1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Avrupa'nın "tek tip kıyafet" kuralı

29 Aralık 2017

Türkiye'de 696 sayılı KHK ile terör suçlarından yargılanan tutuklu ve hükümlülere tek tip kıyafet giydirilmesi gündemde. Peki, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin bu konudaki içtihadı ne yönde?

https://p.dw.com/p/2q5dd
Türkei Gefängnis
Fotoğraf: picture-alliance/AP Photo/T.Stavrakis

OHAL kapsamında yeni düzenlemeler yapılması amacıyla yayımlanan 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin (KHK) 103'üncü maddesinde yer alan ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı'yla ilgili kanunda değişiklik yapan uygulama, terör suçlarından yargılanan tutuklu ve hükümlüler için "tek tip giysi" tartışmasını yeniden alevlendirdi.

Söz konusu maddede "terör suçlarından tutuklu ve hükümlü bulunanların duruşmaya sevk nedeniyle ceza infaz kurumu dışına çıkarılmaları durumunda, ceza infaz kurumu idaresince verilen giysileri giymek zorunda oldukları" belirtiliyor. 

Avrupa'nın cezaevi kuralları

Avrupa genelinde cezaevi kurallarının ana çerçevesi ilk olarak, üyeleri arasında Türkiye'nin de yer aldığı Avrupa Konseyi tarafından 1987'de hazırlanmaya başlandı. Avrupa Konseyi'nin karar organı konumundaki Bakanlar Komitesi, "Avrupa Cezaevi Kuralları"nı 11 Ocak 2006 tarihinde Strasbourg'da kabul ettiği bir kararla güncelledi. Karara Ankara dahil hiçbir Avrupa devleti itiraz etmedi. Güncellenen bu belgenin temelini Avrupa Konseyi tüzüğü, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) ve İşkence ve Kötü ve Onur Kırıcı Muamelenin Önlenmesiyle ilgili Avrupa Sözleşmesi oluşturuyor.

Kurallar ne diyor?

Toplam 108 maddeden oluşan Avrupa Cezaevi Kuralları'nın "Kıyafetler ve Yataklar"la ilgili 20'nci maddesinde tutuklu ve hükümlüler için öngörülen kıyafetler hakkında "Bu kıyafetler küçültücü ya da aşağılayıcı olmamalıdır" ifadesi yer alıyor. "Cezaevi dışına çıkma izni olan mahpuslara mahpus olduklarını belli edecek kıyafet giyme zorunluluğu getirilmemelidir" deniyor.

Kuralların açıklama bölümünde ise hükümlülere tek tip giysi zorunluluğu konusunda açık kapı bırakılıyor. Bu uygulamanın "ne yasaklandığı ne de teşvik edildiği" vurgulanıyor. Bununla birlikte, şayet hükümlülere tek tip giysi zorunluluğu getirilecekse bunun kuralların 2'nci maddesiyle uyumlu olması gerektiğinin altı çiziliyor. Kuralların 2'nci maddesi ise "Özgürlüğünden yoksun bırakılmış olan herkes cezalandırılmalarına veya tutuklanmalarına hükmedilen kararla yasal olarak ellerinden alınmayan tüm haklara sahip olmaya devam eder" diyor.

Europaeischer Gerichtshof für Menschenrechte Strassburg
Avrupa İnsan Hakları MahkemesiFotoğraf: picture-alliance/dpa/w.Rothermel

AİHM içtihadı

Her ne kadar Avrupa devletleri tarafından ortaklaşa kaleme alınmış olsa da Avrupa Cezaevi Kuralları'nın hukuksal planda doğrudan yaptırımı yok. Buna karşılık AİHM'nin bu kurallar üzerine oturtulmuş içtihat niteliğinde iki kararı var. Bu kararlar, Romanya'ya karşı açılmış davalarda 2008 ve 2010 yıllarında açıklandı.

Bunlardan ikincisi, yolsuzluk suçlamasıyla yargılanan ve davası medyada geniş yankı uyandıran üst düzey Romen bürokrat Dan Jiga'nın, suçlu bulunup 2005 yılında 5 yıl hapis cezasına mahkum edildikten sonra, halka açık duruşmalara tek tip cezaevi kıyafetiyle getirilmesinin "masumiyet karinesi" ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin adil yargılanma hakkıyla ilgili maddesine aykırı olduğu teziyle AİHM önünde Romanya'ya karşı açtığı davada verildi.

Romen hükümeti AİHM önünde kendisini "davacının giysisi olmadığı" ve "hijyen" gerekçeleriyle savundu. Ancak Strasbourg yargıçlarını ikna edemedi. Davayla ilgili kararını 2010'da açıklayan AİHM Jiga'yı haklı buldu. Mahkemenin gerekçeli kararında, "geçici tutuklulara yönelik önlemlerin masumiyet karinesini ihlal etmemesi gerektiği" belirtildi. Davacının cezaevi giysisiyle duruşmaya çıkarılmasına "resmi makamlar tarafından meşru bir açıklama getirilemediği" not edildi. Duruşmaya cezaevi giysileriyle çıkarılmanın, özellikle de aynı duruşmada normal giysili başka sanıklar var ise cezaevi giysili sanığın "suçlu" olduğu izlenimi uyandırabileceğine vurguda bulunuldu.

Bu tespitlerden yola çıkan AİHM, sözleşmenin adil yargılanma hakkıyla ilgili maddesinin ihlal edildiğine hükmetti.  

Kayhan Karaca / Strasbourg

© Deutsche Welle Türkçe