Interview mit Juncker & Lamsdorff & Schäuble

Borç krizinden çıkmak için AB ve IMF'nin acı reçetesini kabul etmek zorunda olan İrlanda'da hükümet krizi yaşanıyor.

Koalisyonun küçük ortağı Yeşiller Partisi'nin erken seçim istemi ve koalisyondan ayrılma tehdidi krize neden oldu. Son dönemlerde sık sık güvenilirliği ve liderliği sorgulanan Başbakan Brian Cowen, derhal seçimlere gitmenin söz konusu olmadığını kaydederken, önce bütçe tasarısını parlamentodan geçirmek istediğini, bunun ardından 2011 yılı başında erken seçimlere gitmeyi tasarladığını söyledi.

İrlanda hükümetinin yaklaşık 80 milyar euroluk AB ve IMF yardımını alabilmesi için kemer sıkma önlemlerini içeren bütçe tasarısını parlamentodan geçirmesi gerekiyor.

İrlanda tasarruf etmek zorunda

AB üyesi İrlanda’nın içinde bulunduğu kriz, Avrupa Birliği'nde yoğun tartışmaları beraberinde getiriyor. Euro Bölgesi Başkanı Jean-Claude Juncker, İrlanda’nın bütçesini bir kez daha konsolide etmesi gerektiğini vurgulayarak, " İrlanda bunu yapacaktır da... Dört yıllık bir plan çerçevesinde 15 milyar euro tutarında tasarruf yapması gerekecek, bunun altı milyarlık bölümünü de önümüzdeki yıl, yani 2011’de tasarruf etmek zorunda. Tasarrufa gitmeden mali açıdan zor durumda olan İrlanda’ya Avrupa fonlarından yardım yapmak mümkün olmayacak" dedi

İspanya ve Portekiz endişesi

Yunanistan’da yaşananlardan sonra, İrlanda’nın içine girdiği mali kriz durumu AB üyeleri tarafından son derece önemseniyor. İrlanda’nın bu kadar önemsenmesinin ardında aslında Portekiz’in, hatta İspanya’nın da aynı konuma gelme riskinin yattığı belirtiliyor. Domino taşları benzeri bir etkileşimle AB ortak parasının yeniden sarsılabileceği yönündeki endişeler hakkında Euro Bölgesi Başkanı Jean-Claude Juncker şunları söylüyor:

“Sanıyorum, İrlanda’daki gibi bir durumun yeniden ortaya çıkması durumunda AB ile Euro Bölgesi’nin hemen harekete geçebileceğini ve çözüm yolu bulabileceğini sergilemiş olduk. Ayrıca ben İrlanda ile Portekiz arasında bir paralellik görmüyorum. Çünkü Portekiz’in banka sektörü oldukça sağlıklı durumda. Bu nedenle İrlanda’dan etrafa otomatikman kıvılcım yayılacağını beklemiyorum. Zaten İrlanda’yı kendi kaderine terk etmediğimiz, İrlanda hükümeti ile birlikte İrlanda’yı yeniden rayına oturtmaya çalışacağımız içindir ki domino taşları misali bir kıvılcım sıçraması olmayacaktır.”

Tek sorumlu İrlanda mı?

İrlanda’nın içine düştüğü mali krizde Dublin’in olduğu kadar, İrlanda’da bu konuda olup bitenlerden fazlaca haberi olmayan AB ülkeleri de sorumlu tutuluyor. Peki asıl kabahat kimde? Avrupa parlamenterlerinden, Hür Demokrat Parti’li Alexander Graf Lamsdorff bu noktada şunları söylüyor:

“Kanımca tüm Avrupa sadece son haftalarda değil, yıllarca İrlanda ile ilgilenmedi. İrlanda ekonomisinin sorunu kamu borçlanmasından ziyade, banka sektörüdür. Kıta Avrupası’nın banka denetleme sistemlerinde de boşlukluklar vardı; ama İrlanda’da kimi bankaların yaptığı işler onların boyunu iyice aştı, bu da ülkeyi krize götürdü. Öte yandan Avrupa Parlamentosu’nda, Komisyon’da ve Konsey’de son haftalarda gerçek bir Avrupa banka denetleme sistemi oluşturma yönünde aldığımız kararlar, umuyorum ki gelecekte bu tür endişelerimiz olmasına meydan vermeyecektir.”

İrlanda’nın Mali İstikrar Fonu kapsamında 80 ila 90 milyar euro arasında mali yardım alması planlanıyor. Almanya Maliye Bakanı Wolfgang Schäuble, amaçlarının mali kaynak yaratmak değil, sorunun kaynağına inmek olduğunu vurgularken, şunları söyledi:

“İrlanda’ya yardım paketi sunulurken burada gerçekten sözkonusu olan euronun istikrarı mı, bu noktanın iyi incelenmesi gerekir. Biz burada herhangi bir üye ülkeyi değil, ortak para birimimizin istikrarını savunuyoruz. Bu hedefe yönelik olarak da üç yıllık bir mali koruma kalkanını oluşturduk. İrlanda, işte bu fondan yararlanacak. Ancak biz bununla sadece mali kaynak yaratmak değil, asıl temeldeki sorunları çözmek istiyoruz. Üzerinde çalıştığımız şey budur!”

© Deutsche Welle Türkçe

DW/AFP/Reuters/dpa, ÇA/AŞ/NH