1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Barış çabalarının sonu mu geldi?

Peter Phillip / DW20 Mart 2006

Filistin’de 25 Ocak’ta yapılan seçimden zaferle çıkan radikal İslamcı Hamas örgütü, kabine listesini Filistin lideri Mahmud Abbas’a sundu. Listeye göre, yeni 24 kişilik kabine, sadece Hamas üyelerinden oluşacak. İsrail ise “Terörist Hamas hükümetiyle her türlü teması reddedeceğini“ yineledi. DW’den Peter Philipp’in yorumu:

https://p.dw.com/p/AZqZ

“Şu sıralar Filistin topraklarında olup bitenler, antik Yunan trajedilerine andırıyor: Bölge göz göre göre bir felakate doğru sürekleniyor ama bu felaketin önüne geçmeye kimsenin gücü yetmiyor...

İlk adım atıldı. Ocak ayındaki seçimin galibi Hamas, Filistin lideri Mahmud Abbas’a kabine listesini sundu. Ve bu listeden anlaşılıyor ki, İslamcılar Filistin’i tek başlarına idare etmek istiyor.

Abbas ise daha önce de listeyi reddetmeyeceğinin sinyalini vermişti. Bu, Abbas için kolay bir karar olmamıştır. Çünkü Filistin lideri, Hamas’ın resmen yönetimi ele almasıyla, İsrail’le barış çabalarının rafa kalkacağını biliyor. Mahmud Abbas, bu nedenle Hamaslı yetkililere bir takım öğütler vermek, İsrail’le varolan anlaşmalar doğrultusunda hareket etmelerini tavsiye etmekle yetiniyor.

Peki Abbas’ın bu dileği yerine gelecek mi? Hamas, İsrail ile imzalanan anlaşmaları hiçbir zaman tasvip etmediğini söyleyerek, bu anlaşmaları tanımayabilir; İsrail devletini tanımamakta ısrar edebilir… Bu durumda, Hamas hükümeti ile her türlü teması reddeden İsrail yönetimi, tavrında haklı gibi görünüyor. Ancak bu arada olan, gıda stokları giderek azalan Filistin halkına oluyor. Başta da Gazze Şeridi’nde yaşayanlar, açlık tehlikesiyle karşı karşıya.

Avrupa ve ABD de sorun yaşıyor. Washington, açıkça İsrail’e destek veriyor. Brüksel ise tavsiye, uyarı ve diplomasiyle bu konuda ilerleme sağlanabileceğini umuyordu. Ancak Hamas çizgisinden vazgeçmedi. Avrupalılar da kısa bir süre sonra karar vermek durumda kalacak: Hamas’ın bu tavrından ders mi çıkaracaklar, yoksa bir devletin ortadan kaldırılmasını talep ederek, Avrupa’nın değerlerine karşı çıkan bir yönetime destek mi verecekler?

Hamas’ın demokratik bir seçim sonucunda göreve gelmiş olması da durumun vahametini azaltmıyor. Zira sadece seçimin demokratik olması bir şey ifade etmiyor. Genel şartlar ve seçim sonucu da göz önünde tutulmalı. Oslo Anlaşmaları ve akabindeki barış süreci sayesinde bu seçime zemin hazırladı! Şimdi ise bu zemin yok edilmeye çalışılıyor!

Ama henüz umut var: Belki tüm radikal gruplarda olduğu gibi, Hamas da iktidara gelince ılımlılaşır ve gerçekleri kısmen de olsa kabullenmeye başlar. Ne var ki şimdiye dek Hamas bu yönde hiçbir belirti vermedi. “Bu kısa sürede Hamas’ın değişmesini bekleyerek, acaba abartılı bir beklenti içinde miyiz?” şüphesi zihinlerde belirmeye başladı. Fakat öyle görünüyor ki, eğer Hamas değişmezse, kaos kaçınılmaz!“