1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

BS: Yıldırım'ın ziyareti rastlantı değil

16 Şubat 2017

Başbakan Yıldırım’ın Almanya’ya yapacağı ziyaret ve ABD ile Avrupalıların NATO konusundaki yaklaşımları ve Trump’ın Ortadoğu politikaları bugünkü Alman basınından seçtiğimiz konular arasında.

https://p.dw.com/p/2XjEr
Türkei verlängert Ausnahmezustand - Yildirim
Fotoğraf: picture alliance/abaca/M. A. Ozcan

17.02.2017 - Alman basınından özetler

AKP'nin Almanya'da referandum kampanyasını başlatması bekleniyor. Başbakan Binali Yıldırım cumartesi günü Oberhausen kentinde düzenlenecek bir etkinliğe katılacak. Braunschweiger Zeitung’dan seçtiğimi yorum Başbakan Yıldırım’ın Oberhausen ziyaretine ilişkin: 

"Yıldırm’ın Almanya'da kamuoyuna seslenmesi rastlantı değil. Ziyaret Almanya’da birtakım rahatsızlıkların gündeme geldiği bir dönemde gerçekleşiyor. Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) üyelerine yönetilen son casusluk suçlamaları ve bununla bağlantılı olarak Almanya’da konutlara yapılan polis baskınları bunun kanıtı. Türkiye yönetimine güvensizlik ne kadar büyük olsa da, mülteci krizi kapsamında yardıma devam eden ülke konumu ile önemini koruyor. Ancak Yıldırım’ın ziyaretine kamuoyu önünde bir karşı harekette bulunulması çok da zor bir şey olmasa gerek. Örneğin Angela Merkel neden işini yaptığı için yargılanan, hayatı güvence altında olmadığı için ülkesinden kaçan bir kişi olan Cumhuriyet gazetesinin eski Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ile büyük bir sahnede tartışma programına katılmıyor?”

ABD Başkanı Donald Trump bir yandan NATO’nun ‘demode’ olduğunu söylerken diğer yandan da müttefiklerinden savunma harcamalarını arttırmalarını istiyor. ABD Savunma Bakanı Mattis de NATO üyesi ülkeler savunma harcamalarını artırmazsa ABD‘nin NATO'daki angajmanını düşüreceğini söyledi. Fränkischer Tag adlı gazetenin NATO’nun konumuna ilişkin yorumunda şu görüşler yer alıyor:

"Bir kuruluş ne kadar güçlü ve ne kadar kendine güveni varsa, o oranda çekici olur. Bunun olmasının önkoşulu sadece finansal kaynakların artırılması değil, hedeflerin ne olduğunun belirlenmesidir. Agresif bir Rusya, asabî bir Çin ve İslam’ı kendi çıkarları için kullanan terörist odakların hâlâ büyük bir tehlike olarak kalmaya devam etmesi, tüm bunlar Avrupa’ya başka bir seçenek bırakmıyor. Karşımızdaki meydan okumalar görmezden gelemeyeceğimiz kadar yaşamsal! Öte yandan bu meydan okumalar en önemli müttefikimiz olmadan tek başına mücadele edemeyeceğimiz kadar da büyük boyutta! ABD önemli konumunu sürdürüyor.”

Brüksel'de düzenlenen NATO Savunma Bakanları toplantısında ABD Savunma Bakanı James Mattis, NATO üyesi ülkeler yıl sonuna kadar savunma harcamalarını artırmazsa ABD‘nin NATO'daki angajmanını düşüreceğini söyledi ve üye ülkelerin savunma harcamalarını gayri safi yurtiçi hasılalarının en az yüzde ikisi oranında yükseltmelerini talep etti. Rheinpfalz gazetesinin konuya ilişkin yorumuna geçiyoruz:

"Avrupalılar çevrelerindeki kriz odakları nedeniyle kesenin ağzını açmak zorunda kalacaklar. Ancak yüzde iki hedefi biraz sorunlu. Yüzde iki oranına takılıp kalmak, ek finansal gücün akılcı bir biçimde nasıl kullanılabileceğini engelliyor. Eğer her ülke kendi ordusuna biraz daha fazla finansal yatırım yapsa, o takdirde ordunun savaşma gücü sadece biraz artar. Ama Avrupalılar eğer kim, hangi alanda uzmanlaşacak, bu konuda görüş birliği sağlayabilseler, o zaman İttifak daha da güçlenmiş olur.” 

ABD Başkanı Donald Trump, İsrail Başbakanı Netanyahu ile buluşması öncesinde yaptığı açıklamalarda, İsrail ile Filistinliler arasındaki anlaşmazlığa mutlaka iki devlet formülüyle çözüm bulunmasının gerekmediğini söyledi, İsrail’in yerleşim politikalarını eleştirdi. Hessische-Niedersächsische Allgemeine gazetesinin bu konudaki yorumunda şu satırlar dikkat çekiyor:

"Trump'ın iki devletli çözüme alternatifi ne? Ortak bir devlet mi? Bu ancak hayal olabilir! Trump’un buna bir yanıtı yok, planı da yok. Onun “Barış İçin Anlaşma” dediği şey, ABD’nin öteden beri sunduğu, iki taraf arasında arabulucu rolü oynamaktan başka bir şey değil. İsrail hükümetinin yerleşim birimleri inşaatlarında biraz kendini frenlemesi yönünde yaptığı ikaz, İsrail ve Filistinlilerin kabul edilebileceği bir barış anlaşması için yeterli olmaktan uzaktır.”  

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Çelik Akpınar