1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Batı Kuzey Kore konusunda temkinli

Linda Staude/DW14 Şubat 2007

Komünist Kuzey Kore’nin nükleer programına ilişkin olarak Pekin’de yürütülen Altılı Görüşmeler’den çıkan sonuçlara Batılı devletlerin verdikleri tepki oldukça ihtiyatlıydı. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı Başkanı Baradey, Kuzey Kore'ye denetçi göndereceklerini duyurdu.

https://p.dw.com/p/AZVF
ABD'nin BM eski Daimi Temsilcisi Bolton, Kuzey Kore ile varılan anlaşmayı eleştirdi.
ABD'nin BM eski Daimi Temsilcisi Bolton, Kuzey Kore ile varılan anlaşmayı eleştirdi.Fotoğraf: AP

Kuzey Kore’yi nükleer silahlanmadan alıkoyabilmek için 2003 yılından beri aralıklarla sürdürülen Altılı Görüşmeler’in başarıyla noktalandığı söylenebilir mi? Nükleer silahlarla donanmış Kuzey Kore’nin Uzakdoğu’yu silahlanma yarışına sürükleme tehlikesi gerçekten savuşturulabildi mi?

Henüz değil. Pyöngyang yönetimi sadece Yongbyon nükleer reaktörünü mühürleyip bunun Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı tarafından denetlenmesine izin vereceğini duyurdu, daha sonra bütün nükleer tesislerinin listesini çıkarıp bunları kapatmayı da vadetti. Bunun karşılığında Kuzey Kore, ABD ile doğrudan temasa geçebilecek, Washington’un terörü destekleyen devletler listesinden çıkarılacak, enerji ve gıda yardımı alacak. Kuzey Kore’den gelen olumlu sinyallere rağmen Batılı devletlerin tepkisi oldukça ihtiyatlıydı.

ABD Başkanı George Bush, Kuzey Kore ile varılan uzlaşmayı bizzat değerlendirmeye değer bulmayıp sözcüsü Tony Snow aracılığıyla aşırı iyimserliğe yer olmadığını duyurdu: “Uzlaşmayı memnuniyetle karşıladık. Altılı görüşmeler K. Kore’nin nükleer prrogramını diplomatik yollardan ele alıp Kore yarımadasının atom silahlarından arındırılmasının bütün katılımcı devletlerin menfaatine olduğunu duyurmak açısından iyi bir fırsattır.”

Beyaz Saray Sözcüsü Snow, eski BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi John Bolton’un uzlaşmayı yönelttiği sert eleştirileri yorumlamaya gerek görmedi.

"Yanlış sinyal verdik"

Bolton ilk tepkisinde Kuzey Kore’nin asgari tavizler karşılığında yüklü ekonomik yardım alacağını belirtirken, ekonomik tavizlerle elde edilen yakınlaşmayı neden onaylamadığını şöyle anlattı: “Bu, nükleer silahların yayılmasına çalışanlara verilmiş yanlış bir sinyaldir. Böylece herkes Dışişleri Bakanlığı’nı oyalayıp beklettiği takdirde ödüllendirileceğini anlamış olmaktadır.”

ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice ise 60 gün içinde Kuzey Kore’ye yapılacak 50 bin tonluk petrol yardımının mütevazı kaldığını Kuzey Kore’nin nükleer silahlardan arındığı takdirde daha fazlasını umabileceğini, en önemli adımın Kuzey Kore’deki nükleer reaktörlerin hurdaya çıkarılması olacağını duyurdu. Rice, sözlerini “Bunu yapması Kuzey Kore açısından stratejik bir adım olacaktır. Gözlerimle görmeden Pyöngyang’ın bu karara vardığını söyleyemem. Ama önemli bir adım olduğu da kesin,” diye sürdürdü.

Uzun vadeli sonuçlar önemli

Almanya Başbakanı Angela Merkel de temkinli tepki verdi: “Sağlanan ilerlemenin uzun vadeli olup olmadığına bakmak gerekir. Birlikte hareket edip bazı prensipleri ortaklaşa dile getirmenin başarı kazandırabileceğini de görmüş olduk.”

Merkel ile Almanya’nın başkenti Berlin’deki buluşmanın ardından katıldığı ortak basın toplantısında Kuzey Kore ile varılan uzlaşmayı değerlendiren İngiltere Başbakanı Tony Blair ise “Prensiplere bağlı kalarak görüşlerimizi sonuna kadar savunduğumuz takdirde sonuç alabileceğimizi biliyordum. Maksadımız Kuzey Kore ya da İran halklarının enerji ihtiyaçlarını karşılamaktan alıkonmaları değil ama bunun devletler topluluğu kuralları çerçevesinde, barış ve istikrarı tehdit etmeyecek şekilde yapılması gerektiğini anlatmaktır,” dedi.

Kuzey Kore ile varılan uzlaşmayı onaylayanlar arasında Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı Başkanı Muhammed Baradey de vardı. Uzlaşmanın doğru yolda atılmış bir adım olduğunu belirten Baradey kurumun Kuzey Kore’ye teknik denetleme uzmanı göndereceğini duyurdu.