Bahçeden ilham alan ressamlar

Claude Monet empresyonizmin en önemli temsilcilerinden biri. Giverny’deki evinin bahçesi Monet’ye ilham kaynağı oldu. “Bahçedeki Kadın” (1867) tablosunda kuzeninin eşi modern bir kıyafet içinde güneş ışıklarına bezenmiş bahçede gezinti yaparken görülüyor.”

Auguste Renoir’ın yaşadığı dönemlerde Paris’in yeşil alanları göz doldurmaya başladı. Kraliyet Parkları yeniden halkın ziyaretine açıldı ve özel kişilere ait bahçeler de oluşmaya başladı. İşte Paris’in bu yeşil alanları dış mekanlarda resim yapmayı tercih eden Renoir’a esin kaynağı oldu. “Claude Monet Argenteuil’de resim yaparken” (1873) adlı tablosunda dostunu resmetti.

Kandinsky soyut resim sanatının babası olarak anılır. 1909 yılında yaşam arkadaşı Gabriele Münter Bavyera’daki Staffel Gölü yakınındaki Murnau’da bir ev satın alır. Moskova doğumlu olduğundan komşuları konuta “Rus Evi” adını takmışlardır. Çift, kendileri için yaptıkları bahçeyi çok sevmiş, Kandinsky burayı birkaç kez resmetmiştir. “Murnau. Bahçe II” (1910) adlı eseri de onlardan biri.

Valencia doğumlu Joaquin Sorrolla için “Işığın Ressamı” denilir. Güneyin sıcağını sanatına yansıtabilmiştir. Burada Yeni Sanat akımına bağlı “Louis Comfort Tiffany”yi (1911) resmettiği tablosu görülüyor. Portre sanki Tiffany tablosuna kısa ara vermiş de hemen devam etmek istiyormuş gibi bir izlenim uyandırıyor ve bir İspanyol bahçesinin parlak sarı, beyaz ve mavi çiçekleri arasında görülüyor.

“Londra’daki serginin küratörü Ann Dumas, “Bu tablo hem peyzaj ama aynı zamanda bahçe görüntüsünde” diyor. Pierre Bonnard Paris’in günlük yaşamından etkilenmiş bir sanatçı. Tabloda üzeri yiyeceklerle bezeli bir masanın yanındaki şezlongda çıplak doğanın tam ortasında oturmakta olan genç bir kadın resmedilmiş - İşte buna tamamiyle ”Bahçede Gevşeme” (1914) adı verilebilir.

Claude Monet sudaki sanatsal yansımalardan her zaman etkilenmiştir. “Su Zambakları” (1914/15) dünyaca ünlüdür. Zaten kendi evinin bahçesinde de bu zambaklardan vardı ve onlara sahip olduğundan dolayı gurur duyuyordu. 1926’da ölümünden kısa bir süre önce ”Ressamlık ve bahçıvanlık dışında benim iyi olduğum bir alan yoktur. En güzel ustalık eserim, benim kendi bahçemdir” diye konuşmuştu.

Matisse için sanatsal yaratıcılık, onu duygusal yönden ilgilendiren iç vizyonlarını ve konularını dışarıya aktarmanın bir yoluydu. Çağdaş sanata damgasını vuran ise öncelikle parlak renklerdi. “The Rose Marble Table” (1917), Londra’daki Kraliyet Sanat Akademisi’nde sergilenen güncel objelerden birini oluşturuyor. Sergi 20 Nisan 2016 tarihine kadar gezilebilir.