilerleme içinde olduğunu iddia eden bir kitap yoğun tartışmalara yol açıyor. Kitabın iki yazarından biri olan Sosyolog ve Kamu Araştırma Uzmanı Andrei Raiçev, yakında yapılacak parlamento şeçimleri konusunda şu görüşleri dile getiriyor:

“Bu seçim Bulgaristan’da ilk kez olumsuz değil, olumlu bir oylamaya sahne olacak. Kamuoyu bu kez bir hükümetin işine son vermek için değil, yeni bir gelecek için oy verecek. Ve bu gelişmenin son 15 yıl içinde benzeri olmadı.“

Saksoburggotski yönetimi

Amerikan Gallup Enstitüsü’nün Balkanlar temsilcisi Kanço Stoiçev ile birlikte tartışmalı kitabı kaleme alan Raiçev, Bulgaristan’da yaşam standardının önemli ölçüde yükseldiği ve bunun toplumsal istikrarın sağlanmasında en önemli unsur olduğu görüşünü savunuyor ve bu gelişmeyi Başbakan Siemeon Saksoburggotski’nin başarılı yönetimine bağlıyor.

2001 yılından bu yana iktidarda bulunan eski Kral Siemon, gelecek seçimlerin de favori adayı. Siemon başkanlığındaki „II. Simeon Ulusal Hareketi“ adlı parti, kamuoyu yoklamalarında eski komünist partinin devamı niteliğindeki „Bulgaristan Sosyalist Partisi“nin gerisinde kalsa da, eski Kral başbakanlık görevi için en çok istenen aday.

Yazar Raitçev, Siemon Saksoburggotski’nin seçimlerdeki başarısının, Bulgar Türkleri’nin küçük partisi „Haklar ve Özgürlük Hareketi“ ile birlikte kendisine duyulan sempatiyi değerlendirmesine bağlı olduğunu belirterek „Parlamento seçimleri bugün yapılacak olursa, kamuoyu araştırmalarına göre iktidar koalisyonu yüzde 12 artı yüzde 6 , Sosyalist Parti ise yüzde 23 oranında oy alır. Yani kapatılması gereken yüzde 5‘lik bir fark söz konusu“ diyor.

Merkez sağda bölünme

Birkaç yıl öncesinde kadar merkez sağdaki en büyük politik gücü oluşturan, eski Başbakan İvan Kostov liderliğindeki „Demokratik Güçler Birliği“ uzlaşması mümkün olmayan üç ayrı kanada bölünmüş durumda. Seçime kadar yeniden ittifak oluşturmayı başarabilmeleri halinde, oyların yüzde 15‘ini almaları ve Sosyalistler’i geride bırakarak, merkez sağdaki diğer partilerle birlikte iktidara gelmeleri mümkün.

Seçimin bir diğer iddialı grubunu ise, yeni bir parti oluşturmakta olan iş adamları oluşturuyor. Kısmen karanlık işlerle büyük servet yapan en zengin iş adamları, ülkenin ekonomik çıkarları adına politik faaliyet göstermeye hazırlanıyorlar. Oluşturulacak olan yeni partinin üyelerinden biri, zengin işadamlarının ellerindeki olanaklarla, özellikle küçük kent ve kasabalarda büyük oranda oy alabileceği iddiasında.

AB üyeliği

Bulgaristan’da politik çevreleri ve kamuoyunu bekleyen ikinci önemli olay ise, AB üyeliği. Üyelik anlaşması 26 Nisan’da imzalanacak ve 2007 yılı başında Bulgaristan AB’ye katılacak. Bulgarlar’ın büyük çoğunluğu bir yandan, AB üyeliğinin refah ve istikrar getireceğini umarken, diğer yandan büyüyecek olan rekabet kavgasından korkuyor. Sadece işadamları değil, aynı zamanda normal vatandaşlar da ulusal ekonominin rekabet ortamına ayak uyduramamasından, egemenliğini ve söz söyleme hakkını yitirmesinden endişe ediyor. Bunun en tipik örneği, AB’nin baskısı ile kapatılan Kozludoy reaktörü. Bu karar, Bulgar halkı tarafından desteklenmiyor.

Buna rağmen, Bulgar halkının yüzde 70‘inden fazlası, AB’ne üyelikten yana. Ve parlamento seçimi öncesinde tüm büyük partilerin kampanyasına AB’ye üyelik konusu hakim. Bulgaristan’ın BM nezdindeki Büyükelçisi Stefan Tafrov, 2005 yılındaki en önemli dışpolitik gündem noktalarını şöyle sıralıyor:

„En önemlisi kuşkusuz, Nisan ayında AB’ne üyelik anlaşmasının imzalanması. Benim çalışma alanım olan BM’e gelince: Güvenlik Konseyi’ne ilişkin reform, Bulgaristan açısından büyük önem taşıyor. Bulgaristan, BM Güvenlik Konseyi’nin genişletilmesi, gerek daimi, gerekse daimi olmayan üye sayısının arttırılması fikrini destekliyor.“