1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Avrupa'nın en büyük adliyesinde 'Adalet Nöbeti'

9 Haziran 2017

Çatısı altındaki 350 duruşma salonu ile "Avrupa'nın en büyük adliye binası" unvanına sahip Çağlayan Adliyesi, 10 haftadır hukukçuların 'Adalet Nöbeti' eylemine sahne oluyor.

https://p.dw.com/p/2eOxY
Türkei Protest von Anwälten
Fotoğraf: DW/A.E. Duran

İstanbul’un Avrupa Yakası’nda Mart 2011’de hizmete açılan ve 350 duruşma salonu ile “Avrupa’nın en büyük adliye binası” olan Çağlayan Adliyesi, bir süredir avukatların ‘Adalet Nöbeti’ eylemine ev sahipliği yapıyor. Hukukçular, OHAL sürecinde meydana gelen hak ihlallerinin son bulmasını ve yargının bağımsız hareket etmesini talep ediyor.

Yedi buçuk aydır tutuklu olan Cumhuriyet gazetesi avukatları Akın Atalay, Bülent Utku ve Mustafa Kemal Güngör için meslektaşları tarafından 6 Nisan'da Çağlayan Adliyesi'nde başlatılan Adalet Nöbeti, 10. haftasına girdi. Her hafta perşembe günü saat 11.30-12.30 arasında adliye binası içinde gerçekleştirilen bu sessiz protesto, Türk yargı sisteminde yaşanan sorunların sembolü haline gelmiş durumda. İnsan Hakları Derneği‘nin (İHD) Ekim 2016’da açıkladığı “OHAL Sürecinde Hak İhlalleri” raporuna göre, 15 Temmuz sonrasında HSYK kararı ile 3 bin 456 hakim ve savcı meslekten çıkarıldı. Bu süreçte yüzlerce avukat da farklı gerekçelerle meslekten men edildi, gözaltına alındı veya tutuklandı. Savunma avukatlarının müvekkilleri ile görüşme süreleri ve nitelikleri de büyük ölçüde kısıtlanmış durumda. OHAL öncesi sınırsız olan avukat-müvekkil görüşmesi, şu an haftada bir saate indirilmiş durumda.

Dün bir kez daha gerçekleştirilen ‘Adalet Nöbeti' eylemine ilk kez İstanbul Barosu yönetimi de destek verdi. Eyleme katıldıktan sonra Adliye binası çıkışında kısa bir açıklama yapan İstanbul Barosu Başkanı Durakoğlu, terörle mücadele adı altında muhalefetin susturulduğunu ifade ederek, "Bu tutukluluklar bir tedbir olmayı aşan infaza dönüştü. Meslektaşlarımız olasılıklara dayalı hayal ürünü buluntularla cezaevinde” dedi.

Türkei Protest von Anwälten
Fotoğraf: DW/A.E. Duran

Themis Heykeli önünde adalet arayışı

‘Adalet Nöbeti' fikrini ilk ortaya atan isim olan avukat Kemal Aytaç, İstanbul Barosu içindeki Çağdaş Avukatlar Grubu’nun en etkin isimlerinden biri. Cumhuriyet Gazetesi çalışanı 3 avukatın tutuklanması sonrasında meslektaşlarının uğradığı hak ihlallerini ve OHAL sürecindeki tüm haksız gözaltı ve tutuklamaları gündeme getirmek için böyle bir eylem yapma fikrini ortaya attığını anlatan Aytaç, Adalet Nöbeti için en uygun yer olarak da Çağlayan Adliyesi’nin girişi sayılan C Kapısı içindeki Themis Heykeli’nin önünü seçtiklerini kaydediyor. Aytaç, "Adalet ve düzenin sembolü olan Themis heykelinin önünde, meslektaşlarımızın hukuksuz bir biçimde tutuklanmalarını protesto etmek amacıyla buradayız” diyor. 

