Berlin'de denizaltı bilmecesi

Der Spiegel dergisinde yer alan haberde, Kiel'deki tersanelerde inşa edilen denizaltılara İsrail’in nükleer başlık yerleştirdiği ve böylelikle “yüzer bir nükleer cephanelik” oluşturduğu belirtilmişti. Berlin'deki muhalefet bu iddiaların ardından, hükümetten ayrıntılı bir açıklama talep ederken, Merkel hükümeti de İsrail'e satılan denizaltılara daha sonra ne yapılacağı konusunda müdahale edilemeyeceğine dikkat çekti.

Ancak muhalefet konuyu Federal Meclis’e taşımaya hazırlanıyor. İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu ise Alman yapımı denizaltıların ülkesinin güvenliği için önemini vurguladı. Bild gazetesine bir demeç veren Netanyahu, Almanya’nın yeni bir denizaltı satışıyla İsrail’in güvenliğine destek olduğunun altını çizdiğine dikkat çekti.

İsrail'e güvenlik desteği

İsrail’den bugüne kadar hiçbir resmi açıklama gelmemiş olsa da uzmanlar, İsrail’in 200 ila 300 nükleer başlığa sahip olduğunu tahmin ediyor. Denizaltıları nükleer başlık taşıdığı takdirde, İsrail’in topraklarına yönelik bir nükleer saldırıya karşılık verebileceği belirtiliyor.

Alman hükümeti de İsrail’e denizaltı satışını ülkenin güvenliğine destek olarak gerekçelendirerek bunu tarihten kaynaklanan yükümlülüğün bir parçası olarak görüyor. Alman hükümetinin sözcüsü Steffen Seibert, iddiaların ardından yaptığı açıklamada, "İsrail’in güvenliği konusunda sadece bu hükümet değil, daha önceki hükümetler de sorumluluk hissediyordu. Denizaltı sevkiyatı da bu sorumluluğun bir göstergesi. Ekleyebileceğim daha fazla bir şey yok” diye konuştu.

Alman hükümeti bu çizgisi doğrultusunda, İsrail’e sattığı denizaltıların fiyatında da bir miktar indirime gidiyor. Özel yapım bu modeller İsrail’in askerî ihtiyaçlarına göre tasarımlanıyor. Denizaltılara nükleer başlık yerleştirilebilmesi için özel taşıma sistemlerinin de sevk edilip edilmediği ise gizlilik kuralları kapsamına giriyor. İki ülke arasındaki anlaşmaya göre Almanya 2017 yılına kadar İsrail’e üç denizaltı daha teslim edecek.

Ortadoğu’daki hassas güvenlik dengelerine rağmen, hangi partiler iktidarda olursa olsun bugüne kadar hiçbir Alman hükümeti, İsrail’e denizaltı sevkiyatı konusunda bir çekince görmedi. Eski Dışişleri Bakanı Hans-Dietrich Genscher'in "Yüzen her şey gider” şeklinde konuştuğu söylenir.

Denizaltı üretimi

Devlet destekli bu siparişler, Alman tersanelerinin de işine yarıyor. Konteyner gemisi inşaatının önemli ölçüde Çin ve Güney Kore’ye kaymasının ardından, denizaltı üretimi tersanelerin ağırlık noktalarından biri durumuna geldi.

Örneğin geçen yıl Türkiye’nin ThyssenKrupp'a ait HDW firmasına verdiği altı denizaltılık sipariş, Kiel ve çevresinde gelecek yıllarda da birçok kişiye istihdam sağlayacak. Resmi model tanımı U214 olan ve toplam yaklaşık 2,5 milyar euroya mal olacak bu denizaltılar, haftalarca su yüzüne çıkmadan deniz altında kalabiliyor. İsrail ve Türkiye’nin yanı sıra, Portekiz, Güney Kore ve Yunanistan da, Alman denizaltılarının müşterileri arasında.

U214 modelinin, ekonomik krize rağmen bu kadar rağbet görmesinin arkasında, sadece Berlin hükümetinden gelen destek ya da uzun vadeli askerî planlamalar bulunmuyor. Askerî strateji uzmanları için denizaltılar günümüzde görev alanı giderek genişleyen yüksek teknolojik donanımlı silah sistemleri konumunda.

Denizaltılar kontrol altında

Uzmanlar, denizaltıların limanları denetlediğini, şüpheli şilepleri hissettirmeden takip ettiğini ya da üçüncü ülkelerin telsiz iletişimini kontrol altında tuttuğunu belirtiyor. Bu amaçla giderek modernize olan denizaltıların, hassas teknoloji sayesinde denizlerde geniş alanları gözetleyebileceği ve insansız gözetleme uçaklarının iniş yapmasını sağlayabileceği kaydediliyor. Savunma uzmanları, yeni donanımlarla Alman mürettebatın denizden karadaki terör kamplarını bile vurabileceğine dikkat çekiyor.

© Deutsche Welle Türkçe

Nina Werkhäuser, Çeviri: Aydın Üstünel

Editör: Beklan Kulaksızoğlu