1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

BM Genel Kurulu'ndan yedi anekdot

21 Eylül 2017

Dünyanın en güçlü liderlerinin buluştuğu BM Genel Kurulu tarihi konuşmalara ve anlara tanıklık etti. DW, o anlardan bazılarını sizin için derledi.

https://p.dw.com/p/2kQxX
BM Genel MerkeziFotoğraf: picture-alliance

1. Sırayla ama önce en önemlisi

1955 yılından beri Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'nda ilk konuşmayı Brezilya yapıyor. Brezilya teşkilatın kurulmasından sonra arka arkaya iki kez genel kurula başkanlık ettiği için bu uygulama gelenek haline geldi. Ev sahibi ABD'nin söz alan ikinci ülke olması dışında kesin bir akış planı bulunmuyor. Genel kurulda söz alabilmenin tek şartı buluşmaya katılmak. ABD Başkanı Barack Obama 2016 yılındaki genel kurula geç geldiği için konuşma sırası Çad Devlet başkanı İdriss Deby'ye geçmişti.

2. Eşitliğin öncüsü mü?

Vijaya Lakshmi Pandit indische Politikerin
Vijaya Lakshmi PanditFotoğraf: Getty Images/Keystone/Hulton Archive

Konuşmaya başlamadan önce genel kurul dönem başkanının demecini dinlemek gerekiyor. Genel kurula başkanlık eden ilk kadın diplomat 1953 yılında Hindistan delegesi Vijaya Lakshmi Pandit olmuştu. Dünyada ilk kadın başbakanın 1960 yılında Sri Lanka'da (Sirimavo Bandranaike) göreve başladığı düşünülecek olursa bu çok önemli bir ilerleme sayılırdı. Daha sonra ise maalesef sadece iki kadın BM Genel Kurulu başkanlığına seçildi. Bu göreve 70 kez bir erkek temsilci getirildi.

3. Sabır şart

Genel kuruldaki konuşmalar normal olarak 15 dakika sürüyor. Konuşmacıların bu süreyi aşmaması için kürsüde renkli lambalarla işaret veriliyor. Eski Libya Devlet Başkanı Muammer Kaddafi ilk kez 2009 yılında katıldığı genel kurul toplantısında 96 dakika konuşmuştu. Amma o da Fidel Castro'nun rekoruna ulaşamadı. Castro'nun Küba Başbakanı sıfatıyla katıldığı genel kuruldaki konuşması tam 4 saat 29 dakika sürdü.

4. Bu kadarı yeter, kalkın gidelim

193 devletin bir araya geldiği buluşmalarda görüş ayrılığı çıkmaması beklenemez. 2010 yılında eski İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad Batı devletlerine çok ağır ithamda bulunmuş, Avrupa ülkeleriyle ABD'nin delegeleri de konuşmayı protesto amacıyla salonu terk etmişlerdi. Genel kurul bu gibi protestolara alışıktır. 2016'da Güney Amerika ülkeleri de gayrı meşru yollardan ve darbeyle göreve gelmekle suçladıkları Brezilya Devlet Başkanı Michael Temer'in konuşmasını boykot etmişti.

5. Skandal mı, yoksa bir BM efsanesi mi?

Genel kurul salonunu terk etmek başka, ayakkabısını çıkarıp hiddetle sıraya vurmak başka. Eski Sovyetler Birliği Bakanlar Konseyi ve Komünist Parti Başkanı Nikita Kruşçev'in 1960 yılındaki genel kurul toplantıları sırasında Sovyetler Birliği'ni eleştiren Filipin delegesini böyle protesto ettiği anlatılır. Ayakkabılı tepki Soğuk Savaş'ın başlangıcı olarak kabul edilir. Ama bakalım ayakkabıyla sıra dövme iddiası doğru mu? Görgü tanıklarının ifadeleri birbirini tutmuyor. Film kayıtları da bulunmuyor. Kruşçev sadece ayakkabısını sallayarak mı protesto etti? Kruşçev'in torunu 2000 yılında yayınladığı hatıratında Sovyet liderin gerçekten ayakkabısını sıraya vurduğu kanaatinde olduklarını belirtmekteydi.

USA Hugo Chavez spricht vor der UN Vollversammlung 2006
Hugo ChavezFotoğraf: picture-alliance/dpa/J. Szenes

6. Reklamcılık

Siyaset arenasında reklam yapılamaz mı? Eski Venezüella Devlet başkanı Hugo Chavez eski ABD Başkanı George W. Bush'a 'şeytan' dediği 2006 yılındaki konuşması sırasında solcu yazar Noam Chomsky'nin kitabını sallayarak salondakilerden bu kitabı okumalarını istemişti. Chomsky'nin 2003'te yayımlanan "Hegemony or Survival: America's Quest for Global Dominance" (Hegemonya ya da Hayatta Kalma: Amerika'nın Küresel Tahakküm Seferi) adlı kitabı bir anda en çok satanlar arasına girmişti.

7. Zor başlangıç

New York 1952 yılında Birleşmiş Milletler'in merkezi olana kadar genel kurul toplantıları her yıl ayrı bir şehirde yapılırdı. 1946 yılında delegeler ilk kez Londra'nın ünlü Westminster Katedrali'nin karışışındaki bir Metodist kilisesinde toplanmışlardı. Birleşmiş milletler bayrağı duvara ters asılmıştı. Ama 51 devletin temsilcileri kendilerine yer açtığı için kiliseye o kadar minnettar kalmışlardı ki ibadet yerinin boya masrafını üstlenmeye karar vermişlerdi.

Malte Rohwer-Kahlmann

© Deutsche Welle Türkçe