1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Borsa krizlere alışıktır

10 Ağustos 2011

Şu sıralarda dünya finans piyasalarında kıyamet kopuyor. Aslında bu alışılmadık bir durum değil. Çaplı para imha operasyonları yüzyıllar önce de görülmüştü. Aradaki fark, bu kez devletlerin de bu sürece karışmış olması.

https://p.dw.com/p/12DwE
Fotoğraf: picture alliance/dpa

Spekülasyon ve borsa paniklerine, insanlığın eline para geçtiğinden beri rastlanmıştır. 17. yüzyıl Hollanda’sındaki lale krizi bunun tipik örneğidir. Kontrolsüz ticaret ve hırs, lale soğanlarına para yatıran binlerce kişiyi beş parasız bırakmıştı. İktisat tarihçisi Werner Abelshauser geçmişin bütün göz kamaştırıcı büyüklükteki mali kırılmalarını en ince ayrıntısına kadar araştırmış.

Tokyo Borsası, 2008'de varlığının yarısını kaybetmişti
Tokyo Borsası, 2008'de varlığının yarısını kaybetmiştiFotoğraf: picture-alliance/ dpa

Abelshauser yakın tarihten onlarca örnek verilebileceğini söylüyor. Örneğin 1990’lar Japonya’sı. Karşılığı olmayan ipotek kredileri Japonya’yı uzun süreli resesyona sürüklemişti. İsveç de, sosyal devlet modelinin iflas ettiği 1991/92 yıllarında mali kriz geçirmiş, ardından da Asya kaplanlarını vuran buhran patlak vermişti. Japonya’daki krizin nüksetmesinin ardından yüzyılımızın başlarındaki internet krizi borsaları sarsmıştı. Alman iktisat tarihçisi, ‘bu kadar kısa aralıklarla patlak vermesine rağmen, çoğumuz bu krizleri hatırlamaz’, diyor.

Bu kriz de öyle

Bielefeld Üniversitesi öğretim üyesi Werner Abelshauser son krizin de, küresel etkisi olan büyük krizlerden farklı olmadığını ve küresel finas piyasalarının birbirine karışmış olmasından kaynaklandığını söylüyor. Küresel finans krizinin bir 21. yüzyıl fenomeni olmadığını belirten Abelshauser 1873 yılındaki yatırım ve kredilendirme patlamasının zamanının en büyüklerinden olan Viyana’daki bir bankanın kapanmasına yol açtığını hatırlatıyor. 19. yüzyılda başlayan küreselleşme finans merkezi Viyana’da patlak vermiş, kriz Berlin borsasının çökmesine neden olmuş, Berlin’deki kriz de New York’a sıçramıştı.

Son krizi diğerlerinden ayıran özelliği ise, devletlerin de finans piyasalarındaki krize bulaşmış olması. Profesör Abelshauser, aşırı derecede borçlandıkları için, devletlerin manevra alanının daraldığını söylüyor ve ekliyor: ‘2008 kriziyle, devletlerin banka kurtarma operasyonları sayesinde kolay başa çıkılmıştı. Ama milli devletler borçlanmayı arttırmak zorunda kaldıkları için şimdi inandırıcı müdahale imkanlarını kaybettiler. Bu nedenle de kriz ikinci basamağa çıktı. Yani yatırımcı artık devlete de güvenmiyor.’

Piyasaların dizginlenmesi şart

Bielefeld Üniversitesi öğretim üyesi Werner Abelshauser
Bielefeld Üniversitesi öğretim üyesi Werner AbelshauserFotoğraf: picture-alliance/ dpa

Devletlerin de krize ortak olmasının nedeni, finans piyasalarının son yıllarda olağanüstü dinamik bir gelişme göstermesinde yatıyor. Piyasaların dizginlenip, spekülatif işlemlere kesin sınır çekilmesi gerektiğini belirten Werner Abelshauser, piyasanın kendine çeki düzen vermemesi durumunda hükümetlerin devreye girmesinin şart olduğunu söylüyor ve şu örneği veriyor: ‘1980 yılındaki Yediler Grubu Venedik zirvesinde zamanın Almanya Başbakanı Helmut Schmidt dünya piyasalarında serseri mayın gibi dolaşan başıboş sermayenin tehlikeli hale gelmeye başladığına işaret etmiş ve Yediler Grubu’nun bu sermayeyi kontrol altına alması amacıyla bir hazırlık komisyonu kurulmasına önayak olmuştu.’

Dünya borsalarındaki son fırtına bir haftada 2,5 trilyon dolarlık zarara yol açtı. Abelshauser, muazzam bir rakam olmasına rağmen bunun bir ilk olmadığına dikkat çekiyor. Nitekim Dow Jones endeksi 19 Ekim 1987’de tarihinin en büyük günlük değer kaybına uğramıştı. O yılki borsa krizinde dünya borsalarının toplam değer hacmi bir günde yüzde 22 oranında daralmıştı. Werner Abelshauser New York’tan bütün dünyaya yayılan ‘Kara Pazartesinin’ çabuk unutulduğunu söylüyor. 1987 borsa krizine, borsa işlemleri için yazılan programların kontrolden çıkması üzerine bilgisayarla hatalı otomatik satış direktifleri verilmesi yol açmıştı.

© Deutsche Welle Türkçe


Monika Lohmüller/A. Günaltay

Editör: Nihat Halıcı