Adliye’deki işleyişe hiçbir şekilde engel olmadan demokratik tepkilerini dile getirdiklerini vurgulayan Aytaç, buna karşın ‘Adalet Nöbeti’ni ilk kez geçekleştirdikleri 6 Nisan’da adliye içindeki polislerin ağır saldırısına maruz kaldıklarını hatırlatıyor. Polislerin avukatları döverek, sürükleyerek adliye dışına atmaya çalıştığını dile getiren Aytaç, “Bazı avukat arkadaşlarımızın kolu, bacağı kırıldı. 8 avukat arkadaşımız gözaltına alındı ve hakkımızda soruşturma başlatıldı. Buna rağmen biz her perşembe bir saatliğine burada buluşmaya devam ettik. Meslektaşlarımız özgürlüğüne kavuşana kadar da bu protestomuz devam edecek” diye konuşuyor.

Türkei Protest von Anwälten
Kemal AytaçFotoğraf: DW/A.E. Duran

 “Hukukçu olmaktan utandığımız bir dönem”

Avukatlar, saat 11:30’dan itibaren Adliye binası içerisindeki iki dev Themis heykeli önünde sessizce toplanırken, Adliye güvenliğinden sorumlu onlarca çevik kuvvet polisi de etraflarında birikiyor. İlk günden beri ‘Adalet Nöbeti’ne katılan avukatlardan biri olan Yeşinil Yeşilyurt, “Biz başta bu eylemi yapıp yapmamakla ilgili çok tartışma yaptık. Bir süre sonra eylemin ilgi görmeyeceği ve söneceği söylendi. Ama mahkemelerin geldiği durum öyle bir kaygı ve mutsuzluk yaratıyor ki, avukatlar olarak haftada bir de olsa burada buluşuyor olmak bize umut verdi, güç verdi” diyor. Yeşilyurt, Adalet Nöbeti’ne katılan avukatların tümünün Türkiye’deki yüzlerce insan hakları davalarına giren aktivist avukatlardan oluştuğuna dikkat çekiyor.

Türkei Protest von Anwälten
Yeşinil YeşilyurtFotoğraf: DW/A.E. Duran

Adalet Nöbeti'ne katılan bir diğer isim olan Avukat Özgür Altın, Türkiye’deki hukuksuzlukları yalnızca mahkeme salonlarında yaptıkları savunmalar ile anlatmanın yeterli olmadığını söylüyor. “Türkiye’de bir hukukçu olmaktan utandığımız bir dönem yaşıyoruz. Çünkü hukuk, iktidarın elinde bir cezalandırma aracına dönüşmüş durumda” diyen Altın, Adalet Nöbeti ile en azından barışçıl ve hukuki taleplerini kamuoyunun gündemine getirmek istediklerini vurguluyor. Altın, mevcut adaletsizliklere karşı çıkan avukatların 10 haftadır gerçekleştirdikleri bu eylemle yalnızca meslektaşlarının değil haksızlığa uğrayan tüm kesimlerin adalet ile ilgili sorunlarını dile getirdiklerini ifade ediyor.   

Türkei Protest von Anwälten
Hafize SabancıFotoğraf: DW/A.E. Duran

“Savunma hazırlama imkânı verilmiyor”

Türkiye’nin ve hatta Avrupa’nın en büyük adliye binası içinde gerçekleştirdikleri bu eylemin Türkiye’deki adalet kavramını sorgulatması açısından çok önemli olduğunu vurgulayan Avukat Hafize Sabancı ise  “Türkiye’de haksızlıklara itiraz edilen hiçbir toplumsal mekan, imkan bırakılmadı. Bütün hakları kısıtlanmış değil, yok edilmiş halde. Burası küçük bir nokta da olsa, bir itiraz noktası ve çok önemli” diyor. Sabancı, yalnızca tutuklanan avukatlar için değil, OHAL döneminde büyük ölçüde kısıtlanan avukat-müvekkil ilişkilerine karşı da seslerini yükselttiklerini belirterek, şunları söylüyor:

"Müvekkillerimizi yalnızca haftada bir saat görebiliyoruz. Bu görüşmede de ses ve görüntü kaydı yapılıyor. Yanımızda da evrak alışverişini engellemek için bir infaz görevlisi bulunuyor. Binlerce sayfalık iddianamelere karşı, savunmamızı bu bir saatte hazırlanmamız isteniyor. Duruşmalara az kaldığı için görüş saatlerimizin artırılması talebiyle geçen hafta dilekçe verdik ama ertesi günü reddedildi." Sabancı'ya göre, hakları kısıtlanmış değil, yok edilmiş durumda.

© Deutsche Welle Türkçe

Aram Ekin Duran