1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

BM'nin itibarı yeniden tesis edilmeli

Heinrich Bergstresser9 Haziran 2004

ABD zor zamanlarda değişimin gerekli olduğunu kavradı ve sonunda Irak için karar tasarısını müttefiklerinin istediği biçimde düzelterek kabul ettirdi. Bunu yapmak zorunda idi, aksi takdirde iktidarın Iraklılara devri için öngörülen 30 Haziran öncesinde ağır bir yenilgi almış olacaktı. Bu kararla Irak’ın işgali 30 Haziran’da en azından uluslararası hukuka göre sona ermiş olacak. DW’den Heinrich Bergstresser yeni Irak karar tasarısı ve BM’in rolünü yorumluyor:

https://p.dw.com/p/Aa39

"Gereken yapıldı. BM ve Güvenlik Konseyi, oybirliği ile kabul edilen Irak karar tasarısı ile yine uluslararası diplomasinin merkezi oldu. İstenince herşey bu kadar basit olabiliyor ya da olabilseydi çok iyi olurdu. O zaman dünyadaki diğer sorunlar da kolayca çözülür, daha büyümeden halledilirdi. Ne yazık ki, New York’ta kararın kabul edildiği sırada Irak’ta yaşanan bombalı eylemler, dünya forumunu nelerin beklediğinin habercisi idi.

Irak ve Orta Doğu sorunları böylece ait oldukları yere döndü. ABD ve İngiltere’nin bıraktıkları miras ağır da olsa doğrusu buydu. Bölgenin istikrar ve barışa kavuşması için ortak strateji ancak Iraklılar ve komşu ülkelerle birlikte hazırlanabilir ve uygulanabilir, aksi mümkün değildir. Aşılması gereken en önemli sorun ise, bölgedeki iktidar sahipleri ya da geleceğin liderlerinin kabul ettiklerinden çok daha fazla içselleştirdikleri diktatörce uygulamaların sonunun çıkmaz olduğuna inandırmak.

Henüz bunu başarmanın reçetesi yok. Ama geçiş hükümetinden özgür seçimlerle iş başına gelecek bir hükümet sürecinin takviminin çıkarılmış olması ve BM’in bu süreçteki öncülüğünün kabul edilmesi bile yeterli. Bu süreç Irak’ta istikrarın sağlanması için politik temeli oluşturacak ve Iraklılara demokratik bir hükümet şansı sunacak.

ABD ve müttefikleri içinse karar tasarısı hem acı hem de tatlı bir reçete. Çünkü Irak krizi ile kendini dünya polisi ilan eden Beyaz Saray’ın politik ve askeri sınırları ortaya çıktığı gibi, Birleşmiş Milletler’in ortak çözümü olmaksızın dünya barışını tehlikeye sokacak noktaya gelinebileceği anlaşıldı. Amerikan Dışişleri Bakanı’nın Güvenlik Konseyi’ne verdiği Irak’taki BM çalışanlarının güvenliğinin üstlenileceğine dair mektup sadece bir jest. Bu mektup, süper gücün içinde bulunduğu çıkmazdan ancak BM’in yardımı ile kurtulabildiğinin kanıtı. ABD, biraz yara almış biraz güç kaybetmiş de olsa, sonuçta itibarını koruyabilecek. Bu da verdiği tavizleri tahammül edilebilir kılıyor.

ABD’nin bölgedeki inanılırlığı, barış, istikrar ve kalkındırma hedefini güttüğüne inanç sıfır düzeyinde. Sadece onun değil, BM’in imajı da yara aldı, üstelik yeni değil, son 15 yıl içinde yaşanan deneyimlerin sonucu. Bu yüzden de ilk hedefi yeniden güven kazanmak olmalı. Kofi Annan, Lakdar Brahimi ve ekibinin başarılı olmasını, kaos ve terörün yayılmasının önlenmesini umud edelim. Barut fıçısı Orta Doğu’da BM Bildirgesi’ndeki ilkelere uygun bir barışın sağlanmasını başka hiçbir kurum sağlamayaz. Dünyada bu anlamda politik ve gerekirse askeri güç sadece BM’de."