Kriminalkommissarin

Cornelia von Hollen, ‘silah ve kelepçe taşıyor musunuz?’ diye sorulduğunda ”evet” diye yanıt veriyor. Ama ardından hemen ekliyor: ”Fakat sadece dışarıya soruşturma yapmak için gittiğimde.” Pazar akşamları Almanya’nın en sevilen polisiye dizilerinden ”Tatort’u” (Olay Yeri) seyredip, seyretmediği sorulduğunda ise gülerek ”hayır, hiç ilgimi çekmiyor” şeklinde yanıt veriyor.

Komiser Cornelia von Hollen polislere dair klişelerle sık karşılaşıyor. Filmler, televizyon dizileri ve polisiye romanların polislere ilişkin çizdiği tablo, gerçek hayatla nadiren örtüşüyor. Von Hollen, polislerin çoğunlukla masa başında çalıştığını belirtiyor. Elbette polisler dışarı çıkarak soruşturma da yürütüyor. Ama bu işin de pek heyecan verici ve hareketli olduğu söylenemez. Von Hollen, ”çoğunlukla bir olay kırk beş dakika içinde de çözülmez” diyor.

Adalet arayan hesap avcısı

Komiser Cornelia von Hollen, yüzeyi tuğla kaplı binadaki masasına her sabah saat sekizi biraz geçe oturmadan önce iki çocuğunu okula hazırlıyor. Von Hollen’ın küçük bürosu, çalıştığı binanın batı kanadında, uzun koridorun sonunda bulunuyor. Oda numarası 105, bölüm K 23, mali suçlar...

Cornelia von Hollen’ın masası, odanın neredeyse yarısını kaplıyor. Masanın üzerinde suçlularla mücadele için kullandığı bilgisayarı duruyor. Cornelia von Hollen hesap avcılığı yapıyor, zira uzmanlık alanı sahte iflas, dolandırıcılık gibi mali suçları ortaya çıkartmak. Von Hollen, sayıların dünyasında kendini rahat hissettiğini söylüyor: ”Hesap defterleri ve rakamlarla suçu ispat edebilecek kanıtlar bulmanın çok kolay ve mantıklı olduğunu düşünüyorum.”

Cornelia von Hollen için suçluları yakalamak kadar birinin suçsuzluğunu ispatlamak da önem taşıyor. Zira 35 yaşındaki komiserin hayatında vazgeçmediği değerlerden biri adil olmak. Bu nedenle polisliği seçtiğini belirtiyor.

Günümüzde kadın polisler artık normal

Cornelia von Hollen 16 yıldan beri, doğduğu kent olan Bremerhaven’da, Emniyet Müdürlüğü’nde çalışıyor. Bremerhaven’da okula giden von Hollen, komşu kent Bremen’de de polis akademisini bitirdi. O dönemde de kadınların polis olması normal sayılıyordu. Kadınların bu meslekte çalışması diğer polisleri de etkiledi. Bir taraftan kadınların sosyal ilişkilerdeki başarısı ekipteki havayı olumlu yönde değiştirdi. Diğer taraftan daha önce komiserlerin günlük hayatında pek de önemli bir yere sahip olmayan konular kadınlar sayesinde gündeme geldi: Aile, çocuklar, okul, yemek pişirmek. Bütün bunlar Cornelia von Hollen’ın günlük hayatının bir parçası olduğu için, emniyet müdürlüğünde yarım gün çalışıyor. Von Hollen, sekiz yaşındaki Jero ve on yaşındaki Deike öğle üzeri okuldan gelmeden önce evde olabilmek için, dört saat mesainin ardından işi bırakıyor. Evde önce acele yemek pişiren von Hollen, daha sorna da çocukların ev ödevlerini yapmasına yardım ediyor. Ödevler bittikten sonra da çocukların boş zamanlarını değerlendirebileceği bir etkinlik düşünüyor. Günlük hayatını ”hiç kuşkusuz, çok stresli” sözleriyle tanımlayan von Hollen, sürekli zaman baskısı altında olduğunu itiraf ediyor.

Aile ve meslek yaşamı – İki ayrı dünya

Cornelia von Hollen’ın eşi Axel’da ev işlerine yardım ediyor. Hafta sonunda aile bireylerinin uyandırılması ve sabah kahvaltının hazırlanması, öğleden sonra çocukların futbol antremanına götürülmesi, Axel’ın sorumluluk alanına giriyor. Veli toplantılarına ise çift birlikte gidiyor.

Cornelia von Hollen için aile hayatı ve mesleği birbirinden farklı alanlar. Özel hayatında Connie olarak çağırılan von Hollen eve gittiği zaman, komiser von Hollen Bremerhaven’daki yüzeyi tuğla kaplı binada kalıyor. Cornelia von Hollen, eğer onu kimse beklemiyorsa, bazen arkadaşlarıyla birlikte çay içiyor. Bir polis olarak ona ”bir çocuk, hangi çocuk araç koltuğuna oturabilir?” diye sorulduğunda yanıtlamakta zorlanarak, ”ben suç masası eğitimi aldım, toplum polislerinin ne yaptığını bilmiyorum” diyor.

Soru: Bir komiserin hayatının daha heyecan verici olduğunu mu düşünmüştünüz?