1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Brüksel'de havalar fırtınalı

Alexander Kudascheff / DW9 Aralık 2003
https://p.dw.com/p/Aa7C

AB’nin bu hafta sonunda yapılacak zirvesi tehlikede. Brüksel’de yapılacak zirve öncesinde üye ülkeler arasında görüş birliği sağlanabilmiş değil. Avrupa Anayasası hazırlanmasına 2000 yılında Nice’de yapılan zirvede karar verilmişti. Anayasanın hazırlanması için sadece üye ülkelerin temsilcilerinin değil, aynı zamanda Avrupa Birliği kurumlarının da temsilcilerinin bulunduğu bir konvansiyon oluşturulmuştu. Başkanlığını Fransa’nın eski devlet başkanlarından Giscard d’Estaing’in hazırladığı konvansiyon üye ülkelere sunuldu. AB devlet ve hükümet başkanları anayasayı Brüksel zirvesinde kabul edeceklerdi. Ancak ulusal çıkarların gözetilmesi Avrupa Anayasası’nı tehlikeye soktu. DW’den Alexander Kudascheff’in yorumu...

Brüksel’deki sinirli atmosferi hissetmemek mümkün değil. Cuma ve cumartesi günleri yapılacak zirve başarılı olabilecek mi? 15 Avrupa Birliği üyesi ve 10 yeni üyenin devlet ve hükümet başkanları Avrupa Anayasası üzerinde anlaşabilecek mi? Gerçekten adına yakışır bir anayasa mı olacak, yoksa uzlaşma sonucu budanmış bir metin mi çıkacak ortaya? Anayasa metni en ince ayrıntılarına kadar tartışılırsa, genelde ilkeleri korumak mümkün olacak mı? Ve zirvede zafer kimin olacak? Konvansiyonun mu? Her halükarda çıkarlarını korumak isteyen İspanya ve Polonya’nın mı? Yoksa konvansiyonun hazırladığı taslağı bu hali ile kabul etmek isteyen Fransa ve Almanya’nın mı?

Bu soruların cevaplarını tahmin etmek zor ve Brüksel’de her zaman hakim olan iyimserlik havası yerini kuşkuya bıraktı. Çoğu kişi, anayasa zirvesinin sonuçsuz kalacağı ve uzlaşmanın gelecek yıl başında sağlanacağı görüşünde. Kuşkusuz herkes zirve öncesinde beklentilerin abartıldığını, bir nevi poker oynandığını biliyor. Kötümserlerin başını Almanya Dışişleri Bakanı Joschka Fischer çekiyor, iyimserlerin ise Lüksemburg Başbakanı Jean Claude Juncker.

İspanya - Polonya ikilisi bir adım geri atmamakta ısrarlı. Zirve hazırlıklarının bir parçası olan tüm bu taktikler 2000 yılında Nice’de yapılan zirveyi hatırlatıyor. O zamanda üye sayısı 25’e çıkacak bir Avrupa’nın kurumları tartışılmış ve sonuçta bugünkü yapının yetersiz kalacağına karar verilmişti. Bu yüzden de Nice’de Avrupa Birliği’nin işleyişi ve demokratik meşruluğunu güvence altına alacak bir konvansiyon kurulması kararlaştırıldı.

Ardından konvansiyon üyesi olan yüzden fazla parlamenter ve hükümet temsilcisi bir yıldan fazla tartıştılar. Sonuçta hazırladıkları anayasa taslağını üye ülkelere sundular. Hemen ardından anayasa taslağının en ince ayrıntılarına kadar tartışılmaya başlandı, paramparça edildi, çekişmeli pazarlıklar yapıldı. Anlaşma sağlanamayınca herkes anayasayı unutmayı çıkarına daha uygun buldu ve şimdi Nice zirvesinde alınan kararlara geri dönüldü. Bu Nice zirvesinden çıkarılan derslerin unutulduğu anlamına gelir.

Herkes yine ulusal çıkarlarını savunuyor ve uzun tartışmalarla hazırlanan anayasa taslağını reddediyor. Anayasa taslağını hazırlayanlar, eserlerinin nasıl paramparça edildiğini eli kolu bağlı seyrediyor. Kısacası Brüksel’de hava fırtınalı ve rüzgar hiç beklenmedik bir yönden Nice’den esiyor...